Örgütlenmiş Korku
Savaşlarda genellikle cephe ortadan kalktığından silahlı çatışmalar nadiren olur. İçinde yaşadığımız savaşta da silah kullanılmıyor. Ama toplum sanki başına silah dayanmış gibi bir hissiyat içinde.
Telefon dinlemeleri, yatak odalarının kasetleri, vergi memurlarının yandaş olmayan iş adamlarının kapısına dayanması, haksız vergi bildirimleri, basına yapılan baskılar, gazetecileri hapsetmek, ya da işinden attırtmak, yandaş olmayan bürokratın statü korkusu, Ergenekon Tertibi gibi tertipler, genel kurmay başkanlarına ve parti başkanlarına şantajlar, v.s. Uzatmayalım korkular ve korkular ve korkular….
Bir merkezden yönetilen, bu tür toplumsallaştırılmış korkuya “örgütlenmiş korku” diyorlar.
Tarih şöyle söylüyor. Örgütlenmiş korkular döneminde, derin bir yoksulluk ile sınırsız zenginlik bir arada olur. Korkuyu yaratanlar, toplumun ürettiği nimetleri kendi isteklerine göre pay ederler.
Ne kadar da içinde yaşadığımız dönemi açıklıyor. Değil mi?
Özelleştirmelerde, devletten aldığı bir KİT’i birkaç yıl sonra yabancılara misli ile kimlerin sattığını, artık herkes biliyor. 28 dolar milyarderi var.
Toplumsallaşmış korkunun sürmesinin, iktidarlarının sürmesi anlamına geldiğini en iyi Bülent ARINÇ biliyor. Televizyon ekranından tehditlerini sürdürüyor. Mustafa Özbek’in tahliyesinden sonra, “Hapisten çıkanlar kabadayılık yapmasın. Bir tanesi televizyon ekranından bir buçuk saat böyle bir kabadayılık yapmıştı. Tekrar cezaevini boyladı, hala yatıyor.” diyor.
Bu cümleler sürekli hukuk ve demokrasi diyenlerin ağzından çıkıyor. Tabi onların hukuk dediği şey şeriat hukuku ve Amerikan hukukudur.
Gerçi tercüme etmeye gerek yok ama Bülent Arınç’ın bu cümleleri, savcı da biziz, yargıç da biziz diyor.
Peki, bunlar böyle de, biz hep korkmaya devam mı edeceğiz? Hani çözüm?
Çözüm:
Korkudan kurtulmanın yolu bilgilenmektir derler ya, korkudan kurtulmanın yolu örgütlenmektir diyorum.
Örgütlenmiş Korkuya karşı panzehir, örgütlenmiş olmaktır. Küçük de olsa örgütlenme bireyin korkularını önemli ölçüde giderir. Bir örnekle taçlandıralım. Sendikalı işçi patronundan daha az korkar. Sendikasız işçi ise daha çok korkar. Korktukça egemeni tarafından daha fazla sömürülür.
Örgütsüz aydınların, iktidar höt deyince ortadan kaybolmasının sebebi örgütsüzlüğüdür. Örgütlü dedikse, kanarya sevenler derneğinde örgütlü olmak değil. Siyasi mücadelenin içinde örgütlü olmayı kast ediyoruz. Zaten karşıdaki baskılar da siyasi, korku da siyasidir.
Fethullah neden şımarıyor? Elinde bir örgüt var. Dünün en korkak adamı, bu gün, örgütlü olduğu için gayri resmi Halifelik yapabiliyor.
Örgütlülük yoksa bireyde korku vardır. Korkuyu yenmenin tek yolu örgütlenmektir.
Bununda bir şartı var. Örgütlenmek, ama sivil ihanet örgütlerinde değil. Amerikan ve Batı destekli örgütlerde değil. Yurtsever örgütlerde örgütlenmektir.
Sözlerinize katılmamak mümkün mü ?
Ekim 10th, 2010 at 16:28Ama
İki biraya yatağa atılan kızlarla, iki malboro sigarasına arkadaş satan oğlanlarla bu sosyal örgütlenme olmaz.
Bir musibet bin nasihatten iyidir sözü tecelli ediyor bence
Selam ve saygılarımla