Pazar Yazısı mı Mezar Yazısı mı!?
Sevgili dostlar, bu pazar "beni yaz, beni yazzzz" diye kafamı didikleyen [twittleyen] o kadar yazı konusu oldu ki, bunlardan bazılarına "bu gün git yarın gel" dedim, bazılarına "aslaa" dedim, bazılarına "sus bakem" dedim, bazılarına da yalakalık yapıp bir kaç satırla bahsedilme ödülü verdim. Pazar günü pazar yazısı yazmak şahsen benim için çok keyifli. Beynimi tırtıklayan başlıklardan bir TOP10 yapıp konuma dönmek istiyorum.
Şimdi beynimi didikleyen başlıkların bazılarına jest yapmak istiyorum.
1. Jaluzinin Ardından Dikizleyen (ASLINDA DİKİZLENEN) ZAVALLILAR
2. Ey Yeldeğirmenleri Lanet Olsun Size!
3. Kral Çıplak!, Kral Çıplak... "Mesela Yani Kralım!:-))"
4. Akreplere Karşı, En Etkili İlaç, Zehir Zemberek İğneler!
5. Cehennemin Dibine Kadar Git!
6. Bir Acı Kahve Yap Kahveci, Fason Olsun! - Toplumda HATIR, Bendeyse HAL Kalmadı!
7. RiyaKARLIKTAN Kar Ettiğini Zanneden Kımıl ZARARLILARI!
8. Sa Mİ Mİ isen Ses Ver, Yoksa DO DO DO kuzuncu Köyden Atacağım Seni. (Bir daha sittin sene giremezsin zaten.)
9. Mezara Kadar Pazar Yazısı Demiştim, Demez Olaydım!
10. Onda On, Kırmızı SON
Bu başlıklar yazı içinde bahsedilmek için mülakatı geçti benden. İleride keyfim gelirse yazarım kendilerini. Ama yine de tebrik ediyorum bunları.
Bazen elinize telefonu alır alır bırakırsınız. Bu günlerde yeni yetmelerin partnerleriyle tripleşmelerinde en çok yaptığı gibi. Bazen se, mektuplar yazarsınız, yarıya gelir, buruşturup atarsınız. Bazense kurgularsınız kendinizi içinizdekileri bir çırpıda söylemek için ve zehir de olsa onları içinize kusarsınız. Bir önceki pazar yazımda da bahsettiğim gibi. Sonra bir bıçak saplanır içinize, ya da beyniniz karıncalanır, gözünüz kararır SAĞır duyunuz DURdurur sizi, siz kudurmadan.
"Kşa, at İgves ed, Şımnalay Kıtra!"
Bir tüketimdir gidiyor ortalık.
Gıda, eşya, aşk ve hatta sevgi dahil adeta her şey hızla obez bir tarzda tüketilmekte. Yıgınlar gıdalarla semirdikçe, az kullanılıp atılan ya da hiç kullanılmadan atılan ne varsa bunların saçılıp savurulduğu sonra da fakirlik fukaralık veryansınlarının yapıldığı dünyada adete tüketerek hedonik duyguların koro halinde mastürbe edildiği bir çağda istisnai şekilde geriye kalan "samimiyet" ve "hatır" larıyla nostalji yapılmakta.
Köpüklü acı kahveleri sevmiyorum artık. Ne toplumda hatır, ne bende hal kaldı KIRK yıllık hayatta...
Polyester kıyafetlerimizle plastik poşetlerle aldığımız hormonlu gıdaları kanserojen şartlarda doymak bilmeyen gözümüzle tüketip naylon güller içinde yasyapay gülümserken samimiyetimizin samimiyetsizliğiyle eridikçe pazar yazılarımı bırakmak istedim birden. Çünkü pazar yazılarım samimi idi. Ucube toplumun zulüm kokan önyargıları altında inlese de, kalpciğezimin en azından bazılarının kalpciğezlerinin tercümanı olmakta olduğunu düşünüyordum. Ammmaaaaaaa, olmuyor olmuyor. Her seferinde pazar yazılarımdan emeklilik istesem sözcükler saldırıya geçiyor topluca.
Ve ben kısa bayram arifesinin arifesinde iğnelerimi elimden bırakıyorum.
Ey yeni yetmeler ve kokoş bayanlar;
Bu bayram büyüklerinizin elini öperken Alnınıza da götürün. Alnınız kirlenmez. Siz de hastalık kapmazsınız. Ama yapmacık ta olmazsınız hani.
Ey kendi kozasına sıkışıp kalmış kozalak kafalar, kalabalık içinde öylesine insan görünümlü biri olmaktan sıyrılın bayramda yapmacık ve cıscıvık bir gülümseme değil içten özden bir gülümseme ikram edin insanlara...
Büyüklerinizin hal ve hatırını sorun, öylesine "sordum gitti" gibi değil, onların gözlerinin içine bakarak.
Ey ben, uyan artık. Duvarlar yerinde duruyor. Yeni bir gün ve yeni bir başlangıç yap şafağın ilk ışıklarında hayırlısıyla ve bismillahla...
Not:
Bu yazı, www.bilgiagi.net, www.bilgievreni.com, www.gazetecanik.com, www.kamudanhaber.com, www.siyasalforum.net, www.ahmetfidan.com ile, Halkın Sesi, Gazete Canik vb. kağıtbası gazetelerde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir
yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.