Özerk Yönetim ve Federatif Sistem Türkiye’yi Parçalar
'Görüşme Süreci' çerçevesinde Türkiye'de terör saldırılarının genellikle durması ve son aylarda can kaybının olmaması, elbette olumlu bir gelişmedir. Bu durumun devam etmesi ve çatışmaların sonlandırılması, milletçe en büyük temennimizdir.
Ancak, PKK-KCK-BDP üçlüsü ve Öcalan'ın, nihaî hedefi olan Türkiye'den koparak Kürdistan kurmak ve Irak, Suriye ve İran'daki unsurlarla birleşip 'Büyük Kürdistan'ı gerçekleştirme hedefinden vazgeçtiğini düşünmek safdillik olur. Son yıllar, 'Büyük Kürdistan'ın hazırlıkları ve hayali ile geçirilmiştir.
Bu açıdan, önce Kuzey Irak Kürt Yönetimi Kerkük-Erbil merkezli devletleşme hazırlıklarını tamamlamak üzeredir.
Bu arada Suriye'deki BAAS diktası ve iç savaş, PKK-PYD'nin ekmeğine yağ sürmüş ve Suriye'nin kuzeyindeki Türkmenlerin ve Kürtlerin yaşadığı hudut bölgesinde ayrı bir Kürt Yönetimi'nin temellerinin atılmasına vesile olmuştur. Diğer taraftan, en ufak bir zaaf ânında PEJAK'ın İran'ı parçalamak isteyeceği de bilinen bir gerçektir.
Bütün bu gelişmeler, nüfusumuzun yaklaşık yüzde 10'unu teşkil eden Kürt kardeşlerimizin büyük çoğunluğunun arzusu hilâfına, Türkiye'nin Güney Doğu Bölgesi'nin koparılarak Diyarbakır- Erbil- Kerkük ekseninde 'Kürdistan Cumhuriyeti'ne bağlanmasıyla tamamlanmak istenmektedir.
***
İşte plan budur... Halbuki Türkiye Cumhuriyeti olarak bizim hedefimiz ise, Türkiye'nin üniter bütünlüğü içinde ırkı, dili, dini ne olursa olsun bütün vatandaşlarımızla kucaklaşarak birliğimizi devam ettirmektir.
Kürt ırkçılığı üzerine inşa edilen ve terörle desteklenen bu planı bilmemek için ya aptallık derecesinde saf ya da hain olmak gerekir.
Bir de esen havaya göre yön değiştiren oportünistleri unutmayalım.
Daha önce Başbakan Erdoğan'ın terörle etkili mücadelesi neticesinde zemini hazırlanan süreçte kan dökülmesinin durdurulmasına memnun olmakla beraber, PKK-KCK'nın bu süreci istismar etmeye çalıştığı ve nihaî hedefe ulaşmak için kullandığı, açıkça ortaya çıkmıştır. Şöyle ki;
- Özellikle Güney Doğu'da yeni bir KCK yapılanması başlatılmış;
- PKK militanları halk arasına karışıp özel güvenlik güçleri örgütlemeye girişmişler;
- Güney Doğu'da yeniden güç odağı hâline gelen PKKKCK, bölgenin gerçek hâkimi gibi görülmeye başlamış ve bu yüzden örgüte karşı olan unsurlar da baş eğmek zorunda bırakılmışlar;
- Dağa militan gönderme faaliyetleri hızlandırılmış;
- Yeniden yol kesme, vergi adı altında haraç alma eylemlerine başlanmış;
- Kısaca, federatif devlette dahi bulunmayan bir özerk yönetim gerçekleştirilmeye girişilmiştir.
***
Bu sütunlarda defaatle yazıp çizdik: Güney Doğu'da bir 'Özerk Yönetim'in kurulması veya 'Federatif Sistem'e geçilmesi, kısa zamanda çok büyük problemlere sebebiyet verir. Çok uzun sürmeyecek iç çatışmalardan sonra birkaç yıl içerisinde Türkiye parçalanır.
Demokratik tedbir, hak, uygulama diyerek talep edilen tâvizlere bir bakınız.
Tamamına yakın kısmının, Türkiye'nin birlik ve bütünlüğünü zayıflatıcı olduğunu; Türklerin ve Kürtlerin kaynaşmasını değil ayrışmasını hedef aldığını göreceksiniz. 'Yeni Anayasa' çalışmalarındaki BDP'nin talepleri bunu açıkça ortaya koymaktadır.
İki dilli ve iki milletli bir devlet, ana dilde eğitim, resmî muhaberatın iki dilli olması, nihayet özerklik ve federasyon, kısa zamanda Türkiye'nin parçalanmasına yol açacaktır.
Bu âkibete Türk Milleti aslâ müsaade etmeyecek ve bu yolda gösterilen zafiyeti cezalandıracaktır.
Aslında Türkiye'nin parçalanması kolay bir iş değildir. Dünyanın dört bir yanında şehit olan, Çanakkale Destanı'nı yazan, Millî Mücadele'yi gerçekleştiren büyük Türk Milleti, vatanının parçalanmasına aslâ izin vermeyecektir.