Pencere Kenarı Sendromu
Uçaklar günümüzün en hızlı ve modern ulaşım araçları.
Özellikle de kıtalar arası seyahatler uçaklar sayesinde çok kolaylaştı ama uzun uçak yolculuklarının bazı olumsuzlukları da var.
Bunlardan biri uzun süreli uçak seyahatlerinde bacak damarlarında pıhtı oluşması ve bu pıhtının buradan koparak akciğer damarlarını tıkamasıyla ortaya çıkan “akciğer embolisi”.
Akciğer embolisi acil olarak tanınması ve tedavi edilmesi gereken ve ölümcül de olabilen önemli bir klinik tablodur.
Nitekim günümüzde, uzun uçak yolculuklarından sonra görülen ölümlerin en az yüzde 20’ sinin akciğer embolisine bağlı olduğu tahmin ediliyor.
Hollanda Leiden Üniversitesi tarafından son 4.4 yıl içinde 4 saatten uzun süre uçan 8 bin 755 kişi üzerinde gerçekleştirilen araştırmada, 53 kişide bacak damarlarında pıhtı oluştuğu, bunun da her 4 bin 700 uçuşun birinde emboli görüleceği anlamına geldiği ortaya çıktı.
Bu çalışmada kısa zamanda sık sık uçağa binenlerde, 30 yaşın altında olanlarda, kadınlarda ve özellikle de doğum kontrol hapı kullananlarda, uzun boylu veya tam tersine kısa boylu olanlarda ve obezlerde pıhtı oluşum riskinin daha yüksek olduğu belirlendi.
Seyahat süresinin uzunluğu da pıhtı oluşumunu kolaylaştıran önemli faktörlerden biri.
Bacak damarlarında pıhtı oluşumu, ekonomi sınıfında seyahat edenlerde daha çok görüldüğü için bu tabloya ‘ekonomi sınıfı sendromu’ adı veriliyordu.
Chest dergisinde yayınlanan bir araştırma uçak seyahatleri sırasında pıhtı oluşum riskinin ekonomi sınıfıyla değil, yolcunun pencere kenarında oturup oturmamasıyla alâkalı olduğunu gösteriyor.
Buna göre, ekonomi sınıfı sendromunun bundan böyle “pencere kenarı sendromu” olarak isimlendirilmesi daha doğru olacak.
Pıhtı neden ve nasıl oluşur?
Bu araştırmada, pencere kenarında oturan yolcuların daha uzun süre hareket etmeden oturmak zorunda kaldıkları ve kanın bacak toplardamarlarında birikmesinin kolaylaştığı belirlendi.
Hem bacakların sarkıtılması ve hem de uzun süreli oturmaya bağlı olarak kalçada oluşan mekanik baskı ile toplardamarlarda kan akımının yavaşlaması da pıhtı oluşumuna zemin hazırlıyor.
Şişmanlar, yaşlılar, gebeler, doğum kontrol hapı kullanan hanımlar, sigara tiryakileri, varisleri olanlar, kalp hastaları ve yakın zaman önce ameliyat geçirmiş kişilerde pıhtı oluşum riski çok daha yüksektir.
Kabin havasının kuruluğuna ve az sıvı alınmasına bağlı dehidratasyon durumu yani vücutta su azlığı da kolaylaştırıcı faktörler olarak bilinir.
Bacak damarlarında uzun yolculuk sırasında oluşan pıhtı, yolcu uçaktan inip de hareket etmeye başladığında bulunduğu yerden kopup kanla sürükleniyor ve akciğer damarlarını tıkıyor.
Bu durum daha çok, yolcu henüz havaalanında iken, örneğin valizlerini beklerken görülüyorsa da, seyahatten sonraki birkaç hafta içinde de gelişebiliyor.
Nefes darlığı ile başlıyor
Akciğer embolisinin belirtileri tıkanan akciğer damarının büyüklüğüne göre farklıdır.
Pıhtı çok büyük ise kişi aniden fenalaşıp daha ne olduğu anlaşılamadan ölebilir.
Daha küçük pıhtılar, ani başlayan nefes darlığı, göğüs ağrısı, öksürük, öksürükle kan tükürülmesi, çarpıntı, ateş, sıkıntı hissi gibi değişik belirtilere sebep oluyor.
Pıhtı oluşumu önlenebilir
Pıhtı oluşumun önlemek için sürekli olarak oturulmayıp uçak içinde dolaşılması, yan koltuk boş ise bacakların zaman zaman buraya uzatılması, bacaklara aralıklarla masaj yapılması, bacak kaslarının 5-10 saniye süre ile gerilip gevşetilmesi, bacakları çok sıkan çorap ve jartiyerler giyilmemesi basit ama etkili tedbirlerdir.
Bol su veya soda içilmesi fakat kahve, çay ve alkolden uzak durulması da yararlı olabilir. Ciddi kalp hastalığı, şişmanlık, varis gibi pıhtı oluşum riskinin yüksek olduğu durumlarda yolculuktan önce kanı sulandırıcı ilaç tedavisine başlanması gerekir.