Osman Çolak Bağlama Okulu
Yıl 1982. Aylardan kasım. İlk görev yerim olan Giresun’un Tirebolu İlçesine atandım. Yani resmi olarak öğretmenlik hayatım başlamış oldu. Her ne kadar daha önce ücretli olarak iki sene öğretmenlik yapsam dahi bu benim yapacağım işi için bir tecrübeden öteye gitmedi.
Cumhuriyet Ortaokulu devlet sahil yolu kenarında ve Karadeniz’e nazır bir vaziyette yapılmıştı. O yıllar için modern ve büyük okullardan biriydi. İlçe merkezinin müstakil tek ortaokuluydu.
İlk atanan her öğretmen gibi ben de sürekli barınacak bir yer arıyordum. Meslektaşlarım bana yeni bir ev bulana kadar Müzik öğretmenimiz Osman Çolak ile kalabileceğimi söyledi. Tabi Osman Hocanın da izni gerekliydi. Osman Bey’le ilk o zaman tanışmıştım.
İlk anda geçici olarak kalacağım evde daha sonra aramıza katılan matematik öğretmeni Vedat Aras ile birlikte üçümüz beraber kaldık. Araya kısa süreli askerlikler girse de biz üç arkadaş bir gönül ve kader birliği yaptık.
Birimiz güzel sanatların musiki bölümüyle iştigal ederken Vedat Hoca denklem çözümleri ben de canlıların ve cansızların yapısıyla uğraşıyordum. Yani her birimiz kendi sahasında yeni nesillere eğitim veriyorduk.
Biz üç yeni öğretmen mesleğin başında hem öğreniyor hem de öğretmeye çalışıyorduk. Daha o zamanlarda Osman Hoca öğrencilere yöre ile ilgili ödevler veriyor yakında yayınlanacak olan Tirebolu Manileri ile ilgili kitabın hazırlıklarını yapıyordu. Bir yandan da bağlama öğretimi ile ilgili çalışmalar yapıyor bunu nasıl ve hangi metotlarla yayına hazırlaması gerektiğini planlıyordu.
Aradan 34 sene geçmişti ki Osman Bey “Osman Çolak Bağlama okulu” adlı eserini meraklısıyla buluşturdu. Şimdi kitap hakkında teknik bilgi vermem adap açısından uygun düşmez. Çünkü ben Fen Bilimleri öğretmeni olduğumdan ses hakkındaki bilgim tamamen fiziki. Sesin çeşitleri, frekansı, yayılması vs. Her ne kadar TRT’de çalınıp söylene türkülerin tamamını dinlemiş olsam dahi notalarla ilgili hiçbir bilgim yoktur. TRT’de çalınıp söylenen Sanat Müziği veya Halk Müziğinin tamamının defalarca dinlenmiş olması bana bu hakkı vermez. Tek bildiğim şu ki, Osman Hoca bu kitabı hazırlarken uluslar arası usullerden de faydalandığıdır. Çünkü müzik sadece bir ülkeye ait bir sanat değildir.
Bilinen tabiriyle A4 ebadında 160 sayfada meydana gelmiş olan kitabın önsözünde kendi ifadeleri ile “… Mesleğimin ilk yıllarından itibaren ‘metod’ çalışmalarımı, uluslar arası müzik yayınlarını takip ederek devam ettim. Yöresellikten evrenselliğe ilkesini oluşturmaya çalıştım.” şeklinde açıklamıştır.
Eh! Ne diyelim. Beyan esastır kabilince bu ifadeleri sizlerle paylaştım. Üzerinde 30 seneden fazla emek verdiği Bu eser Beril Yayınevi tarafından neşredildi. Yakında içerisinde Tirebolu tarihi ve kültürü ile zenginleştirilmiş Tirebolu manilerinden teşekkül eden bir kitap daha okuyucusuyla buluşacaktır.
Bu arada Tirebolu İlçesi için şunu söylemek gerekir. Osman Çolak Beyin görev yaptığı tek yer Tirebolu değildir. Hal böyle olunca bu kitabın Tirebolular için de bir kıymeti olması gerekiyor. Oradan ayrıldıktan sonra üzerinden çeyrek asırdan fazla zaman geçtiği halde eğer akılda kalmışsa demek ki gönülde de kalmış demektir. Kısaca “Osman Çolak Bağlama Okulu” kitabı ne kadar bilimsel ise; Tirebolu’yla ilgili çıkacak olan kitap o kadar çok “gönülden”dir. Bunu bütün Tireboluların bilmesi ve anlaması gerekmektedir.
Vedat Aras’la ben ne yaptım derseniz basit. Vedat Hoca Antalya’nın Finike ilçesinde idareci, ben de Samsun’un Terme ilçesinde Fen Bilimleri öğretmenliğine devam ediyorum. Her ikimiz de gönül dostumuz Osman Çolak Beyefendinin çalışmalarından dolayı gurur duyuyoruz. Daha ne yapalım.
Kısmetse karne tatilinde yine beraber olacağız. Dostluklar kolay elde edilmiyor. Daha birbirimizi ne kadar göreceğiz ki…