Ortaduğu Krizleri Piyasaları Nasıl Etkiler?
Hem bölgeden gelecek fon akışı hem de müttefik körfez ülkelerinin desteği hem de ABD kökenli likidite pompalanması Türkiye de işlerin kötüleşmesini engeller.
Kısa vade de hedefleri aşan bir çıkış ve değerleme oldu.
Biraz daha olumlu hava devam etse de kar realizasyonu kaçınılmaz. Ama kar realizasyonu nasıl olacak o noktada kararsızım. Yatay mı kalacak yoksa geri çekilme mi olacak? Bu konuda da bir bahanenin ne gibi bir etki yaratacağı da önemli. Bu konuda yaşanacak olumsuz gelişmelerin ne kadar etkin olacağını görmek lazım.
Endeks 2011 Ağustos’unda yaşadığı 61.500'den 50.000'e kırılan trendini ancak bu tarihlerde endeks bazında düzeltmiş gözükse de hala hisse bazında toparlanmalar o günkü seviyeden çok uzakta. TL değer kazanmaya devam ediyor, sepet kur 2.030'da dengelendi gibi... 2 Sepet kurun altına gelmesini henüz beklemiyorum ama para girişi devam ederse bu sonuç da kaçınılmaz olacaktır.
IRAN krizi, Suriye karmaşası ülkemizi ne kadar etkiler?
Bütün piyasaların şaha kalktığı bu dönemde aslında bölgesel ciddi krizlerin içinde olduğumuz bir dönemde neler olabileceğini öngörememe riskini de hesaba katmamız lazım. Öyle ki her bir kriz dünyada büyük dengesizliklerin sebebi gibi algılanır ve karmaşaya yol açabilir. Adım, adım incelersek;
Suriye krizi: Neredeyse sınırların kalkacağı, ortak Pazar haline geleceği, Suriye vatandaşlarının büyük teveccühü ile iki ilke olmaktan çıkan iki komşu ülkeden, sınırları kapalı, kanlı olayların neredeyse sebebi gözüken bir ülke durumuna geldik Suriye de. Son günlerde ve en son Mevlid kandilinde yaşanan vahşet ile durumun gittikçe derinleştiği geri dönülmesi mümkün olmayan bir sürece girildiğinin ispatı.
Ne kadar Birleşmiş milletlerde konuşulsa konuşulsun artık eski köhnemiş, kokuşmuş devlet yapısının devam edemeyeceği belli. Esed ailesi artık ülkeyi terk edip, ya da güçlerini devredip gitmeliler noktası geldi geçti de… Bu noktada ne yaparsa yapsın dünya ve kendi ülkesi kamuoyunda kabul görmeyeceğini düşünen Esed daha vahim sonuçlar doğuracak yaptırımlara da sebep olabilir. Ayrıca böyle bir düşünce yapısı ile kimle ne konuşacağını da düşünemeyebilir.
Bu noktada sorumlu komşuluk ilişkileri ve soydaş Suriye vatandaşlarının geleceklerini de düşünerek Türkiye insiyatif almalıdır. Bu noktada Arap Birliği güçlü durmadığından, Diğer Arap ülkelerinin olaya yapıcı yaklaşmasının söz konusu olmadığından sürecin sakinlikle sonuçlanması ihtimali zayıfladı. Bazı arap birliği lider ülkelerin Arap gücünden bahsetmesi ama katılımın ve gücün olmaması ayrı bir çelişki konusu.
Bu gibi konularda tecrübesi olan aynı zamanda batı kamuoyu tarafında desteklenen Türkiye sanırım önümüzdeki dönem komşunsun sorunları ile direkt taraf olarak ve müdahil olarak da ilgilenmek zorunda kalacaktır.
İRAN krizi: İran krizi daha çok İsrail ve İran özelinde cereyan edecekmiş gibi bir izlenim veriyor olmakla beraber aslında ÇİN, RUSYA; AB, ABD, İsrail tarafından cephelere ayrılmasına sebep verilecek bir global kriz haline doğru koşturuyor. Özellikle Rusya ve Çin doğrunda İran müdahalesine karşı çıkıyor. Almanya da İsrail in kendi aşına bir müdahalesini istemiyor.
Türkiye zaten bu olayda tarafsız kalmaya çalışıyor. Bu noktada bölgede baş gösteren Şii- Suni ayrışması da gerilimlere destek olmaya devam ediyor. Özellikle IRAK ile başlayan ayrışma hem Irak da hem de bölgede istikrarsızlığı körüklüyor. Bu noktada herkesin taraf seçmesi sanki mecburiymiş gibi bir durum ortaya çıkıyor. İran krizi bölgede ve dünyada kamplaşmaya sebep olacaktır. Petrol ambargosu, Hürmüz boğasını kapatılması, Savaş gibi etkiler enerji fiyatlarını anormal etkilemesi beleniyor. Bunun yanında bölgedeki istikrarsızlık para çıkışlarına, sermaye kaçışlarına sebep olacaktır.
4 Şubat Cumartesi günü BM'de Suriye hakkında karar alınmaya çalışıldı ama Rusya ve Çin büyük direnişi ile karşılaşıldı. Bu durumda ABD ve müttefikleri karşılarında tam bir İran-Suriye ile hareket eden Rusya bloğunu görüyor olacak. Dünya bir ayrıma daha ulaşmış durumda.
Bu arada Maliki ekibi Türk Şirketlerinin bütün anlaşmalarını iptal etmeye niyetli
Felaketler;
Petrolun 150 USD üstünde işlem gördüğü, yatırımcıların korktuğu, turizmin bittiği ve özellikle daha fazla insanın öldüğü bir ortamda ekonomilerin nasıl olacağını tahmine etmek çok zor.
Geçmiş deneyimler bu dönemler likidite bolluğunun olduğun gösteriyor. Geçmiş deneyimlerde görüldüğü üzere özellikle ABD kaynaklı operasyonların ve bölgesel istikrarsızlıkların oluştuğu zamanlarda ABD müttefiklerinde bir likidite bolluğu yaşandığıdır. Bu sayede çevresel krizlerden müttefikler mümkün olduğunca olumsuz etkilenmemektedir. Hem bölgeden gelecek fon akışı hem de müttefik körfez ülkelerinin desteği hem de ABD kökenli likidite pompalanması Türkiye de işlerin kötüleşmesini engeller.
Tabi bunlar ne kadar insani değer katar bize o ayrı bir konu…