Pazar’ı Bahar’a Bağlayan Pazar(er)tesiler
Bahar ve Pazarı diğer günlere bağlayan erte(si)ler, BAHARI yeniden karşılıyor hassas ve sakin. Nevi saadet kıpırdanışları var yüreğimde, yüreğinden bir dualık şahadet aslımı teslim aldı.
Hep gölgesine sığındığım bedenim, bir kalemde yenilendi. Biterek… Tükenerek..
Ayrıntıların fırtınasıyla savrulup, yine ve yeniden tazelendi, sıcacık bir heyecan heyelanıyla. Aşk yeniden baharın ellerine sarıldı günahsız , ela gözlü bakışlarla derin ve esrarlı..
Bir seher vakti ; seher yeli vari bir aşk geldi yüreğimin kafesine, kaçmasın diye kapadım kapıları..
Ürke ve soğuk kadar sıcak, sıcak kadar ayazı yakalamış bir bedenle, yaralarıma sarılsın diye.
Yalvaran bakışlarda sinip bekledim ve aşkın gözlerinde BAHAR dirilişi ışıldadı, aşk sarılsın kanayan yağmurlarıma,
yeniden…
Yinelenerek…
Yaslı heyecanlarımı arkama bırakıp,
geldim sana hey gönül çelen fırtınası. Bitmeyen ve dinmeyen tümlerimi ağıt yaktıran karakalem hatıralarımı, içimdeki kıvrım kıvrım vuslatsız acıları sana getirdim, senin için sona bıraktım. Yar diline dolanmış dudak arasına sıkışmış, aşk BAHARI bu yaşanan, çiçeklenen gönül aralarında..
Rengi yok bu hislerin;
belki mavi, belki yeşil, belki mor. BAHAR yağmurları arasına gizlenen duygular, bulutların sessiz çığlıkları sonrası, bir gökkuşağı misali sardılar arşı alayı. Acıya baktım, sarıya çalmıştı tenini; hüzne baktım, ne maviye benziyor, nede yeşil. Pespembe olmuştu vuslatın yüzü, turuncu bir ezgi vardı kanatlarında tutkunun. Hepsi aynı nakaratta takılıp kalıyorlardı, aşkın kırmızıya boyadığı dudakları adına yazılan o mahur bestede..
Yar adına yardan öte bir duygu vardı, zamanın BAHARA çalan suskun çığlıklarında. Aşk çift taraflı bir yansımaydı kalbin kafesini zorlayan, bir kıpırdanış gönül depremiydi şiddeti bilinmeyen. Olağanüstü hal ilanıydı bedenin sarsılışlarına.
Merhemi de aşktı...
Acısı da aşktı. Başı da sonu da aynı nakarattı. Diline yapışan bir saltanattı tüm beşeri işgal eden. Silahını yürek yangınların eline bırakan..
Sevgilinin gözlerindeki BAHAR yakışı, soluk almadan bakılan, şarkıların tek tükenmeyen itirafı, bir ressamın bitmeyen tablosu, bir şairin şiirlerindeki tek gayesi, “Se-vi-yo-rum-la başlayıp, SEVİYORUMLA BİTEN” asırlık bir senfoni. Bir müzisyenin ellerindeki gitar, o gitarın tellerindeki kadının saçları kadar narin bir dokunuş. Bir bedende şarap tadında kadın, müziğin notalarına sıkışmış bir öpücük..
Aşk şiirlere efsane olmuş gelin…
Ağıt olmuş…
Ölüm olmuş…
Acı olmuş… Ama yarin yüreğine merhem olmuş, BAHAR’LA gelip, baharla yeşeren aşk bu. Sevgiden sözcüklerin tesbih edilmiş zikir hali…