Peki Sizi Kim Affedecek? – III
Dünden devam...
Bir NATO projesi olan Gladyo, ancak NATO’dan çıkılırsa bitirilebilir, bu işbirlikçilik bağımsızlık yolunda en büyük tehlikedir diyenler hapislerde sürünedursunlar, ipleri Batı’nın eline verenler yine tüm değerlerimize zehirli hançeri saplıyor.
Durumumuzu en güzel açıklayacak karikatür, “NATO zirvesinde başına çuval geçirilmiş takım elbiseli memleketim yöneticisinden çıkan anlaşılmayan sesin tercümesini “Stratejik müttefikiz diyor” şeklinde yapan bir NATO yetkilisi” olurdu herhalde.
Ey benim milliyetçi muhafazakar vatandaşlarım! Hatırlarsanız size göre bizler dinsizdik, bizler bölücüydük, bizler komünisttik, memleket için en mühim tehlikeydik, bu yüzden hepimiz Cehennemde yanacaktık ya…
Soruyorum, laf ettik diye binlerce hakarete maruz kaldığımız pek değerli Başbakanınız ve bakanlarınızın bu son yaptıkları ile Cennet’in en güzel köşesinde yerleri ayrılmış mıdır?
“Herkes hata yapar, Erdoğan da zorunda kaldığı için kabul etmiştir” diyorsanız, sizler de onlarla aynı yere gitmeye hak kazandınız.
Böyle hata olmaz. Şehidine sahip çıkmayan adam vatanına, Peygamberine sahip çıkmayan adam dinine bağlı olabilir mi? Bir NATO, bir AB tüm değerlerimizden daha mı değerli?
Asla daha değerli olamaz diyorsanız soruyorum, Davos fatihinize ne oldu da Satrazbourg’da pısıverdi?
Bu bir oyun dedik, devamı gelmez dedik. ABD güdümündeki hükümet yüzünden Türkiye, İslam dünyasının “ABD yanlısı İran’ı” olacak dedik. “One minutes” şov, İsrail ABD ortak yapımıydı, başrol oyuncuları çok iyi oynadı, daha birkaç saat geçmeden hava alanında yüzlerce, binlerce insan koca pankartları hazırlamışlardı.
“Davos Fatihi Recep Tayyip Erdoğan”
En baştan beri bizleri dinlememiş olmanızdan dolayı sadece biraz kırgınım ama sizlere olan sevgim ve aşkım bu kırgınlığımı elbette ki unutturacaktır. Benim, vatandaşımla aramda asla küslük dargınlık olmaz. Aynı havayı soluduk, aynı paraya muhtaç olduk, sizin buğdayınızdan ekmek yedim, ben üreten ellere laf edemem.
Ama ne olurdu biraz anlamaya çalışsaydınız?
İşte buyurun sizin dinine ve vatanına saygı duyan Başbakanınız, dindar Cumhurbaşkanınız ve saz arkadaşları. Bir Rasmussen’e bile hayır diyemiyor.
Rasmussen özür dileyecek de tüm olanlar unutulacak diye uyutuluyorsunuz. Kafamıza çuval geçiren stratejik müttefikimiz ne yaptıysa onlar da aynısını yapacaklar.
Rasmussen bundan sonra da özür dilemeyecek!
Siz ise türban ile sınırlandırılmaya çalışılan dini özgürlüklerinize sahip olduğunuzu sanacaksınız. Hayır, dini özgürlük kamusal alana başı kapalı olarak girmek anlamına gelmiyor.
Dini özgürlük, Peygamberine saygısızlık eden adama “Dur” diyebilmekten geçiyor, değil NATO’yu gerekirse dünyayı karşına alarak “Olmaz” demekten geçiyor…
“One minutes” düşünmem lazım diyerek bir dakikalık naz yapmakla, iki kişi höt dedi diye kararından vazgeçmekle olmuyor bu işler.
İstanbul Çırağan Palace Kempinski’de Rasmussen’le enseye tokat muhabbet ediyorlardı ama siz göremediniz değil mi?
Rasmussen’in ellerinde bir kırmızılık vardı, sıcak, akışkan, Mehmet kokuyordu, Ahmet kokuyordu, Mustafa kokuyordu fark ettiniz mi?
Merak etmeyin, o kırmızılık hiç geçmedi, bir özür dilemeyle de geçmez. Şehit kanı, insan kanı kolay kolay geçmeiyor ellerden…
Azerbaycan’ı kardeş ülke bilirdiniz, açın Azeri Televizyonunu, açın gazetelerini, ne dediklerini anlarsınız çünkü aynı dili konuşursunuz. Hocalı katliamını belki bilmezsiniz ama Karabağ’ın Ermeni işgalinde olduğunu bilmiyorsanız ayıptır.
Neler olacak hemen söyleyeyim.
Bugüne kadar ne dediysek çıktı, bu da çıkacak, inanıp inanmamak da sizin elinizde ama Türkiye, Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını işgal etmesinden ve binlerce insanı öldürmesinden dolayı kapattığı Ermenistan sınır kapısını açacak.
Ne için? Obama’nın güzel hatırı için. BBG yıldızları gibi karşıladığınız Obama istedi diye, AB istedi diye, Ermenileri bizden çok sevdi diye, kanallarını izlediğinizde onlarla aynı hissi yaşadığınız Azeri’lerin çektiklerini hiçe sayacak ve Ağrı Dağı’nı bayrağında taşıyan Ermenistan’a sınırlarımızı açacağız.
İşte sırf bu yüzden, Azerbaycan Devlet Başkanı Aliyev, Türkiye’deki “Medeniyetler İttifakı Zirvesi’ne” gelmiyor, kimseyi de göndermiyor.
Sanmayın ki Aliyev’i kimse ciddiye almadı.
Ermenistan ile görüşmeleri başlatan, beraber yaptıkları basın açıklamasında Obama’nın “Görüşlerim değişmedi” sözlerini yumuşatmak için çırpınan Abdullah Gül Aliyev’i aradı, yaptıklarımızı görmezden gel, geçmişte vatanına ve halkına yapılanları da unut dedi.
Aliyev’den “Hayır” cevabını aldı…
Sonra düşündüler ki biraz daha üstten biri ararsa gelir. ABD Dışişleri Bakanı aradı ve olan olmuş biten bitmiş, kardeşlik dostluk bıdıbıdı dedi.
Aliyev’den “Hayır” cevabını aldı.
Bizi tereyağından kıl çeker gibi ikna eden Obama, Aliyev’i de ikna eder dediler, BBG yıldızı “Obama seninle başa baş görüşecek” dediler.
Aliyev ona da “Hayır” demeyi bildi…
Çünkü onlar da bizim gibi Ermeni terörüne binlerce kurban vermişlerdi. Onlar da bizler gibi çok acılar çekmişlerdi.
Demek ki neymiş, onurlu siyaset, onurlu devlet, onurlu insan böyle oluyormuş. Sözde “Ermeni Soykırımı”nı bugüne dek 17 ülke tanımışken bunun 10’unu kendi döneminde tanıtmayı başaran bu iktidar ile onurlu siyasetiniz sadece “one minutes” yapılabiliyormuş.
Eminim Azerbaycan halkı, şehitlerinin kanını yerde bırakmadığı için Aliyev’le gurur duyuyordur. Azeri televizyonunu açın seyredin, Azerbaycan halkı haberlerde Aliyev’in yaptıklarından ne büyük onurla bahsedecek. Hocalı’da akrabası, yakını ölenlerin gözleri dolacak ama sevinçten. Onlar bizim şehit ailelerimiz gibi acı çekmeyecekler.
Peki ya biz?
Kılıflar uyduracağız bizimkilerin yaptıklarına, böyle davranmasalar AB’ye giremezdik, NATO’dan kovulurduk, Rusya’nın eline düşerdik maazallah, dinden çıkardık, CHP gelirdi başa Allah korusun gibisinden kılıflara sığdırmaya çalışacağız bu büyük skandallarımızı.
Bence Allah bizi, Peygamberimize hakaret edenlerden, onu savunanlardan ve bu adamları “Veto” bile edemeyen din tüccarlarından korusun çünkü biz kendimizi koruyamıyoruz anlaşılan.
Diyecek söz kalmamıştır. Kemalist olmanın, onurlu olmanın, Atatürk’ün izinden gitmenin hazzını bir daha yaşamaktayım.
Bitti.