Özatar’ca Hollanda İzlenimleri
Saygı değer bilgiagi nette’ki sevgili arkadaşlar 12 05 2009 dan buyana hep birlikteyiz bu birliktelikten çok mutluyum ve sizin gibi değerli yazarların yazılarını gazetemiz Bilgi Ağı'nda yazılarınızı hazırlamak ve yayınlamak beni çok mutlu ediyor… Gazeteye yazıları hep Türkiye den yayına hazırlıyordum ama şu anda vatanımdan çok uzaklardayım ve aralık vermeden yayınımıza Hollanda’dan devam ediyorum! Hollanda’nın başkenti Amsterdam’ın havalimanı Schiphol'a indim öğle vaktiydi biraz orada dinlendim Çok heyecanlıydım!! Ve kanal boyunca Dam Meydanı’na doğru yürümeye başladık kızımla.
Amsterdam’da evlerin hemen hemen hepsinin en üst katında üzerinde çengel olan betonlar vardı çok şaşırmıştım. Ayrıca binalar hafif eğimli yapılmıştı. Bunun nedeni ise kolay eşya taşınabilmesi içinmiş. Taşınma sırasında bu çengelleri kullanılıyorlarmış. Biraz daha yürüdük birçok ülkede bulunan balmumu heykel müzesi Madame Tussaud'a girdim çok heyecanlıydım ve en çokta korku tunelin de çok heyecanlandım herkes korkudan çığlık atıyorlardı. Çok tedirgin oldum bir an için ama çok güzeldi! Amsterdam bisikletleriyle meşhur. Şehirde birçok kişi ulaşımını bisikletle sağlıyor. Kanalların kenarlarında, köprülerin üzerinde kilitlenmiş yüzlerce bisikletler görebilirsiniz.
Peynir: Hollanda toplumda ayrı bir öneme sahip olan peynirin oluşması için ilk önce peynirin cinsini belirliyorlar. Bu; koyun, keçi ve inek peyniri olarak üçe ayrılıyor. Sonra peyniri mayalamak için 29 derece sıcaklık olması gerekiyor. Yaklaşık yarım saat sonra peynir su ve kati olarak iki kısma ayrılıyor. peyniri katı kısmından yapıyorlar. Bir kavanozdan 1 kilo peynir çıkıyor, daha sonra bu peynirleri kalıplara koyuluyor, ve iki saat boyunca mengeneye koyulup bu kalıplara baskı uygulanıyor.
Sonra, her üreten çiftlik peynirin arkasına kendi damgası vurulur. Ayrıca bu damganın altında peynirdeki yağ oranı belirtilir. Bu işlemlerden sonra peynir tuzlu suyun içine sokulur. %20 tuz %80 su oranında peynirler bekletilir bu da peynirin hem lezzetli olmasını hem de daha uzun saklanmasını sağlar. Peynirler 24 saat kurumaya bırakıldıktan sonra bekletilmeye alınır. Bekletilme suresi yeni kaşarda 2 ay, orta dereceli eski kaşarda 6 ay, eski kaşarda 1 yıl oluyor, çok eski kaşarlarda ise 2 yıl bekletiliyor. Eğer istenirse yapımı esnasında peynire baharat olarak sarımsak, biber gibi değişik tatlar eklenebiliyor. Bunun yanında isli peynirde oldukça sevilen bir peynir çeşididir. Hollanda da peyniri özel peynir bıçağı ile çok ince bir şekilde kesilip servis edilerek yeniliyor. Peynirler açmadan 2 ay dolap dışında 2 ayda buzdolabında saklanabiliyor.
Hollanda Zaandam da peynir yapımını anlatılar bize peynirlerin tatlarına bakmamız için peynir bıçağı ile çok ince bir şekilde kesip peynirlerden sununum yaptılar tatlarına bakmamız için. Peynirlerin tatlarına baktım tek tek çok lezzetliydi hepsinin ayrı bir lezzeti vardı fakat isli peynirin ayrı bir lezzeti vardı. Buradan çıktık yolumuza devam ettik dağlar tepeler olmasa da doğası harikaydı gözlerimi alamıyordum.
Tahta ayakkabı: Yine Hollanda toplumunda ayrı bir yeri olan tahta ayakkabılar vardı, Hollandaca ismi ile Klompen özellikle Çiftçiler ve Balıkçılar tarafından halen günümüzde kullanılmaktadır. Ekonomik ve sağlam ve ayni zamanda ucuz olması popularitesinden bir şey kaybetmememesinin en büyük özelliği. Tahta Ayakkabılar yumuşak ve esnek olduğundan kavak ağacından yapılır. Ayni peynir keser gibi elle kesilerek kütüğe şekil vermekle başlar dış yüzeyinin yapımı. İçini eskiden elle delerlerdi ve bu işlem her bir ayak için 3 saat sürerdi günümüzde makinede sadece bir kaç dakika sürüyor. İki kilitli kapı sistemi gibi çalışan bir anahtar yapımında olduğu gibi makinede bir şablon vasıtasıyla bu kalıp çıkartılır. Daha sonra başka bir makine ile içi oyulur ve en son olarak elle son sekli verilir ve kurumaya bırakılır sonra eğer istenirse boyanır ve satışa sunulurmuş ve bize bu ayakkabıların yapılışını canlı izledik. Her zaman rahatlığı için bir parmak büyüğünü almak gerekmektedir.
Buradan yorgun argın eve trenle döndük. Burada her yere trenle ulaşım var Hastanelerine, Hava alanlarına trenle ulaşabiliyoruz. Eve geldik birkaç gün dinlendik hasret giderdik kızım ve torunumla! Bir ay sonra ikinci torunum dünyaya gelecekti onun verdiği heyecan ve Avrupa’yı gezmek çok güzeldi ben çok heyecanlıydım. Amsterdam bisikletleriyle meşhur herkes burada bisikletleriyle gidiyor her yere ve bunu denemek istedim ve benim Amsterdam’da bisiklete ilk binişimdi harikaydı yemyeşil bir doğada bisikletle seyahat etmek ve doğayla baş başa kalmak muhteşemdi!! Ve biz birkaç hafta dinlendikten sonra Brüksel'e gitmeye karar aldık yine düştük trenle yollara. Antwerpen istasyonuna indik yine çok heyecanlıydım tren İstasyonu’nu O kadar güzel yapmışlar mimari yapısına hayran kaldım muhteşem ötesiydi.
Antwerpen Elmaslarıyla ünlü Antwerpen aynı zamanda Avrupa’nın 2. en büyük limanına sahip. Sırf bu iki sebepten oldukça zengin bir şehir. Efsaneye göre bir dev Antwerp’in verimli limanlarına yanaşan her küçük gemiden haraç toplarmış ve rahat bırakmazmış. Brabo adlı Julius Cesar’ın kuzeni olan Roma askeri devi öldürmüş ve elini kesip limana atmış. Şehrin adı da “ant” (el), “werpen” (atmak) kelimelerinin birleşmesiyle bu efsaneden gelmektedir.
İnsana huzur veren, insanı özendiren bir yaşam, oldukça eğitimli ve kültürlü bir nüfus var. Herkes çok iyi İngilizce biliyor ve sorularınıza sıkılmadan tebessümle ya da gülümseyerek cevap veriyorlar. 1 gün içinde rahat rahat gezerek bolca keyif molası vererek güzel zaman geçirdik!! Buradan da Brugge ye geçtik burası da çok güzeldi (II. Dünya Savaşı’nda zarar görmediği için bozulmadan korunmuş), çikolataları, danteli (diğer adıyla rahibe işi), kanalları ve Bürüksel birası ile ünlü bir şehir. Sokakta yürürken tarihin çok iyi korunduğunu rahatlıkla görebiliyorduk. Bu Avrupa gezisi çok güzel geçti Brugge’ü çok beğendik ve bir daha gelme isteğiyle buradan ayrıldık yağmurun eşliği ile tren istasyona geldik yorgun argın eve döndük.