Piyango Güneşin Başına Kondu
İzmir Kalkınma Ajansı’nın 2010 yılı bütçesinde yer alan 7,5 milyon TL’lik güdümlü destek projesinin adresi nihayet belli oldu.
Yılbaşı piyangosu, Ege Üniversitesi Güneş Enerjisi Enstitüsü’ne çıktı. Enstitüsü ile birlikte Yenilenebilir Enerji Teknolojileri Merkezi (YETMER) kurulacak. YETMER, kapsamında biyokütle, fotovoltaik, rüzgâr, güneş ısıl ve jeotermal enerji dallarında sektörün ihtiyaçları doğrultusunda, Türkiye’de ilk kez kurulacak test ve analiz laboratuvarına sahip olacak.
Enstitünün 1 milyon TL eş finansman desteği ile birlikte proje 8,5 milyon TL’ye mal olacak.
Bu sayede yurtdışında gerçekleştirilen test ve analiz işlemleri, Türkiye genelinde artık İzmir’de yapılacak.
Üniversite kampüs alanında gerçekleştirilecek YETMER’le birlikte çocuklara yönelik bilim merkezi kurulması da hedefleniyor.
Çinliler geliyor
Son onay için DPT’ye gönderilen projeye, alanında dünyanın ikinci büyük firması, Çinli Trina Solar da destek olmaya söz verdi. Bilgileri aldığımız İzmir Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Ergüder Can, iki ay önce gerçekleştirdikleri Çin ziyareti sırasında firmayla tanıştıklarını ve projeden söz ettiklerini anlatıyor.
Can’ın verdiği bilgilere göre, Çinli Trina Solar Limited (TSL) fotovoltaik modüllerinin üretiminde dünyanın ikinci büyük firması.
Trina Solar, YETMER binası için fotovoltaik sistemleri ücretsiz tasarlarken, teknik destek de sağlayacak. Çinliler Ocak ayında İzmir’de olacaklar. Can “Bu yolla güçlü bir Çin firmasını da İzmir’e kazandırmış olacağız” diyor.
Ajans desteklerinde, güdümlü proje desteği her yıl tek projeye veriliyor. Güdümlü desteğin şartlarında ‘İş geliştirme merkezleri, teknoparklar, fuarlar’ gibi teknoloji tabanlı proje” kriteri olunca yönetim projeyi belirlemekte zorlandı. Peki güdümlü destek başka bir projeye verilebilir miydi?
Öncelikle belirtmeliyim ki, karşımıza çıkan sonuç isabetli.
İZKA’nın 2010- 2013 İzmir Bölge Planı’nda kent ve bölge için geliştirilecek ilk 5 anahtar sektörün ilki yenilenebilir enerjiydi.
Gerçekten de İzmir ve Ege Bölgesi yenilenebilir enerji alanında “başkent” gibi. Üstelik YETMER, yenilenebilir enerji yan sanayiini de İzmir’e çekecektir.
Yalnız içimizde kalmasın, söyleyelim...
Aslında halkın kaynağı olan ve yüklü bir meblağı temsil eden “Güdümlü Destek” i, birkaç seçenekle birlikte kamuoyuna sunmakta, tercihi İzmirlilere bırakmakta yarar vardı.
Türkiye’nin ilk fuar kenti İzmir’de fuar projesi tıkanma noktasına gelmiş, bir bilim, bir denizaltı akvaryumu gibi yapılabilecekler varken İzmirliler kendi kalkınma ajansının büyük desteği için söz sahibi olabilmeli.
Hiç değilse heyecanlanabilmeli...
Turizm hamlesi destekle başlıyor
Verdiği desteklerle yatırımcıların ilgi odağı haline gelen İzmir Kalkınma Ajansı yılbaşından itibaren “Turizmde Rekabet Edebilirlik” başlıklı destek ile turizmde KOBİ projelerine 18 milyon TL’lik destek sağlayacak.
Bu destekte kamu kurumları ile sivil toplum kuruluşları olmayacak.
Zaten burada ciddi bir soru işareti var onu ayrı bir gün yazacağız. Şimdi güzel bir haber gölgelenmesin.
Evet bu kez bu çağrı, turizmde KOBİ’ler’e açık. Kentle ilgili turizm alanında projesi olanlar, butik otel, merkez yada farklı konseptler düşünenler hemen harekete geçmeli.
Rektör Pakdemirli’den itiraz...
“Velisiyle Gelen Rektör Adayları” başlıklı yazıma Celal Bayar Üniversitesi’nin Rektörü Prof Dr. Mehmet Pakdemirli arayarak düşüncelerini paylaştı.
Pakdemirli kısaca yazımda oluşan “Tanıdıklarının nüfusuyla yükseldiler” imajına itiraz ediyor.
Babası Ekrem Pakdemirli’nin seçim sürecinde YÖK Genel Kurul Salonu’na gitmediğini ifade ediyor.
Sevgili Hocam’a 3 Kasım tarihini gözden geçirmesini temenni etmekle birlikte özellikle şunu vurgulamak istiyorum. Burada önemli olan sevgili Mehmet Pakdemirli hocamızın şahsı ve gerçekten Türk siyasetinin değerli ismi olan babasını hedef almak değil, Ege’deki örnekleri vererek YÖK seçim sürecinin genel bir analiziydi.
Kendisinin manevi şahsiyetine karşı herhangi bir zarar gelmesini asla arzu etmem. Akademik başarıları ortada, babasının desteği olmasa da yeterli bir birikime sahip olan bir hoca olduğuna yürekten inanıyorum. Ancak seçim zamanları sanırım hayli telaşlı oluyor.
Türkiye’de rektör atamalarında üç aşamalı bir oy sisteminin yanlışlığına değinirken, bu telaş içerisindeki bazı gelişmeleri ortaya çıkarmak da bizlere düşüyor.
Ama tekrar belirtmekte yarar var; amaç gerçekten üzüm yemek...