content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

10 Ağu

Oruç Benim İçindir!

Hayata hayat katan ramazan ayı nice güzellikleri beraberinde getiriyor. Bu ay Müslümanların heyecanını ve manevî şevkini artırıyor. Camiler müminlerle dolup taşıyor. Ramazanın nuruyla geceler sanki gündüzleşiyor. Ağızlar hayra açılıyor, gıybetin kapıları sıkıca kapatılıyor. Kardeşlik ruhu hayata hâkim oluyor. Eller duaya kalkıyor. Rabbimiz kalkan o mübarek elleri boş çevirmiyor; dualar diğer aylara göre daha makbul sayılıyor.

Orucun farz oluşu ve mahiyeti hakkında birçok ayet ve hadis vardır. Oruçla ilgili yüce Rabbimizin kullarına hitaben söylediği şu sözler şayan-ı dikkattir:  “Sayılı günlerde olmak üzere (oruç size farz kılındı). Sizden her kim hasta yahut yolcu olursa (tutamadığı günler kadar) diğer günlerde kaza eder. (İhtiyarlık veya şifa umudu kalmamış hastalık gibi devamlı mazereti olup da) oruç tutmaya güçleri yetmeyenlere bir fakir doyumu kadar fidye gerekir. Bununla beraber kim gönüllü olarak hayır yaparsa, bu kendisi için daha iyidir.” (Bakara, 184)

İslamiyet’in ne kadar insanî, merhametli ve insaflı bir din olduğunu yukarıdaki ayet de açıkça göstermektedir. Zira oruç sayılı günlerdir. Bazen 28, bazen de 29 gündür. Ya altı ay olsaydı biz kullar bunun altından nasıl kalkardık? Daha da ileri gidip her gün oruç tutmak farz kılınsaydı kulların bunu yerine getirmesi ne kadar da güç olurdu. Rabbimiz kulun tahammül gücünü bildiği için orucu bir ayla sınırlı tutmuştur. Yine bu ayette Rabbimiz hastalara da oruç kolaylığı tanıyor. ‘Hasta veya sıhhatli fark etmez, herkes oruç tutacak’ demiyor. Yolculara orucu şart koşmuyor. Yolculuk sırasında onlara kolaylık tanıyor. O haldeyken onları oruçtan muaf tutuyor. Hasta iyileşince, yolcu mukim olunca tutmadığı oruçları tutmalarını emrediyor. Şayet hastanın ömrü boyunca iyileşme imkânı yoksa tutamadığı oruçlara karşılık olmak üzere fakirlere fidye vererek bu borçlardan kurtulma imkânı tanıyor.
İşte kolaylık dini böyle olur.


Kulluk bakımından bütün ibadetler önemlidir. Fakat Rabbimiz oruca ayrı bir kıymet ve ehemmiyet veriyor. Bunu Rasûlullah Efendimiz(sav)’in şu hadis-i şerifinde açıkça görüyoruz: “Aziz ve celîl olan Allah ‘İnsanın oruç dışında her ameli kendisi içindir. Oruç benim içindir, mükâfatını da ben vereceğim’ diyor.”(Buhârî, Savm 9; Müslim, Sıyâm 163)


Yüce Rabbimiz acaba niçin oruca böyle özel bir önem veriyor? Onun sevabını kendisinin özel olarak tayin edeceğini belirtiyor. Çünkü oruç, kulun samimiyetinin en açık göstergesi olan bir ibadettir. Şeytan, kulu ibadetten alıkoymak için elinden geleni yapar, çırpınır durur; tabir caizse kırk dereden su getirir. Sonuçta kul şeytana kanmaz, ibadetine devam ederse bu sefer de şeytan onu ibadetlerin afeti olan riya çukuruna itmeye çalışır.


Namazda, zekâtta, hac’da riya olabilir ama oruçta riya olmaz. Riya pisliği oruca bulaşamaz. Riya içinde oruç tutan kimse olmaz. Zira böyle bir durumda kişi gizli yerde yiyip içebilir, orucu bozan işler yapabilir, oruç tutmadığı halde oruçluymuş gibi görülebilir; bu sefer de ortada ‘oruç’ diye bir şey kalmaz. Demek ki kişi, kurallarına riayet ederek oruç tutuyorsa o oruç riyadan uzaktır. Böyle olduğu için de Allah o oruca çok kıymet verir. Onun için de onun sevabını kendisi tayin eder. Bu tayin edilen sevap da takdir edersiniz ki çok büyüktür. Kim bilir bu sevap havsalamızın alamayacağı kadar büyük bir sevaptır. Ne mutlu sınırlarını kulun tahmin edemeyeceği bu büyük sevaba erişenlere… Ne mutlu orucu hakkıyla tutanlara…


Oruç mideyi dinlendirdiği gibi, zihni de dinlendirir ve terbiye eder. Yıl boyunca tıka basa doldurulan mideler ramazanda tabir caizse bayram eder. Oruç tutan kişinin midesi bir anlamda tadilattan geçirilir. Fakat biz midemiz sıhhate kavuşsun diye oruç tutmuyoruz. Müslümanlar orucu Allah rızası için tutarlar. Bazılarının sandığı gibi oruç bir çeşit ‘rejim yapmak’ değildir. Orucu kilolarını vermek için tutanların yaptığı iş ibadet olamaz. Fakat orucu Hakk’ın emri olduğu için, kulluk şuuru içerisinde tutanlar hem bedenlerini hem de ruhlarını tadilattan geçirirler. Bu bahtiyar kişiler tabir caizse bir taşla iki kuş vurmuş olurlar.


“Oruç benim içindir” diyen ve kullarını nihayetsiz nimetlerle rızıklandıran yüce Rabbimize şükürler olsun. Ne mutlu bize ki bu yıl da oruç tutma bahtiyarlığına kavuştuk.

 








 

 

Hayata hayat katan ramazan ayı nice güzellikleri beraberinde getiriyor. Bu ay Müslümanların heyecanını ve manevî şevkini artırıyor. Camiler müminlerle dolup taşıyor. Ramazanın nuruyla geceler sanki gündüzleşiyor. Ağızlar hayra açılıyor, gıybetin kapıları sıkıca kapatılıyor. Kardeşlik ruhu hayata hâkim oluyor. Eller duaya kalkıyor. Rabbimiz kalkan o mübarek elleri boş çevirmiyor; dualar diğer aylara göre daha makbul sayılıyor.

Orucun farz oluşu ve mahiyeti hakkında birçok ayet ve hadis vardır. Oruçla ilgili yüce Rabbimizin kullarına hitaben söylediği şu sözler şayan-ı dikkattir:  “Sayılı günlerde olmak üzere (oruç size farz kılındı). Sizden her kim hasta yahut yolcu olursa (tutamadığı günler kadar) diğer günlerde kaza eder. (İhtiyarlık veya şifa umudu kalmamış hastalık gibi devamlı mazereti olup da) oruç tutmaya güçleri yetmeyenlere bir fakir doyumu kadar fidye gerekir. Bununla beraber kim gönüllü olarak hayır yaparsa, bu kendisi için daha iyidir.” (Bakara, 184)

İslamiyet’in ne kadar insanî, merhametli ve insaflı bir din olduğunu yukarıdaki ayet de açıkça göstermektedir. Zira oruç sayılı günlerdir. Bazen 28, bazen de 29 gündür. Ya altı ay olsaydı biz kullar bunun altından nasıl kalkardık? Daha da ileri gidip her gün oruç tutmak farz kılınsaydı kulların bunu yerine getirmesi ne kadar da güç olurdu. Rabbimiz kulun tahammül gücünü bildiği için orucu bir ayla sınırlı tutmuştur. Yine bu ayette Rabbimiz hastalara da oruç kolaylığı tanıyor. ‘Hasta veya sıhhatli fark etmez, herkes oruç tutacak’ demiyor. Yolculara orucu şart koşmuyor. Yolculuk sırasında onlara kolaylık tanıyor. O haldeyken onları oruçtan muaf tutuyor. Hasta iyileşince, yolcu mukim olunca tutmadığı oruçları tutmalarını emrediyor. Şayet hastanın ömrü boyunca iyileşme imkânı yoksa tutamadığı oruçlara karşılık olmak üzere fakirlere fidye vererek bu borçlardan kurtulma imkânı tanıyor.
İşte kolaylık dini böyle olur.


Kulluk bakımından bütün ibadetler önemlidir. Fakat Rabbimiz oruca ayrı bir kıymet ve ehemmiyet veriyor. Bunu Rasûlullah Efendimiz(sav)’in şu hadis-i şerifinde açıkça görüyoruz: “Aziz ve celîl olan Allah ‘İnsanın oruç dışında her ameli kendisi içindir. Oruç benim içindir, mükâfatını da ben vereceğim’ diyor.”(Buhârî, Savm 9; Müslim, Sıyâm 163)


Yüce Rabbimiz acaba niçin oruca böyle özel bir önem veriyor? Onun sevabını kendisinin özel olarak tayin edeceğini belirtiyor. Çünkü oruç, kulun samimiyetinin en açık göstergesi olan bir ibadettir. Şeytan, kulu ibadetten alıkoymak için elinden geleni yapar, çırpınır durur; tabir caizse kırk dereden su getirir. Sonuçta kul şeytana kanmaz, ibadetine devam ederse bu sefer de şeytan onu ibadetlerin afeti olan riya çukuruna itmeye çalışır.


Namazda, zekâtta, hac’da riya olabilir ama oruçta riya olmaz. Riya pisliği oruca bulaşamaz. Riya içinde oruç tutan kimse olmaz. Zira böyle bir durumda kişi gizli yerde yiyip içebilir, orucu bozan işler yapabilir, oruç tutmadığı halde oruçluymuş gibi görülebilir; bu sefer de ortada ‘oruç’ diye bir şey kalmaz. Demek ki kişi, kurallarına riayet ederek oruç tutuyorsa o oruç riyadan uzaktır. Böyle olduğu için de Allah o oruca çok kıymet verir. Onun için de onun sevabını kendisi tayin eder. Bu tayin edilen sevap da takdir edersiniz ki çok büyüktür. Kim bilir bu sevap havsalamızın alamayacağı kadar büyük bir sevaptır. Ne mutlu sınırlarını kulun tahmin edemeyeceği bu büyük sevaba erişenlere… Ne mutlu orucu hakkıyla tutanlara…


Oruç mideyi dinlendirdiği gibi, zihni de dinlendirir ve terbiye eder. Yıl boyunca tıka basa doldurulan mideler ramazanda tabir caizse bayram eder. Oruç tutan kişinin midesi bir anlamda tadilattan geçirilir. Fakat biz midemiz sıhhate kavuşsun diye oruç tutmuyoruz. Müslümanlar orucu Allah rızası için tutarlar. Bazılarının sandığı gibi oruç bir çeşit ‘rejim yapmak’ değildir. Orucu kilolarını vermek için tutanların yaptığı iş ibadet olamaz. Fakat orucu Hakk’ın emri olduğu için, kulluk şuuru içerisinde tutanlar hem bedenlerini hem de ruhlarını tadilattan geçirirler. Bu bahtiyar kişiler tabir caizse bir taşla iki kuş vurmuş olurlar.


“Oruç benim içindir” diyen ve kullarını nihayetsiz nimetlerle rızıklandıran yüce Rabbimize şükürler olsun. Ne mutlu bize ki bu yıl da oruç tutma bahtiyarlığına kavuştuk.

Etiketler : , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank