Pazar’dan Kalmayım, Kusura Bakmayın
İsmet İnönü'nün meşhur "Allah'a ısmarladık dedim ya!" cümlesini hatırladım her nedense şu günlerde! "Konya'da yapılan mitinglerde halka konuşurken dinden diyanetten biraz bahsetmeniz yerinde olur." demişler İsmet İnönü'ye. O da bu teklifi çok yerinde bulup ilk mitingde uygulamaya koymuş. Ama yine dinden diyanetten bir bahis yok. Bunun üzerine 'Efendim yine dine atıfta bulunmadınız' diye serzenişte bulunana (CHP'nin Konya il başkanı, ünlü din bilginlerinden Mehmet Vehbi Efendi'nin oğlu) İnönü şöyle demiş: "Hayır dinden bahsettim ya. Görmedin mi, miting sonunda Allah'a ısmarladık dedim ya!"
Haşmet Babaoğlu'nun yazdığına göre Can Ataklı "Başbakan'ın "Hamdolsun" deyişini de laikliğe aykırı" bulmuş. Allah'a ısmarladık sözcüklerini dinden diyanetten bahsetmek gibi algılayan bir zihniyetin devamı olan kişilerin "ulema, hamdolsun, şeriat..." gibi kelimeleri de dinle alakalı zannetmeleri tabiidir ve eğlencelidir.
Beşiktaş ilçesindeki Ertuğrul Camii'nin yanı başındaki reklam panosunda eline bir ok almış başörtülü bir yaşlı kadın fotoğrafını kullanmış CHP (Yeni Şafak, 13.04.2008). "Bu şehir benim! Su sorununa ben "Dur" diyeceğim." yazısının önünde, "Benim burada ne işim var? Ayrıca, bu oku nereye -koyacam-" der gibi tutan başörtülü teyzem şaşkın şaşkın durmakta. Yahu bu nasıl bir reklam anlayışıdır? Deniz Baykal hoca efendinin verdiği fetvalara hiç girmeyip, olayı dini siyasete alet etmek minvalinden çıkartıp, yapılan işe sanat kısmından bakmak istiyorum, anlayana... Ne slogan, slogan, ne görsellik görsellik... hele o şaşkın teyzem yok mu, elindeki oku nereye 'koyacağını' bilemeyen! Ayıp değil mi o kadar paranın üzerinde oturan CHP'ye doğru düzgün bir reklam ajansı ile anlaşsanız da adam gibi, estetik, amacına doğru hizmet eden reklam panoları ile donatsanız Türkiye'min dört bir yanını!
Aslında Ulasalcıların icadı olan (artık bunlara Ergenekoncu da diyebiliriz zannımca) ve saf CHP'li kardeşlerimizin büyük destek verdiği Cumhuriyet mitingleri tekrar hortlatılmaya çalışıldı. Tandoğan'da yapılan mitinge "Evin Ana" damgasını vurmuş olmalı. Miting kürsüsünde konuşma yapan "Evin Ana" konuşmasının sonunda başındaki örtüyü çıkartmış ve kürsüden inmiş. Müsamere gibi, komik değil mi?... Yeni Şafak gazetesi bu haberi verirken şunları da eklemeyi ihmal etmemiş: "2001 yılında Hatay, Dörtyol ilçesinden 6 kişiyle birlikte sahte dolar kullanarak tarihi eser kaçakçılığı yapmak suçundan tutuklanmıştı..." Fatma Aliye ve Halide Edip Adıvarlar'dan sonra indiğimiz noktaya bakar mısınız?
Trajikomik olaylardan sonra gerçekten yüzümüzü gülümseten Alper Görmüş'ün beraatı oldu. Aslında bu da tam bir gülümsetme değil. Çünkü Alper Görmüş'ün beraatının manası, hakaret davasından berat etmesidir. Darbe günlüklerinin ispatı sebebiyle berat etmemiştir. Dolayısıyla, hiç açılmadan bir dava kapatılmış gibi. Belki de cesur savcılar iş başına koyulmuşlardır bile, kim bilir.
Pazar gününden beynimde kalanları sizlerle paylaştım. Biraz geç oldu ama kusura bakmayın artık. Umuyorum bundan sonra daha sık, en azından düzenli birlikte olacağız.