PekKaKa Yeniden Kudururken…
Sevgili okuyucular, şu kepazeliğe bakınız: Onbinlerce insanımızın katili, kundaktaki bebekleri dahi görülmemiş bir vahşetle katleden, eli kanlı teröristbaşı, kalbinin karası yüzüne vurmuş bir câni, hapishane hücresinden koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne meydan okuyarak tehditler savuruyor ve talepleri yerine getirilmezse tekrar terör saldırılarının başlayacağını söylüyor.
Tabiatıyla bu iptidaî yaratığı bir Mandela bozuntusu hâline getiren ve kudret vehmederek muhatap alanlar da yanlış yapmışlardır. 2011 Eylül'ünden 2013 başına kadar devam eden etkili terör mücadelesinden sonra terörist sayısı Türkiye'de 400'ün altına, toplam olarak da 900'ün altına düşmüş ve PKK'lı hainler hızla çözülmeye başlamışlardı.
,Bütün ikazlarımıza rağmen, devlet son 30 yıllık dönemde kaydettiği en tesirli ve başarılı terörle mücadele harekâtını erken bitirmiştir. Hep yazdığım gibi, bu mücadele çok değil sadece iki ay daha devam ettirilseydi, bugün 'Pekeke'(!) nin kökü kazınmış olacaktı.
Ne yazık ki Başbakan'ın iyi niyetini istismar eden çevreler, onların Meclis'teki uzantıları ve medya destekçileri ile dış odaklar, aslında dize gelmiş teröristlerin 'Görüşme süreci' çerçevesinde yok olmasını engellediler. Şimdi, Şubat 2013'ten beri kendisini toparlayan terör/ mafya örgütü/ cinayet şebekesi, Türkiye içinde ve dışında terörist sayısını yeniden 4 binin üzerine çıkarmıştır.
Başbakan Erdoğan, son 30 yıllık terörle mücadele sürecinde görülmemiş bir başarı sağlamış ve PKK terör/ mafya örgütüne diz çöktürmüştür. 'Görüşme Süreci'ni onun zaafı ve ırkçı -bölücüleri koruması olarak değerlendirmek, fevkalâde yanlış ve kötü niyetli iftiralardır.
Aslında, yukarıda bahsettiğim mahzuruna rağmen, görüşme süreci sayesinde son 15 aylık dönemde şehitlerin gelmediği ve kan dökülmediği bir geçici huzur dönemi yaşandığını kabul etmek lâzımdır.
Başbakan Erdoğan, terörün kökünü kazımadan önce, Türk Milleti'nin en değerli bir parçası olan Güneydoğu'daki Kürt kardeşlerimizin de gönüllerini almış; prensip olarak terörle güvenlik mücadelesinin en alevli döneminde bile millî bütünlüğümüz çerçevesinde Kürt canlarımızı bağrımıza basmıştır. Lâkin PKK ve türevleri, görüşme sürecinde verdikleri sözlerin hiçbirini yerine getirmemişlerdir.
Millî menfaatlerimiz için gerekirse teröristle de masaya oturabiliriz. Ancak aslâ bu menhur çetecilerle pazarlık yapmayız. Gelişmiş demokratik ülkelerde de eylemcilerle masaya oturulmuş; ancak silâhlarını bırakma şartı aranmıştır. Aradan bir yıldan fazla zaman geçmesine rağmen 'pekkaka' terör çetesi silâhlarını bırakmamış, vaat edilenin aksine Türkiye'yi terk etmemiş ve terörist sayısı bilâkis arttırılmıştır.
Devletimiz ve Başbakanımız bugüne kadar millî birlik ve bütünlüğümüzden hiç tâviz vermemiştir. Bu konuda tek bir örnek gösterilemez. İkinci resmî dil, eğitim dili, özerklik ve Apo'nun statüsü konusunda hiçbir şekilde geri adım atılmamıştır. Zaten bu konularda tâviz verilmesi vatanımızı parçalar; buna göz yumanlar iktidarda kalamazlar. Tam aksine Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin her yerinde, 'Tek Millet, Tek Bayrak, Tek Vatan, Tek Devlet' düsturunu haykırmaya devam etmiştir. Başbakan Erdoğan, büyük bir sabır ve metanetle, lâkin aslâ ilkelerinden inhiraf etmeden barış sürecini devam ettirmeye çalışmaktadır. Tabandaki Kürt kardeşlerimiz onun bu iyi niyetini çok iyi anlamışlardır. Buna mukabil, bukalemun gibi renkten renge giren ırkçı-bölücü teröristler ile Meclis'teki ve medyadaki uşakları, bu millî sabrı istismar ederek devleti tehdide yeltenmekte ve silâhlı terörü millî bütünlüğümüzü parçalamak için bir şantaj gibi kullanmaya hazırlanmaktadır. Şunu iyi bilsinler ki, her karış toprağı evliyaların ve şehitlerin kanıyla sulanmış bu mukaddes vatanımızı üç buçuk vatan haini alçağın bölmesine izin vermeyiz. Bu konuda, Cenab-ı Hakk ve büyük milletimizden sonra, en büyük teminatımız Başbakan Erdoğan'dır.