Belediyelerin Durumu…
İktidar, bu kadar olaydan ve ihanetten sonra; az daha olsa, HDP’li belediye başkanlarının icraatlarını farketmiş görünmektedir. İçişleri bakanı; Paralel takiplerinden vakit bulup, HDP’li başkanlarla ilgili çalışmalar yapılacağını dile getirmektedir.
Temenni ederiz ki, bu sözler icraata dökülsün. Bugüne kadar, çok defa olduğu gibi, lafta kalmasın. Yıllardır olduğu gibi(özellikle 17-25 Aralık depremlerinden sonra) göz yumulmaya devam edilmesin. Politik oy hesapları, başkanlık ihtirasları uğruna, her türlü tavizler verilmesin.
1- Herşey, herkesin gözü önünde cereyan etmişler ve etmektedir. HDP’li belediye başkanları, tüm kaynakları PKK’ya aktarmaktadır. Kadrolarını, teröristlerle veya yakınları ile doldurmaktadırlar. İhaleleri terör yandaşlarına vermektedirler. (Gerçi, Devletin diğer ihalelerinde de, özellikle TOKİ ihalelerinde durum farklı değildir.) Hendek kazma, patlayıcı gizleme, vb. tüm insanlık dışı faaliyetlere, belediye araçları ile destek vermektedirler. Her türlü provokasyona öncülük etmektedirler. Her açıdan, Kandil’in emirleri doğrultusunda hareket etmektedirler. Türkiye düşmanı ülkelerle işbirliği yapmakta, oralardan, (hibe, destek, vb. isimler altında) ciddi kaynaklar sağlamakta ve teröre aktarmaktadırlar. Özyönetim, özerklik, vb. isimler altında bölünmenin öncülüğünü yapmaktadırlar. Devlet otoritesini, devamlı olarak hiçe saymaktadırlar. Tüm operasyonlarda, ön safta, engelleme gayreti içine girmektedirler.
2- Büyükşehir ve bütün şehir yasaları; Türkiye’ye uymamıştır. Zaman, kaynak, personel israfı dışında; milli birlik ve beraberliği de zarar vermiştir.
Mesela; Mardin büyükşehir kapsamına alınmasa, Merkezde HDP’nin kazanması mümkün olmazdı. AKP, bilerek bu tavizleri vermiştir. Aynı durum, HDP’nin kazanmadığı diğer iller için de geçerlidir. Bir danışıklı döğüş sergilenmiştir.
3- İl Özel İdarelerinin kaldırılması hatalı olmuştur. Devletin otoritesi iyice zayıflamıştır.
4- AKP döneminde, denetim mekanizması, tamamen yok edilmiştir. Yapanın yaptığı yanına kar kalmaktadır. Hazine mülklerinin yağması; Tümü yandaşlara peşkeş çekilen özelleştirmeler ve büyük ihaleler; Çevre ve şehircilik bakanlığınca icra edilen rant sağlama uygulamaları; Belediye şirketleri kanalı ile yapılan yolsuzluklar ve aşırı istihdamlar; Rüşvetler, yolsuzluklar; çığ gibi büyümüştür. Buna “dur” diyen de yoktur. Zira; denetim ve yargı felç edilmiştir. Fikir, ifade, teşebbüs ve basın-yayın hürriyetleri de yok edilmiştir.
Şimdi; çok kapsamlı formların acilen yapılması gerekmektedir. Ancak; bu reformlar, yine parti ve yandaş çıkarları doğrultusunda hazırlanacak ise, yarardan çok zarar doğuracaktır. Durum daha da vahim hale gelecektir.
Çözüm; çalışmaların açık, şeffaf ve katılımcı biçimde yapılmasıdır. Kapalı kapılar arkasında, sarayın emrinden çıkamayan üç-beş kişiye bırakılmamasıdır. Ülke çıkarlarının esas alınmasıdır. Konunun uzmanlarından ve muhalefetten de istifade edilmesidir.
Başsağlığı:
Geçen hafta iki vatan evladını, ebediyete uğurladık.
1- Ekrem Pakdemirli; Elli yıldır tanıdığım; hem üniversitede, hem de Özal’ın ekibinde beraber çalıştığı; çok zeki-çalışkan-dürüst-geniş ufuklu-imanlı-sözünü sakınmayan-eğilip, bükülmeyen; Ülkeye büyük hizmetler vermiş, birisiydi.
2- Rafet Saygılı; İki dönem Ege Üniversitesi rektörlüğü yapmış; dürüst-çalışkan-vatanperver bir kişiydi. Arkasından çok güzel hizmetler bıraktı.
Rabbim(CC) her ikisine de, Rahmetini lütfetsin. Mekanları Cennet olsun
