Pazarı Boşverin Marketler Var!
Umarım başlıktaki ünlemi herkes fark etmiştir. Yoksa korkarım bu rahatlıkla “İyi fikir, marketler meyve sebze dolu” diyen CHP’li belediyelerimiz de olabilir.
Şakayı bırakalım, düşündüren bir gerçeğe gelelim. İzmir Üçkuyular’da 25 yıldır faaliyet gösteren semt pazarı ile 40 yıllık Eşrefpaşa pazaryerleri taşınacak.
Yeni mi bu kararlar? Hayır.
Üçkuyular’daki alan yaklaşık dört yıl önce Doğuş Grubu’na AVM olması için satıldı. Görüşme zamanlarını da sayarsak konuyu beş yıldır biz biliyoruz demektir.
Şirket belediyeye üç defa tahliye süresi verdi, artık sonun sonundayız.
O PARA NEREDE
Evet, kentin göbeğindeki araziyi sattınız, o günün parasıyla 56 milyon 640 bin TL kasaya koyuldu. ‘O bölgede yeterli AVM var, yenisi trafiği düğümler’ eleştirilerine de aldırmadınız ve parayı çıtır çıtır yediniz.
El insaf, bu kadar sürede yeni pazaryeri oluşturulmaz mı?
Ya da Eşrefpaşa pazarı mesala. Tarihi aks üzerinde olduğu için taşınması gerektiğini sağır sultan biliyor. Ama o semtte soluk alacak bir karış yer olmadığı için alternatif çok zor. Çağdaş belediyecilik anlayışlarıyla! (dikkat yine ünlem var) bugünlere geldik. Oysa iki pazaryerinden onbinlerce İzmirli ev geçindiriyor, binlerce esnaf geçiniyor.
Tabii yalnızca İzmir’de değil, Türkiye’de belediyeciliğin çivisi çıkınca hizmetin kime yapılacağının önceliği karışıyor haliyle.
DAHA İYİ OLMALI
Belediyeler kadar, bu konuda Pazarcılar Odası da hatalı bize göre. Odacılık aynı zamanda kamuoyu yaratabilmektir. Var mı ellerinde ne istediklerine dair bir tasarım?
Avrupa’da düzenli örneklere benzer perspektiflerle belediyelerin karşısına çıkıldı mı? Tuvaletli, kafeteryalı, kışın ısıtmalı modeler konusunda ön hazırlıklar neler?
Soruyoruz ama maalesef yanıtları da biliyoruz. Umarız ilgili belediye, belediyeler vakit kalmadı diyerek karşımıza Oyak Sitesi’nde, Yağhaneler’de dar alanlarda pazar kurmaya kalkışmaz. Bu işi fazla büyüttüğümüzü düşünenler için söyleyelim.
Evet pazaryerleri büyük olsun, İzmirli’nin karşısına en iyisini çıkarınız.
Aman, ‘zaman bitti, geçici çözümle idare edelim’ diye bir fikir dahi geçmesin akıllardan. Anası ağlayan sosyal demokrasinin de bir gözyaşı haddi olmalı, değil mi?
Aynes’e yazık oldu
Kurulduğu günden bu yana takip ettiğim kuruluşlardan biri oldu Aynes. Ülkenin sayılı süt ve süt ürünleri tesisleri olarak kurulmuştu ancak beni asıl etkileyen Denizli’nin ilçesi Acıpayam’ın da üretimin bir parçası olmasıydı. Neredeyse her aile Aynes’in küçük tedarikçisiydi. O kadar ki küçük esnafın dahi büyükbaş hayvan aldığına tanık oldum.
Aynes Yönetim Kurulu Başkanı Nevzat Serin, ilçe ile nasıl bütünleştiklerini anlatırken mutluydu. Ama olmadı, iflas istedi. Rusya, Irak ve Suriye pazarlarının üst üste kapanması nedeniyle firmanın sıkıntıya girdiği belirtiliyor, kimi ise cemaat ilişkilerinin etkilediğini öne sürüyor. Bizim bildiğimiz ise küçük üreticiyle bütünleşmiş, emeklerine değer katan bir firmanın daha yok olduğudur.