Organik Gerçekler- Dijital Köpekler
Face'de veya Twitır'da oluşturduğumuz gurupların, sayfaların hit çekmesi üzerine konuşuyorduk. Pek çok yapay yol var çok beğeni toplamak için. Daha doğrusu, sayfanın kendisini beğendirmek için çok yol var. Bir hafta içinde on binleri bulan sayfa takipçisi bulmak kolay. İster öyle gelsin ister böyle yapay yollardan gelsin, kullanıcı bu kadar sayfa çokluğu içerisinde ilgisini bir şekilde kaybediyor yine de.
Bir sayfanıza dahil 100 bin takipçiniz olsun... Araştırma sonuçları gösteriyor ki paylaşım takiplerinde beğeni veya bakı en fazla yüzde 10'larda geziyor; eğer ki o da yükselen bir trendleri var sa... Bakı veya beğeni aslında yüzde beşlerin altında geziyor çoğunlukla.
O zaman bir soru akla geliyor: sayılar arttıkça arttıkça, ki bu artıma beğeni-bakı sahibinin baktığı sayfalar-guruplar da dahil... ortaya her an yıkılabilir yapılar çıkıyor.
Aslında öz-yapı olarak değeri olmayan, her an yitip gidebilecek işlere girmeye pek yanaşmamak gerek. Yapay bir değerin diğer bir yapay değeri iteklediği, zincirleme bir yapı içerisine girmek anlık veriler açısından bakıldığında avantajlı gözükse de ortaya aslında bir şey çıkmıyor, yanılsama zincirinden başka. Bu yanılsama zincirinin içerisinde ekonomik değeri olan ürün ve kişisel imaj-ürünlerin hepsi var.
Eksik olan şey: bir insanın kendisine şunu sormaması, veya soramaması: ben neyim ve ne istiyorum? Yukarıda, zincir dediğim şeyin her halkasının yapı taşı insan. Oluşan her şey, yapay veya yarı yapay her şey: ürünler, imajlar...içerisinde insanların bu soruyu soramaması yanılsama dalgalanmalarını daha da şiddetli hale getiriyor.
***
Yapay zeka konularına epeyidir ilgiliyim...işlerden dolayı bazen son gelişmelere bakamasam da, yine de uğruyorum arada bir gelişmelere, haberlere.
Ciddi bir konu üzerinde tartışmalar yürüyor: yapay zeka, insanlığa zarar verecek mi? Teknik gelişmelerin yanı sıra ilginç bir de konu açılmış: yapay zekaya ahlak kavramlarını nasıl vereceğiz?
Yapay zekanın hemen bitişiğindeki konu, hatta bizzat içerisindeki konu, robotlar konusu da yapay zeka ile yan yana yürüyor.
Siz yolda yürürken bir robot arkadaşınızın da sizinle beraber yürüdüğünü hayal etmeniz gerek, yapay zekanın ne olduğunu, başımıza neler getirebileceğini biraz daha iyi anlamanız için.
Yanınızda yürüyen robot, büyük bir ihtimalle sizin istediğiniz gibi programlanmış, fakat aynı zamanda sizin bile öngöremeyeceğiniz şeyleri öngörebilen bir şey olacak. Sizi rahat ettirmek için sizinle yürüyen ve de parayla satın alınmış bir şey.
Sizi analiz de edebilir: kan şekerinizi yüzünüze bakarak ölçebilir, randevularınızı hatırlatır, merak ettiğiniz her dünyasal bilgiyi anında size sunabilir, yakınlarda size doğru gelmekte olan bir arkadaşınız var mı, söyleyebilir, anılarınızı canlı bir şekilde holografik olarak oluşturabilir, yakınlarda indirim yapan mağazalar var mı söyleyebilir, hatta, abarttığımı düşünmeyin: her türlü yüze ve vücuda bürünüp sizin partneriniz bile olabilir, küçük bir helikoptere dönüşebilir ve sizi her yere götürebilir...
Yanınızda yürüyen bay-bayan yapay zekanın çok önemli bir özelliği de illaki olacak: sizin yaptığınız hiçbir şeyi unutmayacak, ki size faydalı olsun diye yanınızda yürüttüğünüz bir yapay zekanın sizinle ilgili her şeyi bilmesine izin de vermiş olmuş olacaksınız. İnsanın ise en önemli özelliğidir; doğaya, insanlara, başka başka ortamlara uyum özelliği. Bu unutmakla olur; tam silmek, değildir unutmak: insanın, sık hatırlanmaz hale getirme özelliği.
İnsanın değişen bir varlık olduğuna şüphe yok. Değişimler iki açıdan değerlendirilebilir:
Anlık -davranışsal- değişimleri, Beyinsel değişimleri. Anlık değişimler, aslında insanda hiç değişmeyecek olan dürtü ve güdülerin oluşturduğu hayvan yönü yüzünden meydana gelir. Beyinsel değişimler ise, en az yüzde doksanı hala karanlık beynin sınırlarının gün geçtikçe ışıması şeklinde meydana gelen değişimler.
İlginç gelebilir fakat, ne kadar medeni olduğumuzu iddia edersek edelim o hayvana uğramadan edemeyiz hiçbir zaman. O yönümüz, o hayvan yönümüz bizi hiç bırakmaz.
Bizi sürekli denetlemeye programlı bir yapay zeka, kendimize bakışlarımızın düzenini de bozabilir. Ben neyim (hayvan kontrolü), ne yapıyorum? sorusunu sordurtmayabilir, sürekli müdahaleci de olduğu için.
Denetleme olmaz, demeyin? Bizi denetleyemeyecek bir zeka-robot,ki olmaz bu, zeka değil tost makinesidir. En az bizim kadar zekice davranmasını istediğimiz için yapay zekayı üretmiş olacağız.
Yapay zekayı, bir robot şeklinde değil de başka türlü düşünmeye çalıştığımızda bu sefer karşımıza dışarıdaki ve de evimizdeki her şeyi gözleyen ve denetleyen bir şey, bir elektronik dünya şeklinde karşımıza çıkar. Bu şekilde karşımıza çıkması da, robot şeklinde karşımıza çıkmasıyla aynı aslında. Sadece farklı tek bir yön var: denetleyenin ve yönetenin etkinliğini merkezi zekayla daha çok paylaşmak zorunda kalırsınız.
Ben, yapay zekayla teknik açıdan ilgilenmeme rağmen, gelecek denen şeyin yapay zekalı olup olmaması beni pek ilgilendirmiyor aslında. Benim dürtü ve güdülerim var. Ben şiir okumayı severim. Ben bildiğimi okurum.
Dijital köpekler. Dijital de olsalar onları samimiyetle severim. Kodla beslerim onları. Onları zehirleyen dijital belediye köpek itlaf ekiplerine yine dijital küfürler ederim.