Özgürlük, Yasak ve Korku
Evrenin
sonsuz varoluşunda; galaksiler, yıldız kümeleri, kuyruklu yıldızlar, sistemler,güneş, gezegenler ve dünya var. İnsanoğlu belli süreli dünyada doğuyor, yaşıyor
ve ölüyor.
Doğmadan
önce nasıl bir boyutta ne olduğunu bilemediği gibi bedenen öldükten sonra da
başka bir formatta varolup olmadığını henüz bilemiyor.
İnsan yaşadığı
sonsuz evrenin dünya gezegeninde; sahip olduğu akıl ve beş duyuyla
kendini doğayı evreni anlamaya öğrenmeye bilmeye çabalamaktadır.
Geçmişten günümüze
değişmeyen merak etme gerçeği; bilimsel çalışmalarda düşünsel
çalışmalarda temel nokta olmuştur.
Dinler, felsefe,
fizik, kimya, biyoloji bilim alanları;, farklı cevaplar vermeye çalışmış ama
açık ve net bir tespit yapamamaktadır.
Dünyada sınırlı
süre yaşayan insan;
özgürlükle yasaklarla korkuyla yaşarken, mutlu olma-rahat etme-yaşadığını hissetme
konularında da aynı şekilde çaba içinde olmuştur.
Bunlar
içinde yine insanlar için dinler, felsefe, ideolojiler öneriler getirmiştir.
İnsanlar
bu kavramlar arasında gidip gelmekte bazen bocalamakta bazen ferahlamaktadır.
Ama
gelgitli bu arayışlar kesin net açık bir düşünce inanç ve yaşam ortamı
sağlayamamıştır.
Ben ve öteki
anlayışına dayalı dinler, ideolojiler; insanları kin, nefret, öfke akımına
sokmaktadır.
Benlik, ego,
sömürü, istismar;
yalan, talan, dolan anlayışı ile insanlığı tehdit etmeye devam etmektedir.
Akla
odaklananlar, beş duyuyu odak alanlar yanında, bunları yok sayıp binlerce yıl
öncesinin dini kitaplara ve o din temsilcisine odaklı düşünen ve yaşayanlar; ikilem
oluşturmaktadırlar.
Yaşadıkları dönemde
insanları düşünce ve yaşayışlarıyla aydınlatan insanlara; tapınma algısı,
peşinden gitme, sözlerini kutsal görme anlayışı tehlikeli bir şekilde sürüyor.
Evrenin sonsuz
gerçekliğinde dünyada yaşayan insanlar; hala gelişmiş-gelişmemiş, algılamış-algılamamış
insanların peşinde sürüklenip gidiyor.
İnsanların çoğu; yaşadığı çağın
düşünce-bilim-sanat gerçekliğinden habersizdir. Tapındığı kişi, mal cinsellik veya şöhrette
mutluluk arayanlar kısa dünya hayatından zevk almadan ölüp meçhule gitmektedirler.
Aydınlatma
çabasında olanların sesi, etkisi rolü ise sınırlı kalmaktadır. Ancak yine de
insanlığın kendini bulması aydınlatma çabasında olanların mücadeleleri ile
olmuştur olacaktır.
İşte
Özgürlük haykırışı; bu nedenle, insanlık
tarihinin vazgeçilmez simgesi olmuştur.
Yasaklarla
insanın kendini bulması kendine gelmesi çabası engellenirken, korku verilmek
istenir.
Psikolojik varlık
olan insanın duygularıyla korku algısıyla oynayanlar; sindirme, susturma ve köleleştirme düzenini kurabilmektedirler.
İnsanın özgürlüğün ne olduğunu, yasakların ne anlama geldiğini, korkunun ne olduğunu
hissetmesi;
insanı insan olma gerçekliğine götürür.
Okumak ve
öğrenmek;
bilmenin anlamanın ve gereğine göre yaşamanın da temel çıkış noktasıdır.
Güneş; gezegeni
dünyayı ışıklarıyla aydınlatırken, insanların beslenmesi için bitkilerin
hayvanlarında yaşam ortamını sağlar.
İnsanlar; aydınlanmanın
ışıklarını varlığında hissettikçe, başta kendisi olmak üzere diğer insanları da
aydınlatabilir, doğayla barış içinde, huzur içinde, mutlu bir şekilde yaşar.
Günün Sözü; Aydınlanmış
insan diğer insanları da aydınlatmalıdır.