content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

15 Ağu

Ortadoğu’nun Sönmeyen Ateşi

Birkaç gündür yağan yağmurla serinledik… Sanki sonbaharı yaşadık… Bahçemize gelen kuşlarda yemlerini bırakıp kim bilir hangi diyara göçtüler… Şimdi güneş yüzünü bulutlar arasından yeniden göstermeye başladı ve dostum kuşların ötüşüyle ‘yaz’ tüm sıcaklığı ile kaldığı yerden devam ediyor…

Güney sınırımızın tansiyonu ise hep yüksek… Hani bir söz vardır; “ Tarih tekerrürden ibarettir” diye. Yıllar önce ABD Irak’a niçin girmiş ve işgal etmiş,  savaşın ardından da bir milyona yakın insan yaşamını yitirmiş ve sakat kalmıştı? Irak’a işgal,  döneminin ABD Başkanı Bush ve Dışişleri Bakanı Colin Powell’in; “Saddam’ın kitle imha silahları var” iddiasıyla başladı. Ecevit hükümeti Başkan Bush’u bundan vazgeçirmek için çok çaba sarf etse de ABD ağzını sulandıran üç neden için kolları sıvadı.  Birincisi; Irak petrolleri ve enerji yollarını kontrol etmek, ikincisi; Irak ve İran’a karşı İsrail’in güvenliğini garanti altına almak, sonuncusu da; Ortadoğu, Kafkasya ve Orta Asya’ya daha yakın olabilmekti.

Afrika’nın doğusunda açlık, hastalık, hükümet boşluğu ve ölümler kol geziyor. Çocuklar ölüyor… Ülkeler ve insanlar şimdi yardım yarışındalar… Politikacılar ülke içindeki kendi popülatiresini artırmak için yardıma muhtaç ülke ve gidebilirse insanlarına ulaşma derdindeler. Yıllardır dünya için kanayan bir yara… Yer altı zenginlikleri İncil karşılığı batılı ülkelerce sömürülen bu ülkelere gereğinden fazla değer verilmiyor. Onlara yapılan geçici yardımlarla gün geçiştiriliyor. Köklü bir kalkınma yolları denenmiyor. Afrika ülkelerine yardım yapılsın ancak, tüm ülkeler birleşip, çölü cennet yapacak tarım üretimini öğretmek ve insanları yardıma muhtaç hale getirmemek lazım.  Çinli Ozan Kuan-Tzu bakınız M.Ö. Binli yıllarda ne demiş;

Bir yıl sonrasını düşünüyorsan tohum ek,
Ağaç dik on yıl sonrası ise tasarladığın,
Ama yüz yıl sonrası ise düşündüğün, halkı eğit.

Bir kez ürün verir ekersen tohum,
Bir kez ağaç dikersen on kez ürün verir
Yüz kez olur bu ürün eğitirsen halkı.

Balık verirsen bir kez doyurursun halkı,
Öğretirsen balık tutmasını hep doyar karnı.

Neyse fazla canımız sıkılmadan Afrika’nın doğusundan kuzeyine geçelim. Orada deprem var, fay hatları çatladı. Yıllardır ülkelerine demir atan liderler şimdi diken üstünde. Bazıları ise tel kafes içinde yargı önünde… Ülkeleri petrol yatağı olan ve Rusya’yla Çin’e gönülden bağlı ülkelere karşı ABD diş bilemeye devam ediyor.  Libya lideri Kaddafi’de tel kafese alınmak için uğraşılıyor.. Ha düştü, ha düşecek… Demokrasiyi benimsemeyenlerin sonu hep hüsran!… Ne demişler; “Böbürlenme padişahım senden büyük Allah var!”

Suriye’de babadan oğluna kalan iktidar zorda… ABD Bu ülkeye de; “ Kızım sana söylüyorum gelinim sen işit” diyor ve Esad’ın iktidardan uzaklaşmasını istiyor. Dışişleri Bakanımız; “Ne Şam’ın şekeri, ne Arabın yüzü”  diyerek Şam’ın yolunu tutup Başbakanımızla, Cumhurbaşkanımızın son uyarılarının elçiliğini yaptı. (Hangi ülke adına yapıldığı da tartışılıyor!)

Suriye bir halledilsin sonra kime sıra geliyor? Tabi ki İran… Parayla değil sırayla!… ABD zaten çoktandır bu ülkeye de diş biliyor… Bahanesi yine “Kitle İmha Silahları” ve İran’ın İsrail’e sataşması… Ortadoğu kaynıyor, şekilleniyor, fırtına önüne ne katarsa sürüklüyor… Çok önceki yazılarımda henüz ortalık süt limanken Ortadoğu’da Irak’tan sonra sıranın Suriye, İran, hatta Türkiye’ye gelebileceğini yazmıştım. 20 Ekim 2009 tarihinde yazdığım “ 2058 TÜRKİYESİ” nde Küresel ısınmadan kuruyan Tuz Gölü üzerinde oluşan bir kasabada Sude’nin Ortadoğu’da oluşmuş birçok devleti rüyasında görmesini babasına anlatmasını işlemiştim. Bu yazımdan kısa bir bölümü aktarayım; “ Biraz önce Bulucistan’ı sormuştun. Bu ülke bir zamanlar Pakistan’a bağlıymış.  Amerika bu ülkenin ayrılmasını ve ayrı bir devlet olmasını çok istemiş. Görmüyor musun Ortadoğu’daki ülkelerin çokluğuna. Bak o zamanların Amerika Dışişleri Bakanı Rice’ın 2003’de Ulusal Güvenlik Danışmanı iken Washington Post Gazetesi’ne verdiği demeçte ‘ Büyük Ortadoğu Projesi içinde yer alan 22 ülkede rejimler ve sınırlar değişecek.’ Demiş ve daha sonra Dışişleri Bakanı olunca 2006 yılında Lübnan’da; “Yeni bir Ortadoğu’yu kurmanın zamanı geldi” demiş. Şimdi neden bu kadar çok ülke olduğunu anladın mı?”

Şu sıralar Rice’ın senaryosu oynanıyor. Yoksa bize de; “Ilımlı İslam“ rejimini dayatmaları bundan mıydı? Zaten İsrail’le de aramız nane molla. Yani “One munite” durumu!… ABD’de İsrail’le arası bozuk ülkeye pek sıcak bakmaz… Bizde 22 ülke arasında mıyız, değil miyiz, bunu da zaman gösterecek…  Eniştem Kaymakam olduğu dönemlerde 1993 yılında ABD’nin Atlanta eyaletine görevli gitmişti. Ablam dönüşte bana; “ Televizyonlarında Türkiye, Suriye Irak ve İran içinde Kürdistan adı altında bir haritanın yayımlandığını, Türklerin yoğun protestoları sonucu TV Kanalının daha sonra özür dilediğini” anlattığını anımsıyorum. Yani 18 yıl önceki bir olay… Malum ABD 50 yıl ilerisinin dünya politikalarını oluştururken, bizim böylesi önemli konuları televizyonlarda bile ciddice tartışarak halkımızı bilgilendirmemiz düşündürücüdür.

Evet, şimdilik Ortadoğu’yu bir kenara bırakıp kendi iç işlerimize bir göz atalım. Malum Doğu’daki gelişmeler ve PKK’nın yıllardır iç ve dış destekli politikaları sonucu yaptığı saldırıların sonu gelmiyor. Bütçemizi kemiren ve gün olmuyor ki yeni şehitler verdiğimiz bu önemli sorun birçok hükümetinde elinde bulduğu ‘ateşten top’ olmaya devam ediyor. Adına  “Açılım” dendi. Yazar, çizer, sanatçılar kahvaltı toplantılarına alındı, anlatıldı, kimse bir şey anlamadan rafa kalktı.  BDP’nin yeni milletvekilleri TBMM’nde yemin etmeyerek, Diyarbakır’da oluşturdukları “Demokratik Toplum Kongresi” adı altında toplanarak ayrı bir meclis havası yarattılar. Dışişleri Bakanımız Şam’ı uyaradursun, Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç bu kongre için; Demokratik Toplum Kongresi diye bir şeyi iki günde bir topluyorlar. Çay içip dağılıyorlar. Dernek değil, vakıf değil. Ne anayasada ne meclis iç tüzüğünde partilerin grup toplantısını parlamento dışında yapabileceklerine dair bir yetki yok. Sadece çay içersiniz.” Diyor. BDP’nin eş başkanı Selahattin Demirtaş ise yanıt olarak; “ Eğer bir bakan, bir hükümet sözcüsü kendi ülkesindeki bir sivil meclisle ilgili alay edercesine konuşuyorsa, demek ki o hükümette hiçbir şekilde demokrasi anlayışı gelişmemiş ve kendisine ‘Damat Ferit Paşa’ dönemini hatırlatıyorum.” Diye yanıt veriyor.

Gelişmeler oldukça tehlikeli boyutta devam ediyor…  Konuşmalar bıçak gibi keskin ve yıkıcı… Bu gelişmeler olurken, dış güçlerin ajanları da her yerde… Arı kovanına sokulacak bir çomağın ülkemizin başına neler getirip, neler götüreceğini bilmemek için de kahin olmaya gerek yok!… Zira süper güçler, ülkeleri küçültmenin ve onları sömürmenin telaşındalar…

İçeri girmeden emekli olabilme şerefine layık olabilen eski Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ Milliyet Gazetesi’nde Emekli Elçilerimizden gazeteci Şükrü Elekdağ’a verdiği röportajda; “ Siyasal temsil hakkı çok önemli. Türkiye’de siyasal temsil var ancak barajın artık düşürülmesi lazım. Baraj düşmezse bu konu çok tartışılır. Uluslar arası konuya düşmesi çok tehlikeli, Libya olayı kötü bir örnek.” Ben İlker Başbuğ’un cümlelerinden şunu anlıyorum; “ BDP’nın toplandığı DTK’nin olası bir yönlendirmelerle doğuda meydana gelebilecek halk ayaklanmaları nasıl durdurulacak? Tabii ki askeri ve polis operasyonlarıyla… Allah korusun!  İşte o zaman,  Bizim şimdi Suriye’ye söylediğimiz; “Ülkenizdeki gelişmeler bizimde iç işlerimiz”  gibi beyanata,  başka ülkelerde bize; “Bu bizim iç işlerimiz” deme hakkını doğurmaz mı? İlker Başbuğ’un da söylediği gibi Uluslar arası güç Libya’da olduğu gibi bize müdahale hakkı doğurursa, ne yaparız?  ABD bizim İsrail politikamızı öne sürerek, tavrını kimden yana koyar dersiniz?  İşte size olası kötü senaryolar… “Allah milletimize birlik- beraberlik ve kuvvet, siyasilerimize de iyi kararlar versin” diyorum…

Evet, bu önemli uyarının herkesin kulağına küpe olmasını istiyorum.  Bence bu konuya şu sıralar takılı kalın, düşünün, ciddiye alın, tartışın, olumlu çözümler üretin… Yapacağınız tek şey biraz dizilerden, şike olaylarından uzak kalabilmek… Ülkenin bağımsız ve bütünlüğü her şeyden önemli değil mi sizce?

Çok geç olmadan “AMAN DİKKAT!…”

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank