Peki Erdoğan’ın Planı Ne? (II)
Dün Gezi Parkı direnişine karşı Başbakan Tayyip Erdoğan’ın takındığı tavrın sebeplerini yorumlamış ve yazıyı bir alıntıyla bitirmiştim :“Büyük komplolar, ciddi kararlar aramayacaksın. Kendinde güç vehmeden bir budala kadar tehlikelisi yoktur." - Sevan Nişanyan
Siyasette bazı denklemler 2+2=4 kadar basit ve nettir. Şimdi bu basitlik üzerine temellendirerek, Erdoğan’ın davranışlarını yorumlamaya devam edelim.
2014’te “normal şartlarda” iki sandık göreceğiz. Bunlardan bir tanesi, 2014 Mart’ında yapılacak olan yerel seçimler... Diğeri ise 2014 Ağustos’taki Cumhurbaşkanlığı seçimi.
Başbakan Erdoğan, bir kaç hafta önce yaptığı bir açıklamada, “erken genel seçim” ihtimalini dillendirmiş ve 2014’te yerel seçimlerle aynı anda, yani Mart’ta genel seçime gidilebileceğini söylemişti.
Buna bir de 2014 Kasım’da yapılması muhtemel anayasaya referandumunu katın.
Şimdi... Durum şudur :
Başbakan Erdoğan, bu olaylara karşı takındığı tavrı ile kendi tabanı ve seçmeni üzerindeki otoritesini sağlamlaştırdı. Özellikle olaylar boyunca Bakanlar Kurulu’nun tamamının sessiz kalıp adeta birer Başbakanlık memuru haline gelmesi, partinin ve tabanın etkili isimlerinden Bülent Arınç’ın hülleci pozisyonuna düşürülmesi, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün çabalarına ve demeçlerine karşı çıkışıyla, Başbakan Erdoğan kayıtsız ve şartsız “tek adam” olduğunu ilan etti.
Şimdi Erdoğan’ın yapması gereken tek şey, partisinin merkez karar kuruluna giderek erken genel seçim kararını onlara da tasdik ettirmek olacaktır. Bu esnada tüzükte “ufak” bir değişiklik yaparak, kendisinin ve dilediği isimlerin bir kez daha milletvekili, genel başkan, Başbakan seçilebilmelerinin önünü açacak.
Bilmeyenler için parantez; normalde AKP tüzüğüne göre Başbakan Erdoğan’ın bir dönem daha milletvekili ve Başbakan seçilme imkanı bulunmuyor.
2014 Mart’ında yerel seçimlerle birlikte yapılacak erken genel seçimin AKP ve Başbakan Erdoğan için iki büyük avantajı olacak. Birincisi : belediye seçimleri için AKP’nin geneldeki parti gücü ve rüzgarından destek alınacak. Bizde yerel seçimlerde oylar partiye değil adaya verilir. Bu şekilde, sandığa giden seçmenin genel seçimde AKP’ye oy verirken, belediye seçimi için de aynı tercihte bulunması sağlanacak ve yerel oylar da arttırılacak. İkincisi : Bu genel seçimden yine %50 ve üzeri bir oyla çıkacak olan Erdoğan, karşısındaki parti içi - parti dışı tüm engel ve rakipleri silip süpürmüş olacak.
Gelelim Ağustos’a. Üç ay önceki genel seçimle gücüne güç katan Erdoğan, tartışmasız en güçlü isim olarak Cumhurbaşkanlığı seçimine adaylığını koyacak ve kazanacak. Bu aşamada CHP ve MHP’nin zımmi bir kararla Abdullah Gül’ü destekleyeceğini tahmin ediyorum ancak bir faydası olmayacak.
Ve son aşama... Kasım ayı; Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakanlık koltuğunu devrettiği isim (benim tahminimce Ali Babacan olacak...) tarafından, BDP grubunun da dışarıdan desteği ile halk oylamasına sunulacak yeni anayasanın kabul edilmesiyle birlikte Devlet Başkanı sıfatına kavuşacak.
Çok değil, bunlar için bir yıldan biraz uzun bir zaman var. Köprünün altından çok sular akabilir.
Ancak siyasi tablonun şu anki görünümü bu...