Ot Çöp* Ticaretine Kim Dur Diyecek?
Güntay Şimşek www.haberturk.com’ da “Ot ticareti” başlıklı yazısında şunları söylüyor(1) :
“Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, bitkilere dikkat çekmiş, ama taşlarla tedaviyi unutmuş. Küçükusta “Bitkisel ilaç sahtekârlarına kanmayın” uyarısını yanlış yere yapıyor. Ayrıca Küçükusta‘ya hatırlatmakta fayda var. Tıp profesörleri de bu işin ticaretini yapıyor. Evet, tıp profesörü ya da eczacılık kökeninin olması gerekir ki bitkileri, otları, ağaçları tedavi için referans göstersin. Fakat bu zevatın yıllarca reçetelerine yazdıkları ilaçların kaçının ne olduğunu, yan etkilerini ne kadar biliyorlar?”
Önce şunu belirteyim ki tüm hayatı modern tıp öğrenmekle, öğretmekle ve uygulamakla geçmiş biri olarak alternatif tıbba değil bu tedavi yöntemleri vasıtasıyla halkın aldatılmasına, dolandırılmasına karşıyım.
Alternatif tıbbı ben “etkinlikleri ve güvenilirlikleri henüz bilimsel yöntemlerle kanıtlanmamış tedavi yöntemleri” olarak tanımlıyorum; çünkü bunlar içinde araştırıldıktan sonra modern tıp tarafından da kabul edilmiş olan hipnoz, akupunktur, fitoterapi başta olmak üzere birçok tedavi yöntemi var.
Alternatif tıp elbette sadece bitkilerle tedavi demek de değil elbette. Bu yöntemlerin birbirlerinden her bakımdan tamamen farklı pek çok türü var ve bunların hepsinin aynı kefeye konması da doğru değil: Hipnoz, akupunktur, allopati, biyorezonans, nöralterapi, homeopati, osteopati, meditasyon, ozon tedavi, aroma terapi, fitoterapi, naturopati, mezoterapi, astroterapi, biyoharmoni, holistik tıp, izopati, iridoloji, masaj, reiki, refleksoloji, ayurvedik tıp, renk tedavisi, hidroterapi, kinesiyoloji, ışık tedavisi, magnoterapi, şiatsu, tai chi… ve daha neler neler.
Alternatif tıp yöntemlerinden biri olan bitkilerle tedavi yani fitoterapi “Bitkisel ilaç sahtekârlarına kanmayın” başlıklı yazımda da belirttiğim gibi hem içlerinde profesörler ve doktorlar da olan tıp mensupları ve hem de tütüncü, kimyacı, saraç, aktarlar olan türlü-çeşitli “uyanıklar” tarafından sadece “para kazanmak” amacıyla kullanılıyor.
Bu bitkisel ilaç sahtekârlarının medyada fink atmalarına ve halkı kandırmalarına dur diyecek, vatandaşları bunlara karşı uyaracak birçok kurum var.
Bunların içinde asıl vazife Sağlık Bakanlığına düşüyor; RTÜK de bunların ekranlardaki paralı veya parasız programlarını mutlaka engellemelidir; anlı-şanlı televizyon ve gazeteler de reyting ve tiraj uğruna bunlara alet olmamalıdır diye defalarca yazıp bir sonuç hatta cevap bile alamadığım için “sahtekârlara kanmayın” diyerek doğrudan vatandaşa seslenmeyi tercih ettim.
Modern tıbbın da ot tüccarlarından farkı yok
Bitkisel ilaç sahtekârlarını tenkit ederken modern tıbbın “masum” olduğunu da iddia etmiyorum. “Tıbbın alternatifi olmaz” başlıklı eski bir yazımdan şu paragraf bunu açıkça gösteriyor:
“Modern tıp ‘dediğim dedik çaldığım düdük’ prensibine sıkı sıkıya bağlı bir kurumdur. Kendi öğretisinde yer almayan hiçbir tedavi yöntemini tartışmaya bile gerek görmeden kesinlikle reddeder ve bunları uygulayanları veya savunanları da gözünü kırpmadan ‘şarlatan’ ilan eder. Oysa modern tıbbın elinin kolunun bağlı kaldığı pek çok hastalık olduğu gibi ‘kendi şarlatanlarının’ sayısı hiç de az değildir; belki daha bile fazladır.”
Modern tıptan ekmek yiyen biri olarak modern tıbbı benim kadar çok ve benim kadar ağır eleştiren başka bir hekim olduğunu da sanmıyorum. Son üç kitabımın isimleri bunun en güzel delili:
Biri Bizi Hasta Ediyor
Adamın Bir Doktora Gitmiş… Gidiş o Gidiş!-
Bir İki Üç Tıp: Tababet Komada Doktor Depresyonda Hasta Teyakkuzda”.
Gelelim neticeye
Alternatif tıbba Sağlık Bakanlığının ve üniversitelerin sahip çıkması ve bunların şarlatanlar tarafından kötüye kullanımına fırsat verilmemesi gerekiyor. Kötü niyetli kişilerin elinde suiistimale çok müsait olan tıp uygulamaları bilimsel metotlarla araştırılmalı; bunların etkinlikleri, emniyetleri kullanım endikasyonları belirlenmelidir.
Ot-çer çöp ticareti ile insanların kandırılmalarını engellemek için alâkalı kurumları göreve çağırıyorum.
KAYNAK
http://ekonomi.haberturk.com/yazarlar/guntay-simsek/663142-ot-ticareti