Para Var, Proje Yok…
Türkiye ekonomisinin durumu, herkesin malumudur. Üretime değil tüketime ve ithalata bağlı, fevkalade kırılgan, her olaydan etkilenen, sıcak paraya mahkum, kur-borsa-faiz üçgeni, içine sıkışmış bir tablo. İleri teknoloji fıkarası, devamlı dışa bağımlı (tarım sektörü dahil), astronomik ödemeler dengesi açığı veren, ihracatı ithalatı karşılamaktan çok uzak, bir ekonomi. İktidarlar; devamlı olarak cilalanmış rakamlarla, işe gelindiği gibi analiz edilen istatistiklerle, göz boyamakla meşgulken. Ama en küçük bir rüzgarda, hemen şapka düşüyor ve kel görünüyor. Gerçek tablo ortaya çıkıyor. Her şey alabora oluyor.
17 Aralık’tan bu yana yaşanan tablo da aynıdır. İktidar; yolsuzlukların, rüşvetlerin, çıkarcıların peşine düşeceği, yargının yolunu sonuna kadar açacağı halde; olayı tam anlamı ile bir kan davasına dönüştürmüştür. Bugün, ekonomide yaşanan çöküntünün sebebi, (başta Sayın Başbakan ve tasdikçileri olmak üzere) sürdürülen suçlama, baskı, kıyım politikalarıdır. Kavgacı, ülkeyi kamplara ayırıcı tutumdur.
İnsafa, mantığa, vicdana sığmayan (ajan, vatan hainliği vb.) suçlamalardır. “Bu ortamda, yabancılar yatırım yapmaz” sözüne niçin kızıyorsunuz? Bırakın yabancıları, yerliler de yatırım yapmaz. Zira; güven kalmamıştır. Hukuk düzeni yerle bir edilmiştir. En küçük tenkid; vergi denetimleri, engellemeler, iflas ettirme gayretleri ile cezalandırılmaktadır. 1-İşte buyurunuz; Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Araştırma Fonlarına” aktarılan paraların, proje gelmediği için kullanılamadığını ifade etmektedir. 2014 yılında söz konusu rakamın (yaklaşık) 1,6 milyar TL olacağını söylemektedir.
a)Elbette proje gelmez. Siz, insanlarda araştırma ve yatırım yapma hevesi mi bıraktınız? Herkesi vatan haini ilan ederseniz, kim riske girer? b)Zaten ülkemizde, Ar-Ge kültürü pek yoktur. Mesela, yıllık tüm Ar-Ge yatırımı tutarımız (özel ve kamu sektörleri dahil) 5 milyar dolardır.
Bu rakam, Güney Kore’de 56 milyar dolardır. (Bizim 11 mislimiz) Kore’de; 1 milyon kişiye 3643 patent düşmektedir. Bizde ise 57 adet. Tam 64 kat fark vardır. b) Bütçemizdeki, 695 milyon dolarlık Ar-Ge ödeneğine karşı, Mikrosoft 9, Samsung 9, İntel 8,4, Pfizer 7,9, IBM 6,3 milyar dolarlık (yıllık) Ar-Ge harcaması yapmaktadır. Bu da, ne kadar geri kaldığımızın, net bir göstergesidir. c) ABD, Japonya, Güney Kore, Almanya vb. ülkelerde, Ar-Ge harcamalarının büyük bölümü, özel sektör tarafından yapılmaktadır.
Bizde ise, yarıdan fazlası kamu tarafından karşılanmaktadır. Ancak, hükümetin bu konuda bir politikası yoktur. Stratejik planlama, önceliklerin tespiti, koordinasyon, verimlilik ve performans denetimi, söz konusu değildir.
Neticede de kaynaklar yerinde kullanılmamakta, israf edilmekte, daha çok personel gideri olarak harcanmaktadır. Mesela: aa) En fazla kaynak aktarılan kurumlar üniversitelerdir. Ama üniversitelerin kurulmasında ve çalışmasında, siyasi amaçlar ön planda olduğu için, bu kaynaklar israf edilmektedir. Laboratuar ve donanıma aktarılan rakamlar çok azdır. Öğrenci kontejanlarının yüzde 5'ini bile dolduramayan 4. sınıfında dahi ancak 4 öğrencisi bulunan çok sayıda fakülte ve bölüm için astronomik kaynaklar ve binlerce kadro tahsis edilmektedir. Ar-Ge ile ilgili hedeflerin verilmesi, porformans takibi, söz konusu bile değildir. bb) MKEK, Tülomsaş, Tüvesaş, Tüdemsaş, Temsan, vb. kurumların bütçelerine bakınız.
Ar-Ge 'ye ayrılan miktar, binde 2-3 civarındadır. Zaten, bunun için ihtisas sahibi personelleri de yok denecek kadar azdır. (Ama; makam aracı, lojman, kamp, sosyal tesisler, aşırı istihdam için, inanılmaz rakamlar harcanmaktadır.) Teknolojik bir atılım yapmaya, niyeti olan yoktur. İktidarın da umrunda değildir.
Aynı hastalıklı tablo, tarımsal araştırma enstitüleri için de geçerlidir ve Türkiye bir 'ithalat cenneti' olma durumunu sürdürmektedir. c) Önemli olar para vermekten ziyade, Ar-Ge kültürünün ve düzeninin yerleştirilmesidir. Patent sayısında dünya 35.'liğinden kurtulmayı hedef olarak seçmektedir. Bu tablo ile 2023'de dünyanın 10. büyük ekonomisi olmak, ham bir hayalden öteye geçmez