Bu köşede zaman zaman SGK’nın vatandaşlara verdiği hizmetin kalitesini ve yapılan uygulama yanlışlıklarını dile getiriyoruz. İşte okurlarımızdan Feyza Sema İnan da diyor ki; “Ben 1977 doğumluyum ve bir tekstil firmasında insan kaynakları uzmanı olarak çalışmaktayım.
Down Sendromlu 4 yaşında bir oğlum var. 1 Ekim 2008’de çıkan kanunda özürlü çocuğu olan annelerin erken emeklilik hakkından söz ediliyor. Benim oğlumun özür derecesi yüzde 65 olmasına rağmen, SGK Başkanlığı’ndan olumsuz cevap aldım. Bu kanundan ben neden faydalanamıyorum?”
Bundan bir yıl kadar önce, Ülke TV’de yaptığım programda konuğum olan Posta Gazetesi yazarı Ekrem Sarısu, gazetede verdiği bir bilgiden sonra okurunun kendisini arayarak, İzmir SGK Müdürlüğü’ne doğum borçlanması için gittiğinde, SGK’daki memur arkadaşların “Böyle bir yasa çıkacağını duyduk ama, çıkar mı çıkmaz mı bilmiyoruz” dediğini anlatmıştı.
Oysa doğum borçlanması çıkmış, uygulaması başlamış ama vatandaşa daha çıkmadı denilmesi vatandaşı oldukça üzmüştü. Sokaktaki vatandaşın dahi ilgi ve alakayla gelişmelerini takip ettiği sosyal güvenlik konularında, SGK’nın personelini eğitime tabi tutması gerekiyor.
Hatta öyle uygulamalar var ki, insanın gülesi geliyor. Hukukun nasıl katledildiğini, hukuk dışılığın nasıl alıp başını gittiğini de yazacağım.
Okurumuzun sorusuna gelince, daha önce de bu köşede dile getirdiğimiz bir konu bu. Sosyal güvenlik reformu ile birlikte özürlü çocuğu olan ve çalışma hayatında bütün zorluklara rağmen yer alan annelerin, diğer sigortalılara göre daha fazla zorluk yaşadıkları dikkate alınarak, erken emeklilik hakkı getirilmiştir.
Sigortalıların prim ödeme gün sayılarını; zorunlu, isteğe bağlı sigorta, borçlanma, ihya edilen, birleştirilen, devir sandıklarına tabi geçen hizmetlere ait gün sayıları ile maden yeraltında geçen hizmetlerin 1/4’ü, fiili hizmet süresi zammı ve malul çocuğu bulunan kadın sigortalıların çalışmalarının 1/4’ü oluşturmaktadır.
Aşağıda belirtilen durumlarda sigortalıların emeklilik için öngörülen yaş hadlerinden indirim yapılması öngörülmüş olup, bu husus SGK genelgesinde yer almıştır. Bunlar;
- 506 sayılı Kanun’un mülga ek 5’inci maddesi kapsamındaki itibari hizmet süreleri,
- Kanun’un 40’ıncı maddesi kapsamındaki fiili hizmet süresi zamları,
- Kanun’un 28’inci maddesi kapsamında kadın sigortalılardan başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malul çocuğu bulunanların, Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten sonra geçen prim ödeme gün sayılarının dörtte biridir.
Başka birinin sürekli bakımına muhtaç malul çocuğu bulunan kadın sigortalılara ilişkin bu hak yeni bir düzenleme olup, yaşlılık aylığı bağlanması talebinde bulunan kadın sigortalılardan başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malul çocuğu bulunanların, 1.10.2008 tarihinden sonra geçen prim ödeme gün sayılarının dörtte biri, prim ödeme gün sayıları toplamına eklenecektir.
Söz konusu ilavenin yapılabilmesi, kadın sigortalının bu durumunu sağlık kurulu raporu belgelendirmesi koşuluna bağlıdır. Başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malul çocuğun varlığı sağlık kurulu raporu ile belgelenecek, kadın sigortalılara bu hak 1.10.2008 tarihinden sonraki süreler için verilecektir.
Yaşlılık aylığı bağlanması talebinde bulunan kadın sigortalılardan başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malul çocuğu bulunanların, Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten sonra geçen prim ödeme gün sayılarının dörtte biri, emeklilik yaş hadlerinden indirilecektir.
Malul çocuğun varlığı sağlık kurulu raporu ile belgelenecek, rapor tarihinin 1.10.2008 tarihinden önce olması halinde, kadın sigortalılara bu hak 1.10.2008 tarihinden sonraki süreler için verilecektir. Malul çocuğun ölümü veya bakıma muhtaçlığının kalkması halinde, 1.10.2008 tarihinden ölüm tarihine veya bakıma muhtaçlığın kalktığına karar verilen sağlık kurulu rapor tarihine kadar geçen hizmetlerin dörtte biri emeklilik yaş hadlerinden indirilecektir.
Okurumuzun yüzde 65 özür raporunun dikkate alınmamasını anlamak mümkün olmadığı gibi, yasanın korunmasını emrettiği annelere yapılan bu eziyetler de bir an önce sona erdirilmeli.