Parlâmenter Atamalarına 24. Onay
Gerçi iş işten geçti maalesef!..
Olan oldu bir kere…
Çünkü akredite medyanın menfur kanallarında boy gösterip, beyin yıkayanprimitif türler; “12 Haziran 2011 seçimleri yeni anayasa, insan hakları, özgürlükler ve demokrasi için, tarihin ve tabiatın bahşettiği bir lütuf ve en büyük fırsat!..” diyorlar.
Lâkin görev yükledikleri aktörlerin “taşıma sulu kafalar” ve “bindirilmiş kıtalar” olduğunun farkında bile değiller.
Bu, emsali nadir görülebilecek bir gaflet, dalalet ve demokrasi adına apaçık hıyanettir.
ASLINA BAKILIR VE ESASINA İNİLİRSE!..
Cemaziye-i evvelleri araştırıldığı ve ayinelerine (icraatlarına) bakıldığında; İnsanlık adına lâf etmeye kalkışacak son kişiler sıralamasında bile bulunmayan, sicili bozuk bu güruh, tam bir alçaklık ve küstahlıkla millete yalan söylüyor.
“1982 Anayasası despot, 1924 dikta ve 1928 cunta idi” diyerek Milli Devlet’in bütün kurucu unsuruna hakaret, iftira ve Mustafa Kemal Atatürk’ün kadim hatırası, evrensel değeri haiz eseri ile mübarek ruhu’nu rencide ediyorlar.
YALAN, İFTİRA VE RİYA!...
1980 müdahalesinden sonra askerlerin hazırladığı Siyasi Partiler Kanununda “aday belirleme” kuralı:, “Siyasi partilerin aday listesi ve adayların listelerdeki sırası, o seçim çevresinde o siyasi parti üye kayıt defterine göre düzenlenen parti seçmen listesindeki bütün üyelerin ilçe seçim kurullarının yönetiminde serbestçe oy kullanacakları bir ön seçimle tayin ve tespit edilir” biçiminde iken; Demokrasi düşmanı Politika tekellerince 17 Mayıs 1987 tarihinde yapılan ilk değişiklikle bu hüküm kaldırıldı. Oysa bu usul 1965 tarihli ilgili madde hükmünün, 1983 metninde doğru Türkçe yazılmış biçimi idi. Demek oluyor ki, demokraside ilerlemek yerine sürekli bir gerileme yaşanmaktadır!..
Taşıma sulu kafalar, pek sadık ve samimi kullar!..
Yani; 12 Haziran’da millet’in onayına sunulacak eşhasın hiç birisi “halkın adayı” filân değil. Lâkin tam bir utanmazlık, aymazlık ve pişkinlikle bunlara “millet vekili” adayı diyorlar, ne ayıp!..
Sonra bahusus sadık kullar, beyinden/göbekten bağlı uşak ve taşıma sulu kafalarla “yeni, ileri ve demokratik sivil anayasa” yapacaklar öylemi!..
Tam bir zavallılık bu;
Demokrasi düşmanlığı ve yalan-yanlış halk dalkavukluğu..
“Nisyan ile malul, hafıza-i beşer” ile alay etmek..
Yani istihza, alçaklık ve küstahlık,
Başka bir deyişle “politika adına furya”.,
Yazıklar olsun hepsine..
DÜZ OVADA SİYASET FURYASI (*)
Bu, tam bir trajedi, milli iradeyi gasp ve küstahlık değil de, nedir acaba?..
Dahası, birde bağımsızlar üzerinde oynadıkları çok çirkin oyunlar var...
Hatırlanacağı üzere, 22 Temmuz 2007 seçimlerine kadar “bağımsız adayların” birleşik oy pusulasında yer alması mümkün değildi. Bu konuda yılardır verilen mücadele hep göz ardı edildi. Ta ki, 2007 seçimlerinden önce DYP başkanı Mehmet Ağar’ın taşeronluğunu yaptığı anlaşılan: “düz ovada siyaset” projesi gereği “terör örgütü bağlantılı” güruhun grup kurması istenildiğinden, derhal bir değişiklik yapıldı. Hüküm 18 Mayıs 2007 tarihinde yürürlüğe girdi.
22 Temmuz 2007 seçimlerinde bağımsız adaylar ilk defa birleşik oy pusulasında yer aldı ve “milletvekili adaylık haracı” olarak da 446 TL ödediler. Maksat hâsıl oldu. Diaspora Mecliste grup kurdu. Bağımsızların parlâmentoya girmeleri de kolaylaşmış gibi göründü!..
Ancak, “yeni ve ileri demokrasinin” ustalık döneminin milâdı olarak kurgulanan 12 Haziran 2011 seçimlerinde durum birden değişti. Önce vaki bütün talep ve itirazlara rağmen “yurtdışında mukim” 3 milyona yakın seçmene oy, seçme ve seçilme hakkı; Anayasa ve ilgili yasalarda yapılan olumlu/uygun değişikliklere rağmen hayata geçirilmedi; Ardına kadar hile, desise, rant ve istismara açık “gümrük kapıları’na” devam kararı verildi.
Bir o kadar öğrencinin de, oy kullanma yoluna engeller konuldu.
Son olarak da çok “sinsi bir tezgâh” açığa çıkıverdi!...
DEMOKRASİ DÜŞMANLIĞI ÖRNEKLERİ
Neydi o?...
22 Temmuz 2007 seçimlerinde bağımsız Milletvekili adaylarından 446 TL başvuru harcı alınmış iken; 12 Haziran 2011 “Millet Vekili” seçimleri için bu miktar tam % 1734 (17.34 kat) arttırılarak 7 bin 734 TL gibi astronomik, insafsız, antidemokratik ve özgür iradeye / bağımsız millet temsilcilerine karşı alenen düşmanca bir miktara çıkartıldı.
Böylece, gerçek milli irade adına temsil hak ve selâhiyetini kullanabilecek yegâne kişiler olan bağımsızların önü ve yolu kesilerek, demokrasiye bir darbe daha vuruldu.
Bunun yanı sıra, millet iradesine aykırı olarak ihdas edilen; “Partilere hazine yardımı ve seçim için devlet desteği” yolsuzluğu sürdürüldü. Oysa bağımsız aday “başvuru harcının” yükseltilmesi demokrasiye ve seçilme hakkıma vurulmuş ağır bir darbedir. Hukuka aykırıdır. Haksız rekabettir. İstenilen aşırı ücret, kişilerin seçme ve seçilme hakkına set koymuştur. Bu çifte standart uygulamanın düzeltilmesi gerekirken, maalesef uygulamada ısrarcı olunmuştur.
MİLLET; “VEKİL” İ’Nİ KENDİ SEÇER
Milletin, Mecliste bu dönem de “maalesef” vekili olmayacak.
Oysa “yeni ve sivil bir anayasa yapmak”. “2023 vizyonu” gibi, çok ağır ve iddialı bir vebal, misyon yüklenen Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin; En azından minimum ayâr, miyar-ölçü ve kriterleri taşıyan “halis ve hakiki, gerçek” millet vekillerinden teşekkül ettirilmesi için gayret gösterilmesi ve hiç olmazsa; Cumhuriyet’in 100. yılı hatırı hürmetine “sulta-cunta” ve parti sahiplerinin; Bundan böyle namuslu, dürüst ve demokrat olmaları beklenirdi!...
Yani, 12 Haziran 2011’de; Parti sahipleri tarafından hazırlanıp, düzenlenen 24. parlâmenter atamalarına usulen ve tefhimen onay verilecek!..
(*)http://www.haberpan.com/agar-duz-ovada-kaldilar-haberi
“Bir gazetecinin, ''Dağda çarpışacaklarına düz ovada siyaset yapsınlar” sözünüz üzerine özellikle kırsal alanda oy artışı olduğu yönünde beyanlar var. Siz ne düşünüyorsunuz? sorusu üzerine DYP (şimdiki DP) başkanı Ağar, “bunu oy için değil Türkiye'nin gelecekte huzurlu olması için yapıyoruz” dedi ve şöyle devam etti:
''Benim söylediğim bir söz var, Türkiye ne bir karış toprağını ne de bir yurttaşını feda edemez. Türkiye müşterek bir vatanda bölünmez birliktelik içerisinde daha gelişen, büyüyen, kalkınan bir ülke olacaktır. Türkiye'nin geleceğinde silahlar konuşmayacak, bilgisayar tuşları, makine tezgâhları, biçerdöverler, traktörler konuşacak. Bizim Türkiye’mizde silah sesi olmayacak. Ben bu açılımları hem sıkıntıları aşmak hem de Türkiye'nin Orta Doğu'da daha güçlü bir ülke olmasını sağlamak için yapıyorum.
Doğru olan budur. Bunlar oy için yapılmaz.''
Bunlar ve bu minval üzere hiçbir yayın ve beyan doğru değil!..
Tamamı yalan. Hile, desise, demagoji ve popülizm..