Otuz Üç Yıl Sezen’le
Perşembe akşamı, arkadaşım aradı: "Cuma akşamı bir planın var mı?" Beşinci ayını doldurmuş bir bebeği, dışarı çıkmaktansa, yayılıp evde pineklemeyi seven bir kocası olan bir kadının Cuma akşamı ne gibi bir planı olabilir ki?
"Sezen Aksu sever misin?"
Kim Sezen Aksu'yu sevmez ki?
Her ne kadar yeni albümünü almamış olsam da, Sezen Aksu'yu, sanatını, kişiliğini ve duruşunu severim. Öyle insanlar tanıyorum ki hayat felsefeleri birbirinden çok farklı, Sezen Aksu paydasında buluşan.. Kimi onunla Rumeli Hisarını seyreden yalısında Türk kahvesi, kimi kırmızı şarap, kimi de sigara içmeyi hayal eden. Ama hep Sezen Aksu ile... Sezen Aksu Türkiye'nin kozmopolit yapısını sanki bünyesinde taşıyor ve yaşıyor. Bacaklarını açarak, yüzündeki "epitel" doku ile aynı olduğunu söyleyecek rahatlıkta, ama bir o kadar da Anadolu geleneklerine aşık...
Geçen sene -katılamadığımız- Rumeli hisarı konserinden bir gün sonra üç çılgın kız bordo yalısının kapısın çalmıştık, deli cesareti ile... Güvenlik görevlisi kapıyı açtı ve Sezen Aksu'nun, Sıla'nın çekimleri için Mardin'e gittiğini söyledi... Sadece biraz başımızı içeri sokmamıza izin verdi. Rahmetli Cano'yu sevdik... Derin derin iç geçirip çıktık.
Sezen Aksu'nun konserine gelir misin, sorusundan hemen sonraki saliselerde dolaptaki sütleri, eşimin ve kayınvalidemin o saatlerde kesin evde olacaklarını, bunca aydan sonra kendime bir güzellik yapmanın vakti geldiğini düşünerek hemen "evet" cevabını yapıştırıverdim ve sabaha kadar Sezen Aksu şarkıları söyledim, farkında olmadan... 20:20 Kuruçeşme Arena vapuruna bindiğimde
Üsküdar'dan, artık arkadaşlarımı arayabilirdim..
"Aloo (biraz yavşakça) Nereye gidiyorum hadi bil bakalım!?"
"Kuruçeşme Arena, desem?"
"Hayır be! Saçmalama!"
"Sezen'in konserine!!!"
Saat 21:00'de başlayacak konser maalesef 22'de başladı. Ama pir başladı... Orkestra mükemmeldi. Şef her zaman ki gibi Ozan Doğulu'ydu. Özel bir teşekkür aldı, Sezen'den, program sonunda: "Beni bir sen terk etmedin!" Gerçekten manidardı. 24-25 kişiden oluşan bir korosu, 2 kişiden oluşan vokali vardı. Koro komikti... Anaokulu müsameresinde gibi el kol hareketleri vardı. Hani güneş doğuyor derken, eller soldan sağa bir daire çizer, misali... ama zaten yapılan her şey, herkesin eğlenmesi içindi. Sezen ve tüm ekibi çok eğleniyordu. Sezen'nin tubmayı çalan kişi ile (özür diliyorum adı aklımda kalmadı. Gayet güzel de bir sesi var) özel istek üzere yapmış olduğu Hint dansı harikaydı. Dansa daha başlayamadan gülme krizlerine giren Sezen, bizi de kırdı geçirdi.
Sezen Aksu "şifa bulmak için" dedi bütün bir konser... Böyle tanımlıyordu yaptığı işi, şifa vermek ve almak... İlginç bir dipnottu.
Seyrederken Sezen'i, bir kere daha bu hatunun eline, kimsenin su dökemeyeceğini anladım. Yorumu, güfteleri, besteleri ve stand up şovu ile muhteşem bir gece geçirtti hayranlarına.. Seyircisi ile sürekli kontak halindeydi. Sahneye düşen tüm sözlere bir şekilde cevap verdi.
Birkaç kişiyi taşlamayı da ihmal etmedi. Sebetaycı olduğunu söyleyen Yalçın Küçük de bunlardan nasibini aldı. Konser başlayıp bitene kadar ana tema, "ben sizlerden biriyim. Herkes elinde olanı diğeri ile paylaşır, ben de yazıp şarkı söylüyorum, bu hiç de büyütülecek bir şey değil, beni ve yeni yetmeleri boş yere doldurmayın. Bu dolduruşları kaldırmak hiç kolay değil. Otuz üç senedir dayanmaya çalışıyorum. Yazılar, şarkılar, şiirler, resimler, romanlar hep şifa içindir."
Şarkıları bir bir sıraladıkça benim de otuzüç yıllık ömrüm gözümün önünden geçti. Sen Ağlama-1984. 10 yaşındayım. Adıyaman'daki ikinci senemiz. Git-1986 Adıyaman'dan İstanbul'a "gidiyoruz." Sezen Aksu'88-1988 orta son sınıftayım (şimdilerde 8. sınıf deniyor) Kız arkadaşlarımızla ev partilerinde bu "kaset"i çalıyoruz. Bizden yaşça büyük olanlar erkeklerin nasıl tavlanacağını öğretiyor bize... Sezen Aksu Söylüyor-1989 Haydarpaşa Lisesine başlıyorum. Yeni evimize taşınıyoruz. Yeni komşular, yeni arkadaşlar ve alışmam gereken yeni bir hayat var. Gülümse-1991 Lise bitiyor, üniversiteyi kazanamıyorum; gülümsemeye çalışıyorum. Olmuyor.
Deli Kızın Türküsü-1993 Çalışma hayatımın ikinci yılındayım ama tak etmiş artık, yeniden üniversite sınavlarına girmeyi aklıma koyuyorum. Işık Doğudan Yükselir-1995 Üniversite ikinci sınıftayım. Düş Bahçeleri-1996, Düğün ve Cenaze-1997 yeniden çalışma hayatına dönüyorum. Adı Bende Saklı-1998 Beni pamuklara sarmayı vadeden birinden kurtulmanın yollarını arıyorum. Deliveren-2000, Şarkı Söylemek Lazım-2002 Türkiye'yi terk ediyorum. Yaz Bitmeden-2003. Türkiye'ye dönüp, nihayet bir iş buluyorum. Bahane-2005, sevdiğimin bahaneleri nihayet bitti ve evlendik, ikinci senemizdeyiz. Deniz Yıldızı 2008 canım kızım Dilhan dünyaya geldi.
Ben kendi yaşamımdaki Sezen Aksu kronolojisini çıkardım. Sizin kronolojiniz nasıl?
Not: Bana bu muhteşem geceyi yaşattığın için teşekkürler, arkadaşım!