Bilinçaltımın Korsan Cümleleri
Kaldırım taşları hep tek düze, sürü halinde yan yana, sessiz ve birbirinden habersizce.
Ağaçlar savrulur, yaprak döker, karakış gecelerinde binbir mevsimlerimin içinde bir bilmece,
Dışa vurmuş haykırışlarımın korsan cümleleri dökülür dilimde, isyanlarımla birlikte sipsinsice,
Elimde kalmış son biletimi tüketirken İstanbul sokaklarında, geçer bütün kurumuyla İETT,
Ben kiii, şimdi isyanları oynayan beyin hücrelerimle, İstanbulu özlüyorum hoyratça ve özlemle.
Denizsizliğimin acısıyla ezilirken, Üsküdar sokak isimlerinin bende bıraktığı efsunları içinde,
İstanbulumla binbir gece hasbihali yaparım, mehkika sultana aşık yedi gencin hayallerinde.
Samatya sokaklarında dolaşırken, derbeder, sorgusuz, virane gönlümün ezberinde,
Rukuya varmış ahşap evlerin penceresinin önündeki vita kutularından sarkan fesleğenin içinde.
Biriktirdiğim anılarımı harcıyorum, elindeki gofretin arasındaki son kaymağı kemiren çocuğun rikkatiyle.
Ben şimdi gökkuşaklarımın içinde, çırılçıpkak duygular arıyorum, masum ve sessizce,
Babama sorarım ederini hep kaç para diye, verir cevabını hemen dünyalar kadar diye,
Yaaa baba dünyanın değeri ne kadar eder dediğimde, beş para etmez evlat gitme peşinde.
***
Şimdilerde anı yazıyorum, yeni dilde günce, günümün içende gizlediğim üç beş hece,
Her heceye yüklediğim dağlar kadar mananın altında buğuladığım inceliklerle,
Dumanında tütsülediğim bir tango hamlesinin rüzgarına kapılırım tarabyadan besbellice,
Anımı andıkça, canım yandıkça, gözüm doldukça, bakarım kahveye çalan siyahbeyaz çerçevemde.
Adı kimdeyse kimde, ister sende ister bende, kilitli kapların matruşkalarının içinde.
Ahmed Emin Fidan Karakış / Balıkesir