content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

12 Mar

“P ile K Arasındaki Fark…”

Akit Gazetesi geçtiğimiz gün ebeveynlere yönelik bir haber yayınlayarak, “çocuklarının pipilerini sık sık kontrol etmelerini, hatta ellerine bir cetvel alıp ölçmelerini” salık vermiş, üstüne bir de tablo yayınlayarak,

“kaç yaşındaki çocuğun pipisinin kaç santim olması gerektiğini” de milim milim belirtmiş...

Büyüklerin sakallarını, çocukların ise pipilerini uydurma dini gerekçelerle kestiren zihniyetin, sakaldan sonra pipi ölçüsü için de bir standart belletmeleri oldukça ironik... (Haberi okumak için tıklayın.)

Tıpkı Kuran’da “Allah’ın Sünneti (Allah’ın Yasası)” olarak Allah’ın doğaya ve doğamıza koyduğu değişmez yasalar için kullanılan bir ifadeyi, erkeklerin cinsel organlarını kesme işi için çarptıranların Allah'ın sünnetine meydan okumasındaki ironi gibi...

İşin doğrusu, sünnet adı verilen cerrahi uygulama, Kuran'da yok. Kuran'da olmadığı gibi, Peygamber'in hayatında da yok, ona ilk inananların, ashabının, ailesinin hayatında da...

Siz Peygamber ne zaman sünnet edildi, hiç duydunuz, okudunuz mu? Bu soruya “doğuştan sünnetliydi” diye yan çizenler var... Başka yerden sorayım;

Halife Ömer, Osman, Ebu Bekir İslam ile tanıştıklarında birer yetişkindi... Hamza, Bilal-i Habeşi de öyle... Halife Ali, Peygamber'in elinde büyümüş, yetişmiş bir Müslüman idi...

Ömer'in, Hamza'nın İslam'ı nasıl kabul ettikleri, nasıl Müslüman oldukları, Osman'ın, Ebu Bekir'in eşleri, cariyeleri... Hemen hemen hayatlarının her detayları İslam tarihi ile ilgili kitaplarda, siyer kitaplarında geçer...

Peki... Bu kişilerin ne zaman, nasıl sünnet oldukları hangi kaynakta geçer?

Peygamber'in “ister yedi yaşında, ister yetmiş yaşında” olunmasını emrettiği iddia edilen ve bir “kural” olarak dayatılan bu uygulamadan, sahabe muaf mıydı? Yoksa, bunların sünnet edilişleri, hiç bir tarih kitabına girmeyecek denli önemsiz miydi?

Yoksa hepsi birden büyük mucizeler eseri, sünnetli mi doğmuşlardı?

Halife Ömer gibi bir Müslüman günümüzde yaşasa ilk yapacağınız şey yatırıp sünnet etmek olurdu...

İşin gerçeği, sünnet bir Yahudi adetidir. Daha doğrusu, Yahudilerin kutsal kitaplarında geçen bir emirdir.

Peygamber'in ölümünden, halifeliğin siyasete alet edilmesinden ve güç-çıkar savaşlarının başlamasından sonra, İslam devleti giderek güçlenmiş, güçlenirken emperyalleşmiş, saldırganlaşmıştır...

Bu saldırganlığın altında, Arap yarımadasında yaşayan Yahudiler, hem kelle vergisi ödememek, hem Müslüman toplum içinde rahat yaşayabilmek, ticaret edebilmek, hem de seferlere katılıp, ganimetten pay alabilmek için Müslüman taklidi yapmaya başlamışlardır... Görünüşte, eylemde Müslüman olan bu Yahudilerin tek dezavantajı, sünnetli olmalarıdır. Zira kendi içlerinde evlenip bu durumu hayattayken saklayabilmelerine rağmen, öldüklerinde sünnetli oldukları ortaya çıkmaktadır. (Günümüze kadar uzanan bu Müslüman görünüşlü Yahudiler'i yakından tanımak için Soner Yalçın'ın “Beyaz Müslümanların Büyük Sırrı : Efendi” isimli kitaplarını mutlaka okumalısınız.)

İşte bu durum, hadis uydurucularının sayesinde, sünnetin İslam'a girmesini sağlamıştır. Peygamber adına emirler ve sözler uyduran bu kişiler, Kuran'da Allah'ın yarattığının (yasasının) değiştirilmesinin lanetlenmesine rağmen, Peygamber'in Allah'ın yasakladığı bir şeyi emrettiğini iddia etmişler ve ne yazık ki bunu kabul ettirmişlerdir.

Bu konuda “Oldu da Bitti Maşaallah” isimli bir kitap yazdım... Bir aksilik olmazsa, Nisan ayı başında piyasada olacak. Sünnetin nasıl ortaya çıktığını, Yahudilik'te nasıl yerleştiğini, İslam'a nasıl sokulduğunu, Kurani açıdan sünnetin yerini ve insan hakları-çocuk hakları-hasta hakları açısından durumunu uzun uzun tartıştım...

Kitap raflarda yerini aldığında, yine konuyu bolca gündeme getireceğim.

Şimdilik, sizleri kitabın Edip Yüksel'in yazdığı önsözünden bir kısımla başbaşa bırakmak istiyorum :

“Taşla öldürme cezasının, takke giymenin, peygamberler adına haramlar uydurmanın, mezheplere bölünmenin, teferruatta kılı kırk yarmanın ve daha nice hurafenin Muhammed Peygamber’den yüzyıllar sonra hadisler yoluyla Yahudilerden ithal edildiğini biliyoruz. Pipilerin sünnet edilmesi de büyük olasılıkla hadis uydurma faaliyetlerinin durduğu dönemden sonra mezheplerin fıkıh kitapları yoluyla ithal edilmiştir.

Ben bu gerçekleri dile getirerek çocukların sünnet edilişine karşı çıkınca sünnetçilerden olumsuz tepki alıyorum. Kuran’a düzinelerce hadis ve mezhep kitaplarını ortak koşanların en yaygın itirazlarından biri cinsel organı kıl ile karıştırmaktan kaynaklanır: 'Eğer P’yi sünnet etmek yanlışsa o zaman kılları traş etmek de yanlış olmalı' diye itiraz ederler.

Hem 'P' si ve hem 'K'si kesilmiş biri olarak bu itirazı kısaca cevaplamak istiyorum. Traş edilen nesne 'K' ile sünnet edilen nesne 'P' arasında bir çok fark vardır. İşte birkaç tanesi:

1. K, ölü hücrelerden oluşur; P ise diri.
2. K, kökü hariç, DNA içermez; P içerir.
3. K traştan sonra tekrar büyür; sünnet edilen P tekrar eski haline gelmez.
4. K’yi traş edeneler bunu sevap kazanmak için yapmaz; P’yi sünnetleyenler bunu sevap için; Allah adına peygamber adına yaparlar.
5. Normal olarak erkek çocuklar K’siz doğarlar; P’siz doğan erkek çocuklar ise anormaldir.
6. K kesilince kan akmaz; P kesilince akar.
7. K’yi kesmek genelde sakatlığa yol açmaz; P’si kesilenler bazan sakat kalabiliyor.
8. K kesilince acı duyulmaz; P kesilince acıdan dolayı bir süre ördek gibi yürünür.
9. K kesilince davul zurna eşliğinde şölen yapılmaz; P için mahallede yer yerinden oynatılır.
10. K ergenlik çağından sonra genelde kişinin öz iradesiyle kesilir; P ise genelde daha çocukken amcanın zoruyla kesilir.
11. Kutsallaştırılmış kişilere ait olduğuna inanılan kesilmiş K’ler bazan “Kıl-ı şerif” diye cam mahfazalarda merasimle öpülürek tapılır; kesik P’ler ise şişelerde “Pipi-yi Şerif” diye korunup merasimle öpülmez, tapılmaz.
12. K kesenlere berber; P kesenlere sünnetçi denir. K’yi kırk yarıp yüzlerce haram uyduran, Ramazan aylarında cam kavanozlarda korunan K’yi şerifleri öpen, ve K’yi P ile karıştıran mukallitlere de sünni denir.”

http://twitter.com/kaangkts

 

Etiketler : , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank