Özgür Seçim mi Bu!..? İrade Sıfır; Elde Yok Demokrasi!…
Ben eşeğim dersen, binenin çok olur derdi ninem!... Deveyim dersen, katarını çektirmeye bir eşek takarlar önüne… diye de eklerdi.
Eşeğim deme, binenin olmasın, deveyim deme, yedenin eşek olmasın…
İrade çarpı sıfır; elde yok demokrasi… Ve bunun adı özgür seçim öyle mi!?...
Neresindesin sen bu seçimin; bütün yollar tek ad...aya göre döşenmişse!?.
Çatlayan ar damarın, panzehiri vicdandır; izandır!... Bari bir kerecik, öyle davran!.. Oy namusunsa iradeni kullan!..
Bir sor Allah aşkına; birilerinin ihtirasına kurban edilsin diye mi kurtarıldı bu vatan!?...
Daha ne deyim ki ben!!...?
İki damardan söz ettik… İkisi de yaşamsal dedik.. Biri hayati… Diğeri insani.
Birinde kan, yani yaşam…yani can…
Diğerinde ar yani candan öte can…Onur!.. yani vicdan!.!..
Birisinin varlığı ne yazar, diğeri yoksa…, dedik!... Dinlensin istedik!...
Vicdani yokluğun hasretine; kaç zaman katlanır; onur sahibiyse insan!?...
Oraya da, buraya da, şuraya da, yasalar elvermese de “ben” oturacağım diyor adam!...
Sıfatın insan mıdır; vicdani yokluğa katlanıyorsan!?...
İşte bu katlanamazlığın adıdır e d e p!... İnsan, iyiyi, güzeli, doğruyu bu hasletle bulur.
Bu hasletten yoksunsa insan; taştır, sığırdır, odundur. Ete kemiğe bürünmüş görünse de; verilenle yetinen, bir tutam ot için efendisinin arkasından giden koyundur….
Özgür ve eşit koşullarda edepli yapılmıyorsa seçim, bu bir oyundur!. Ayrımsız, her seçimin, her adaplı yarışın, ilk edep kuralı da budur!..
“Yarışın tarafıysan, kendin nasıl davranış bekliyorsan, sen de öyle davran!...”
Hayvanoğlu ile insanoğlu arasındaki farkın özü de budur. Hak gözetmektir bunun adı!...
Damarlarını dolduran kan, ne kadar candır; vicdan havuzundan geçmiyorsa, sana can veren kan! Ar’dır ülkeyi savunmak!... Gerekince bayrak altında toplanmak!.. Kötü ile savaşmak.
Ar ile yoğrulmamışsa kan; insancıl varlığın gereğini göz ardı etmişse insan;, ne yazar, yürüse de ayak; kalksa da el, söylese de dil!..
Artık onun, efendisi bellidir! Yandaştır. Yalakadır, kula kuldur..Seçilmek ve seçtirmek adına her yol meşru olmuştur. Oy araç, hedef amaç!.. Nitelik out; nicelik in!... Nicelik; iptir, üzengidir, dizgindir..iradeyi dışlayıp, efendiye kul olmaya!. Gücünü kullarından alır sultan!...
Demokrasilerin işi yoktur, ip, üzengi, dizginle!...Sultan yaratmaz demokrasiler. Yönetimi geçici süre için emanet verirler…Bölmesin; çalmasın… yalaka yaratmasın, hakaretler yağdırmasın öfkeyi hitabet sanmasın, yalanlarla yandaş tutup alkışlatmasın, mahkemeyi mülkü sanmasın, hırsıza özel hakim bulmasın isterler demokrasiler...
Nitelik aramaktır bunun adı. Nicelik, fiziki güçtür, paradır, çıkardır…sayıdır. Niceliği tek gereç sayan demokrasiler; özürlüdür; kirlidir, bencildir!...
Bu noktadan sonra, işte o zaman, yolu çizen; ar değil, edep değil; siyasetin kiridir… Siyasetin kirinden yararlanan siyasetçi kirlidir!..
Körü körüne güce tapmayı, onursuzluk sayar ar!.. Makamın gücünü, bireysek çıkar için kullanmayı da arsızlık sayar ar!.. Onur yoksa devrede, iki göz, bir baş, bir çift ayak neye yarar?
İradenin sorgusuz sualsiz teslimiyetidir kölelik..Yalakalık insanlık erdeminin neresinde var!..
Söyler misiniz; kula kul olmaktan öte; insan onurunu rencide eden başka ne var!?...
Söyler misiniz; bir taraf lehine bütün olanakları sıralayan, rakipler için tüm taşları bağlayan, bir yanda alkış tutan, diğer yanda olanlara çaresizlikle katlanan…yetmezmiş gibi; kula kullar yaratmayı demokratik özgür seçim sanan… adı da; alay edercesine, “iler demokrasi” konan bir ülke… dünyanın neresinde var!?...
*
Yandaşlık, yalakalık; aymazlık!... Çatlatır ar damarı!..
İsyan ettirir, aklı, izanı, iradeyi, vicdanı!... Edep yahu; çığlığımız bundandır!...
Yandaşlık: Arkadaşlık mıdır…? Fikirdaşlık mıdır…? Yoldaşlık mıdır!?...
Yoksa; çıkarda paydaşlık, omuzdaşlık mıdır!?...
İşte budur siyaseti rezil, kirli ve kepaze kılan!...
Doğru söze alkış haktır!... Ne var ki; bölen, dışlayan, küçümseyen, küfreden, hele ki o küfrü kinine destek sayıp alkışlatan… arkadaş mıdır; fikirdaş mıdır, yoldaş mıdır!?..
Ya yalana, talana, bölene, aldatana alkış tutan!?... Kin ehline uşak mıdır!?..
Yalakalık… ; yani ki… Kula kulluğun sulta durmuş, emre amade hali…
*Siyasi erke yağdanlık olma adına, Uçkurcubaşı, İbrikçibaşı , veya baş olsun da, hangi baş olursa olsun abi” kılığına girmeyi kendilerine meslek edinenlerin yükselebilecekleri en alçak mertebe...
*Aman bana dokunmasın; üzerinden her yapılana övgüler düzenlerin, gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövmeyi kahramanlık bilenlerin;
*Onlarca hata, hile, yalan dolan ve talana, bilerek ve isteyerek kol kanat gerenlerin…çalıyo- çalışıyo söylemini oy desteğine meşru mazeret görenlerin;
*Vicdan, akıl ve iradelerini üçparalık çıkar uğruna, kiraya verenlerin kurtlar sofrasında, el pençe divan duranların; ulaştıkları son sıfatları yalakalık...
Onların; her dönemde varoluşlarına değil; söz sahibi oluşlarınadır isyan!..
Orası da , burası da, şurası da benim… diyenin, şalvarın ipindeyse gözü; Nine’min; sözüne kulak verin: “teslim ettinse şalvarın ipini, senin değildir artık içindeki!..”
Doğa yasası değil midir bu!?...
*****
II.
Mertek göz önünde dururken, gözde çöp arayanlara da bir çift sözüm var!..
Çöp de; mertek de batıyorsa biryerlerimize; “görecelik” kavramı girmeli değil midir; tercihte gündemimize!.? Mertek mi çöp mü… ?
Eğer; çöp için ise tercihte eleştiri; ağır olacak sözlerim…Ar, onur, vicdan, nerde kaldı derim!?.. Varmasa da dilim. “Siz; ıslah olmaz bir aymazsınız !.” derim…
Yani ki; “Çöp’lü” ile uğraşırken; “Mertek’li” malı götürüp işi bitirmesin isterim!..
Okuması yazması yoktu Ninemin. O bilmişse sen de bil!...
“Bin düşün bir yap; kötüye yar olmasın.. // Bin düşün, bir yap, yaptığın utandırmasın!..”.
a)’Kötü’ye hayır; daha kötüye evet anlamını dayatıyorsa; insani erdem hangisini ister senden?
b) Bundan önceki sinmiş miydi ki içine; “sindirememişlikten” söz etmektesin!?..
c) Tercihin ”boykot” olduğunda; ya ibre yine, “en kötü’ye” yöneliyorsa!?..
Ninemin sözünü tekrardan başka ne düşer ki bana!...?
İçindeki onurunsa senin, şalvarın ipini teslim etmemelisin!..
“Bin düşün bir yap; kötüye yar olmasın.. // Bin düşün, bir yap, yaptığın utandırmasın!..”.
*
“Boklu değneğin; ortasından tut” derdi ninem.. “ Ama yakın yerini kendin seç!”