Öztaylan’ın İşi Kolay Değil!..
Edip Hoca, fakülte kampusunun bu yıla da yetişemeyeceğini, belki önümüzdeki yıl eğitime açılacağını söylüyordu.
Kadersizlik, belki de Bandırma’nın kaderi olmuştu.
Öyle ya, yıllar yılı hiçbir kamu hizmetini doğru dürüst alamamak, belki de bizim kaderimizdi.
Bu durum, uzun süre böyle sürecektir. Kim bilir.
Nasıl olsa, tevekkül eden bir toplum yaşıyordu Bandırma’da ve hiçbir şeye sesini çıkartmamakla tanınıyordu.
Fakültenin yapılmasını istiyor, fakat bunun gereğini yerine getirmekten kaçınıyor. Kaçınınca da, istediği hiçbir hizmet, gelmiyor. Gelmeyince de, kalkıp “Neden ben devlet hizmetlerinden yararlanamıyorum?” diye sormuyor.
İşte, bu Bandırma... Bu Bandırmalı...
Böyle bir toplumu kim sevmez ki!..
Bu nedenle de bizler, yani Bandırmalılar devletin en sevdiği kullardanız.
Çünkü, devletin her istediğini yerine getirip, ondan istediğimiz hiçbir şeyi alamıyoruz.
Daha doğrusu, hiçbir şey istemiyoruz ki!..
“İsteyenin bir yüzü kara, vermeyenin iki yüzü!..” diye bilinen veciz söz, biz Bandırmalılar için geçerli değil.
Devletimizin iki yüzü kara olmasın diye, biz asla birşey istemiyoruz. Artık biliyoruz ki, ne istersek isteyelim, bunun karşılığını asla alamayacağız.
Eh, bu arada devlet de biliyor ki, biz ne kadar istersek isteyelim, devlet de vermeyince, “canın sağolsun” deyip, boynumuzu bükerek, kaderimize rıza göstereceğiz.
Kesinlikle “Neden?” diye bir soru yönelmeyi düşünmeyiz.
Bizim vatandaşlık anlayışımız bunu gerektirmektedir.
Bandırmalılar olaraz biliriz ki, devlete sadece verilir. Devletten asla ve kat’a birşey istenmez...
Sağolsun devletimiz de, bizi bizden daha iyi tanıdığı için, nasıl olsa adam yerine koyup da, isteklerimizi “ayıp olmasın” diye bile not dahi almaz.
Devletimizi temsil eden devlet adamlarımız, şöyle bir başlarını sallayıp, “hı hı” diyerek geçiştiriverirler.
Bilirler ki, bizde ısrar yoktur. “Devlet baba böyle uygun görmüşse, vardır bir bildiği!..” diyerek tevekkül ederiz.
Biliriz ki, Bandırma-Susurluk yolunun yapılmasını istesek, devlet babayı kızdırırız.
Keza, fakülte ve hastane inşaatlarımızın bitmesi bizlere mutluluk verecektir... Amma, bitmemesi ise devletimize ayrı bir mutluluk verecektir.
Biz kendi mutluluğumuzdan, devletimizin mutluluğu için feragat etmesini bilen bir topluluk olduğumuzu yıllar yılı göstermişizdir.
Kalkıp da, bugüne kadar “Neden bitmiyor bunlar?” diye devletimizi üzmeyi aklımızın köşesinden bile geçirmemişizdir.
Devlet baba bizden daha iyi bir kul mu bulacaktır kendisine? Mümkün değil...
Vergilerimizi son kuruşuna kadar öder, askerlik görevimizi yapar (bir iki istisna dışında!..), oyumuzu kullanır, vatandaşlık görevimizi en iyi şekilde yerine getiririz.
Şaka bir yana diyeceğim ama şaka da değil ki!..
Şu yazdıklarımdan birine “yalan” diyecek biri var mı? Sanırım olamaz...
Biz istemeyince, en çok kabahati de hemen siyasilere yükleriz.
Geçen dönem, Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez çok uğraştı, birşeyleri başarabilmek için.
Fakat O’nun da gücü belli bir yere kadar yetişti.
Arkasında Bandırma’nın desteğini göremeyince, bir yerlere kadar taşıdığı hizmetleri, oralarda tıkandı kaldı. Kimileri de, Balıkesir engelini aşamadı.
Şimdi umudumuz Cemal Öztaylan.
Bandırma’nın, bölgenin, Güney Marmara’nın yeni umudu.
Deneyimleri sayılamayacak kadar çok.
En önemlisi de, Bandırmalı’nın arkasında durmayacağını çok iyi biliyor.
Belediye başkanlığı döneminde, birçok faaliyeti bu bilinçle yaptı.
Bizler bundan sonra kendisinden, hiçbir destek vermeden, çok şey bekliyoruz.
Aslında bizim de bildiğimiz bir şey var ki; Öztaylan’ı iyi tanıyoruz.
Öztaylan’ın zaman zaman şikayetçi olduğumuz agresif kişiliğinin, bundan böyle Bandırma için bir şans olacağını düşünüyoruz.
O’nun, bu haliyle Bandırma’ya birçok kamu hizmetini getireceğini umuyoruz.
Zaten, Öztaylan da getiremezse, bundan sonra kimi seçersek seçelim, Bandırma’ya delikli kuruş faydası olamaz.
Kendisi de, seçilmeden önce “vaad etmiyorum, taahhüt ediyorum” diyerek, bazı hizmetleri tamamlayacağının sözünü verdi.
Yazılı olan gazetelerin daha mürekkebi kurumadı.
Biraz da rahatlığımız buradan kaynaklanıyor ya!
Nasıl olsa, Cemal Öztaylan bizim adımıza herşeyi düşünüp, herşeyi yapacaktır. Eee, bundan iyisi, Şam’da kayısı!..
“Beni seçerseniz, yolunuzu yapacağım, hastane ve fakülte inşaatlarını bitireceğim” demedi mi?
Dedi!..
O zaman, buyursun yapsın!.. Biz görevimizi yaptık nasıl olsa... Sıra O’nda...
Haa, yapmazsa ne olur?
Vallahi de, billahi de hiçbir şey olmaz.
Dedik ya, biz tevekkül eden bir toplumuz. Nelere tevekkül etmedik ki, buna etmeyelim.
Çok çok, “Canın sağolsun” deriz.
İşte bu yüzden Balıkesir Milletvekili Cemal Öztaylan’ın işi hem kolay, hem de değil.
Kolay... Çünkü kendisini sıkıştıracak, kendisinden hizmet isteyecek hiç kimse yok!..
Bandırma gibi “vur ensesine, al ağzından lokmayı” felsefesini kendine şiar edinmiş bir toplumu, Türkiye’nin hiçbir yerinde bulmak da, görmek de mümkün değil.
Öte yandan, işi zor...
Ankara, bugüne kadar Bandırma ve bölgeye herhangi bir ödenek, kaynak vs. vermemeye alıştığı için, bir hizmet getirmek için çok zorlanacak.
Bürokrasi engelini aşmak hiç de kolay olmayacak Öztaylan için.
Bildiğimiz kadarı ile ihaleye çıkan Bandırma-Susurluk karayolunun kaynağı hazırdı.
Bu yol için fazla zorlanacağını sanmıyorum.
Yalnız, taahhüt ettiği hastane ve fakülte inşaatlarını bitirttirebilmek için bir hayli zorlanacağını düşünüyorum.
Oraların bitmesi için trilyonlarca lira lazım. Bunu alabilmek için de bürokrasi hazretleriyle bir hayli cebelleşmesi de gerekiyor.
Tek umudumuz, Öztaylan’ın agresifliği.
İşte, şimdi burada bu huyunu konuşturması gerekiyor bence.
Hele bir de ters tarafına denk gelirse, yandı ki ne yandı bürokrat hazretleri...
Sıkıysa, “yok... hayır... veremem... olmaz...” gibi olumsuzluk ifadelerini kullansın.
Vallahi Öztaylan’ın gazabından kimse kurtaramaz onu... Ama yeter ki, artık Bandırma’ya hizmet gelsin.
Bunun için son umudumuz Öztaylan...