Otoriteye İtaat
Yaşadığımız şu dünyada, bireylerin kendi gözlemleri ile tespit ettiği, karakteristik bir kişilik vardır.
Bu kişilikler, üstlerine karşı aşırı itaatkâr, kendi altındakilere karşı çok acımasız bir yönetim sergilerler.
Bu psikolojik yapılanma, laboratuarda denenmiş bilimsel bir husustur.
Stanley Milgram’ın “otoriteye itaat” deneyi nasıl bir tehlikenin içinde olduğumuzu, açık bir şekilde gösteriyor.
Deney, kendinden güçlü birisinden aldığı emirle bir başkasına, ne kadar acı çektireceğinin ölçüsünün çıkarılmasına yöneliktir.
Bizde “güce tapınma” diye bilinen bir davranış türü.
Biliyorsunuz, Türkçe yazan Amerikancı köşe yazarları, bazen doğrudan, bazen de dolaylı olarak bize söyledikleri bir şey var.
Amerika’nın dediklerini, ya seve seve yapacaksınız, ya da s..e s.ke yapacaksınız. Ss1 ve SS2 modelleridir.
Büyük Ortadoğu Projesinin Eşbaşkanı Amerika’dan Türk Halkına mesajlar verdi. Bu mesajlardan önce, CIA ajanları Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanına tartaklama dâhil, her türlü çirkin muameleyi reva gördüler.
Arkasından ne eşbaşkandan, ne de, hiçbir yetkiliden, bu harekete karşı bir açıklama gelmedi. Böylece otoriteye karşı itaat yerine getirilmiş oldu.
Aynı eşbaşkan Türk halkına seslenirken, ne kadar acımasız olacağını açıkça ortaya koydu.
Kürt Açılımını, “hazmede hazmede, hazmettire hazmettire uygulayacağız” dedi.
Tercümesi; Amerika’dan aldığım talimatları, önce ben hazmedeceğim, sonra da herkese hazmettireceğim demektedir.
Türk Halkı bölünmeyi hazmeder mi bilemiyorum.
Türk Ordusu hazmeder mi bilmiyorum.
Bu ülkenin fedaileri bölünmeyi hazmetmeyecektir. Bunu biliyorum.
Şimdi, daha iyi anlaşılıyor ki, Silivri’de yatanların, yatması; bu halka hazmedemeyeceği şeyleri hazmettirmek içindir.
Görevi, Amerika’dan aldığı talimatları Türk halkına iletmek olan bir görevli ile karşı karşıyayız.
Bakalım Türk Halkı bu aşağılanmaya nereye kadar tahammül edecek?