Paralel Devlet Değil, Gölge Kabine
Uzun bir zamandır yazınsal hayattan uzakta biraz kafa dinleme gereği duydum. Ama maalesef ülkemiz de sadece ülkeyi değil deyim yerinde ise dünyayı ilgilendiren olaylar cereyan ediyor iken, böylesi pasif bir konuma düşmeyi ve bu kanayan yaraya sessiz kalmayı daha fazla göze alamayarak bu gün sizinle son zamanlarda olan biten bu sözde yolsuzluk olayları ile ilgili görüşlerimi paylaşacağım. Efendim olayları biraz iyi analiz etmek gerekir. Tarih bir bilimdir kişiye, zamana ve mekana göre değişkenlik gösteren bir olgu ve bilim de değildir.
Tarih bakıp görebilen için net görüntü alınan bir aynadır. Geçmişin uzağına düşen tarihin tuzağına düşer demişler. Bende 120 yıllık Türk tarihini inceledim ve bu süreç içinde yaklaşık olarak nerede ise bir asra yakındır da Cumhuriyet dönemini de bu tarihe dahil ederek söylersek demokrasi ve hukuk ile yönetilip partiler döneminden öncesi ve sonrası da dahil hiçbir iktidar bu iktidar kadar istikrarlı bir tablo çizmemiştir.
Halk arasında çok övgü ve sevgi ile bakılan rahmetli Özal ve Menderes dönemlerinde bile ülkemiz bu kadar kendi başına tam bağımsız ve kimseye eyvallah etmeyen bir süreç yakalayamamıştır. Şimdi bu hükümet neden bir oyun ve plan dahilinde tasfiye edilmek isteniyor? Kimin tavuğuna kış dedi acaba? Bu halk, yazılı basın sosyal medya ve görsel medya sizin ipinizin kimin elinde olduğu belli olmayan ve kimin arabasına binerse onun plağını çalan siz iş güzarlar madem bu iktidar iyi değildi, yolsuzluk rüşvet ve talan ediyordu bu olanların hepsi birkaç günde mi oldu ve bunlar bunu bu iki günde mi yaptılar. Güldürmeyin insanı ya! Evet belki bazı kişilerin şahsi yaptıkları hatalar ve yanlışlar olabilir ama şunu da unutmamak lazımdır ki; bu toplum ve halk da artık eskilerin körleştirilen halkı değildir.
Maymun gözünü açtın artık, sizin bu yalanlarınıza karnı toktur. Evet bu halk IMF kapısında kul, köle, uşak misali beklediği günleri de unutmadı. Yine bu halk nüfus cüzdanı yok diye sevk olduğu hastanelerden geri çevrilişini de unutmadı. Şehirler arası toplu taşıma araçlarında ömür biter yol bitmez kamyon arkasına reklam ve sitem olan günleri de unutmadı. Ekonomiyi düzeltsin diye dışardan ağa babaların ve patronların söylemi ile ısmarlama ekonomiden anlayan adamları ithal ettiğimiz günleri de unutmadık.
Halkı kısık sesler haline getirilen darbe dönemlerini kimse unutmadı. Yapılan her hatanın devlet sırrı denilerek üzerine gidilmesine yıllar yılı halkı kandıran günleri de unutmadık. Okuduğum yılları hatırlarım yayın evi yayın evi dolaşıldığı halde öğrenci ders kitabı bulunmayan günleri de unutmadık. Enerjide dışa bağımlı olunan ve kışın ortasında doğalgazsız donan ülkem insanını da unutmadık. Ana yurt üzerine çöreklenen hortumcuları ve bankaların içinin boşaltılmasını da unutmadık. Bazılarının kendilerini ifade etmelerinin ömür boyu ceza almak olduğunu ve tek tip insan yaratma asimilasyon politikalarını da unutmadık. Adeta sormayın kimlerdenem haralıyam a dostlar dedirten ve insanların kimliklerini saklamak için kendi içlerinde keşmekeş çektikleri kara tablolu günleri de hiç unutmadık. Ahlaksızlığın birinin bin para olduğu dönemleri de unutmadık.
Evet dış mihraklar alışıktı her zaman Türkiye iyiye giderse hemen ya içerden yada dışardan operasyon yaparak iktidar devrilen ve her devrilen iktidar ile kayıp edenin ülke olduğu günleri ve zamanları da unutmadık. Bu iktidar böyle bir kayba yer vermemek adına devlet sırrı denilen kozmik odalara girdi, devletin sırrı olarak saklananları aldı ve şimdi artık kendi halkına ne içerden ne dışardan operasyon gücüne kimse sahip değil. Unutmadık, unutmayacağız. Son olarak size şunları tahlil ederek veda etmek isterim. şöyle ki; ister beğenin ister beğenmeyin 1839 yılından bu güne kadar gelmiş geçmiş liderlerin içinde 2. Abdülhamit, Mustafa Kemal Atatürk,Turgut Özal ve Adnan Menderes de dahil olmak üzere hiç biri Sayın Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın her alan ve anlamda bu millete yaptığı hizmetleri yapmamıştır ve bu hizmetler halkın sinesinde asla ve asla unutulmayacaktır.
