Oyun ve Oyuncu Rubaileri
Oyun ve Oyuncular
Aslında hayatın kendisi bir oyun diye başlayabiliriz betimlememize. Hatta bununla ilgili “dünyanın oyun ve eğlenceden ibaret” olduğuna ilişkin Kur’an ayetleri de vardır. (Enam, 6/32) (Enbiya, 21/16)
Dünyanın oyununu yüce Rab kurmuş olsa da Enbiya süresinde bu oyuna gelinmemesine ilişkin ifadeler de vardır.
Dünyada var olan ve yaşanılanlara bakıp ta, öykü yazarları ve/veya roman yazarları eserler ortaya koyar ve bunları senaristler veya tiyatrocular da farklı şekilde canlandırırlar. Dizilere veya tiyatrolara bakıla bakıla günümüz insanları ucuz veya pahalı çıkarlar uğruna oyun kurarlar, bu oyunları oynamak için kişiliksiz veya kendisi olamayan gafilleri de oyuncu veya figüran olarak kullanırlar. Tabi bu süreçte sözde karlı çıkanlar oyun sahipleri olurken, KULLANILANLAR ise, oyuncular olmaktadır. Tabi OYUN SAHİPLERİ varsa, oyunun OYUNCULARI varsa, bir özne daha eksiktir bu senaryoda. Onlar da KURBANLAR dır. Ne var ki, çoğu oyunlarda oyuncuların hemen tamamı kurban edilirken, sadece baş roldekilere kazanma veya hayatta kalma şansı verirler. Yalnız oyun içindeki oyunculardan bazıları, veya başroldekiler dominat bir karakter ise, bunlar türlü oyun içinde oyunlarla kendileri oyun kurmaya başlarlar. Tarih boyunca ister siyasal ister sosyal entrikalarla bu oyunlar icra edilegelmektedir.
Bir de oyun içinde oyuna gelme durumu vardır. Bu durumda ister edebiyat ve sanat eserlerinde isterse gerçek hayatta oyun sahipleri kendi oyunlarında oyuna gelirler ama bu süreçte kesin ve var olan gerçek daha fazla KURBANın verileceğidir. Bu süreçte oyun sahipleri kurbanların telef olmalarına, can vermelerine, hayatlarının alt üst olmasına zerre kadar önem vermezler. Bu da işin en trajik durumudur.
Oyun ve Oyuncu Rubaileri
Rubaiyi bilen bilir, divan edebiyatının 4 dizelik (mısralık) nazım biçimidir. Genellikle aruz vezni kullanılır. Ancak günümüz edebiyatındaki rubailerde aruz terk edilse de, uyak (kafiye) standardının tutturulmasıyla yetinilmektedir. Hem aruz hem de uyak uyumu aslında son derece zahmetli olmakta.
Şiir ve kimya, şiir ve matematik yan yana gelmesi en zor olan kavramlardır. Durum böyle olsa da rubai için bu kavramları rahatlıkla yan yana getirmemiz mümkündür.
Bu tanıma göre gerçek bir rubai yazmak için iyi bir kimyacı, iyi bir matematikçi, iyi bir sanatçı olmak gerek. Zira, gramer, (ek-kök, yapı-çatı, etimoloji ve ıstılah/mecaz) açısından dizmek / dizginlemek için sözcükleri derinlemesine kimyasal analize tabi tutmak gerek.
İyi bir matematikçi olmak gerek. Çünkü, sözcüklerin anlamlarıyla mısraların ve genelde bütün bir rubainin ruhunu ortaya çıkarabilmek için permütasyon, kombinasyon ve olasılık formüllerini iyice hesaplayabilmek gerek.
İyi bir sanatçı olmak gerek ki, bir heykeltıraş gibi, bir ses sanatçısı (yorumcu) gibi, bir ressam gibi, anlamlar sözcükler aracılığıyla ruha nakşedilebilsin. İşte böylesi standartta bir rubai, gerçek anlamda bir edebiyat ve sanat eseri sayılmaktadır.
Aruza kalkışmaksızın hece vezni ve uyak ile yetinerek kaleme aldığım rubaileri bu vesile ile paylaşmış olayım.
Ey özümü nadana saran oyuncubaşı,
El çek artık CANımdan elini, canana karşı,
Sanma ki çekerim elemleri elim elim,
Bil, KURBANın da çetini çıkar sana karşı!
Bugün harap ve virane olsa da gönlümüz,
Herbirimiz, birimizi er geç tamamlarız,
Rab bilir ki mertlik özümüzle birliktedir,
Oyuncuysan ne, seni oyununda boğarız!
Var mı ki dünyada savunmasız yargılama,
Seninki düpedüz sessizlikten pay çıkarma,
Allah bile kayıt tutar, hesaba çekmek için,
Sen kimsin ki, HAKkı göresin koca palavra!
Eğer ki, yurdumun karartırsan içini,
Oyun için salarsan üstümüze (p)içini,
Bir canla bin oluruz, hakkı koymayız sende
Gül alır, diken sokarız, sormazsın niçini?!
Newbahar Ortası, 2011 Balıkesir
Not:
Bu yazı,https://www.bilgiagi.net, http://www.bilgievreni.com,http://www.gazetecanik.com, http://www.kamudanhaber.com,
http://www.siyasalforum.net, http://www.ahmetfidan.com ile, Halkın Sesi, Gazete Canik vb. kağıt bası gazetelerde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.
İnsanları oyuna getirenleri oyunda mat etmeyi düşünenler ve dahi bunu başaracak güçte olanların olduğunu tahmin bile edemeyenler, sırtları yere geldiğinde ellerine verin bu rübaiyi de bir okusunlar bakalım ders alırlar mı ki?
Mayıs 11th, 2011 at 08:42