Oturacağınız Yeri Kendiniz Seçin
Bir yere gittiğinizde oturacağınız yeri seçmeniz istem dışı mı yoksa bilerek mi olur? Hiç fark ettiniz mi?
Daha önemli konular varken bu neyin nesi diye bende düşündüm yazarken ama aklıma geldi. Konu yine insanın iç dünyasıyla bağlantısıyla ilgili olduğunu gözlemledim.
En çok da bir yere gittiğimde tanımadığım bir yerde olsa oturacağım yeri belli etmeden kendim seçerim. Bu çoğu yakınım bildiği şeydir "şöyle otur" diye teklif etmezler. Bazı zamanlar da yani ruh halime göre tam tersi olur.
Şimdi anlatacaklarımla kendinizi bir inceleyin.
Bir odaya girdiğinizde seçtiğiniz yer kendimize olan güvenimiz ve o mekân içinde bulunanlar arasında kendimizi nerede gördüğümüz konusunda çok güzel fikir verir bize.
Gözlemlerimden edindiğim sonuçlarda daha ilk tercihte belli ederler kendilerini. Kapıya yakın bir yere oturmak aynı zamanda kişinin kendisini diğer kişilerden daha az değerli gördüklerinin işareti diye düşünürüm. Açıklamaları savunmaya geçerek "çabuk kalkacağım o bakımdan" diye olacaktır.
Böyle kişileri bir inceleyin; oturma biçimleri de çoğunlukla sandalye veya koltuğun ucuna yakındır. Kalkmaya hazır olmak gibi durumdan rahatsızlığın ve düşük özgüvenin belirtileridir buna itiraz etseler bile.
Buna karşılık girdikleri odada ev sahiplerine veya merkeze en yakın, yer seçenlerinse özgüvenleri yüksek ve kendilerinden hoşnut kimseler oldukları ve bu kişilerin aynı zamanda koltuklarını ve sandalyelerini dolduracak biçimde oturdukları görülür.
Bir toplantıda da mesela okulda aile toplantılarında çok rastlarız ön sırada sanki kendilerini savunmasız ve çıplak hissederler. Bu yüzden en arka sıraları tercih ederler. Çocuklarının okul durumundan da şüphelerini anlatır bir yerde. O çocukları yetiştiren kendileridir ve hesap sorulacak ve o kadar kişi arasında mahcup olacaklar düşüncesi taşırlar bazıları. Oysa onlar daha çocuktur. Yanlışlarıyla eksikleriyle, başarıları ve başarısızlıklarıyla…
Bir gönül bağı oluşturacak bir toplantıdır bu! En ön sıralarda oturup daha iyi iletişim kurulacağı kesindir.
İnsanın önündeki koltuk ve diğer dinleyiciler doğal bir korunma yaratır onlara ve güven duygusu verir. Başkalarının gücüne sığınmadır bir açıklaması da!
Boş salona geldiklerinde orta sıralardan başlarlar salonu doldurmaya…
Benzer bir örnek de bar, cafe ve benzeri eğlence yerlerine arkadaş bulmak için gidenler hemen belli ederler kendilerini; sırtlarını köşeye dayayarak veya diğer insanları rahat görebilecekleri ve diğer insanları gözleyebilecekleri bir yere otururlar.
Oysa bu yerler kişinin görülmek istediği diğer insanlar tarafından kolayca fark edilen yerler değildir…
Böyle eğlence yerlerinde arkadaş bulmak amacıyla gelenler için en uygun yer merkeze yakın bir yerde oturmak sırtını topluluğa dönmemek ve insanların çoğunluğunun bulunduğu yere yan olarak oturmaktır.
Böylece hem insanları ve çevrede olup bitenleri görmek hem de diğer insanlarla doğrudan yüz yüze ve göz göze gelmenin doğuracağı rahatsızlıktan kaçınmak mümkün olur.
Sonuçta ne olursa olsun, yerimizi ister biz seçelim isterse başkaları önersin, oturacağımız her yer bize emanet verilen yerler.
Misafiri olduğumuz bu dünyada sahip olduğumuz tek şey içimizde yerini bulması gereken öz benliğimizdir.
En önemlisi de gönüllerdeki Sevginin tahtına oturmak…
Sevginin ve sevgilinin gönlünde taht kurmanız dileği ile…