Ortam Dinlemeleri Ortam Düzenlemeleri Twetter Yasakları ve Bir Siyasının Nasihatları
Şu sıralar telefon dinlemeleri, ortam dinlemeleri derken tepki olarak yasalar ve yasaklar yoluyla ortam düzenlemeleri vaziyetleri yaşanıyor. Ama, hele de teknolojinin geldiği ve sınır tanımadığı şu aşamada bu klasik yöntemler pek işe yaramayacak görünüyor.
Alevilerin bir değişi vardır; “Eline, beline, diline sahip ol!” Yani hırsızlık yapma, zina yapma, yalan söyleme! Uzun yıllar siyaset yapmış, partiye maddi manevi katkısı olmuş, gönül verdiği partide milletvekili olacak sıralamaya kadar yükselmiş bir büyüğüm vardı. Siyaset öyle nankör bir uğraştır ki, bu arkadaşımız milletvekili olacak sıralamaya kadar yükselmişken, konjonktür değişmiş partisinin inişe geçmişti. Bizimki de o gün bugündür bir daha ne parti içinde yükselebilmiş ne de milletvekili olabilmişti. Ondan duymuştum. Şöyle derdi: “Bir kişi siyaset yapacaksa, kamışını kesecek, kıçına sokacak… Yetmez bir eliyle de ağzını sıkı tutacak… Bunları beceremiyorsa siyasete girmeyecek… Siyaset acımasızdır, bir gün senin unuttuklarını, unutmak istediklerini getirir önüne koyarlar… Siyasi yaşamını bitirirler…”
Önemli olan öncelikle benim ahlaklı olmamdır; yoksa onun, bunun, şunun, çevremin ahlaklı olması değildir. Ben ahlaksızsam, çevremin ahlaklı olmasından, vicdanlı olmasından, hakkaniyetli olmasından medet ummamın bir anlamı olmaz. Maalesef siyasete girmiş, gönül vermiş birisinin özel yaşamının mahremiyeti de olmaz. O mahremiyeti öncelikle siyasilerin “ellerine, bellerine, dillerine sahip olarak” kendilerinin koruması gerekir. Hayatta hiçbir şey kalıcı değildir; arzularına, ihtiraslarına, hırslarına sen “güçlü iken” sessiz kalan yakın çevren, bir gün inişe geçtiğinde, ilk önce sana saldıracak olanlar bu yakın çevren olacaktır. İşte o zaman göreceksin ne kusurların varmış, ne yanlışların varmış, ne ahmakmışsın… Ne kadar ahlaksızmışsın, ne kadar hırsızmışsın, ne kadar beceriksizmişsin…
İnsan yetenekleri yanında hatalarıyla da vardır. Fıtratı gereği yeteneklerini abartıp, hatalarını görmezden gelir. Oysa senden gayrisi yeteneklerini olması gereken olarak olağanlaştırırken, hataları abartır. Siyasete soyunmuşsan hataları önce kendinde arayacaksın, diğer gayrinin haklılığını baştan kabul edeceksin…
Hele de iletişimin sınır tanımadığı, bilginin küreselleştiği çağımızda “gerçekler” etik değerlerin önünde seyrediyor. Bir gerçeğe ulaşmak yasal olmayabilir, ahlaksızca olabilir ama kamuoyu açısından asıl gerçeğe nasıl ulaşıldığı değil, gerçeğin kendisidir. Bir söz vardır ya, iki kişinin bildiği sır değildir, diye… O hesap, günümüzde “sırları” uzun süre saklamak mümkün değildir. Dünya iletişim ve ulaşım olanakları ile iyiden küçülmüştür. Küçülen dünyada aslında herkes bir birinin sırdaşıdır; da sırrın dışarı taşması da an meselesidir. Çünkü haberleşme artık elçiler (ulaklar) eliyle değil uydular aracılığıyla yapılır hale gelmiştir. Yani bir aracı vardır mutlaka ve o aracıya herkesin çentik atması mümkündür. Kaldı ki teknoloji öyle gelişmiştir ki ortam dinlemeleri dahi mümkündür. “Ortam temizlemeleri” ile algıları yönlendirmek mümkündür ama ortam dinlemelerini engellemek de bir o kadar zordur artık.
Hal böyle olunca siyasetçi önce kendine bakacak; eline, beline, diline sahip olmayı bilecek… Bilmenin ötesinde içselleştirecek… Toplumu salt yasalarla, yasaklarla kontrol edemezsin… Erdemli toplumlarda yasaların, yasakların kavrayamadığı alanları toplumsal ahlak ve vicdanla kavramak mümkündür ki, modern toplumlarda literatürde buna “empati” de deniyor. Ama öncelikle yönetenlerin erdemli, empatik, ahlaklı, vicdanlı olması gerekiyor. Yoksa zücaciye dükkânına dalmış öfkeli bir file dönmesi içten bile değildir.
…….
Kulağı kesik eski bir siyasetçiden değerlendirme… 21.03.2014