content
24 Ağu

Oral Çalışlar: Denizler İdama Giderken

Asacaksın bunları, teker teker sallandıracaksın hepsini...

En büyükleri yirmi beş yaşında olan onlarca gencimiz için söylenmiş sözlerdi bunlar.  Gençliği yok etmeye yönelik çalışmaların olduğu ve bir acılar dönemi olarak hafızalarımıza kazınan 68'ler, 71'ler ve 72'ler...

Oral Çalışlar, kanlı ve ne yazık ki Türkiye'nin yüz karası döneminde acımasızca ve suçsuz yere katledilen "fidanlar"ı, yine o dönemin işkencelerinden payını almış ama; bugün hayatta olanların ağzıyla anlatıyor bizlere.  Günümüzde sembol haline gelmiş olan Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın haricinde Hüseyin Cevahir'i, Sabahattin Kurt'u, Koray Doğan'ı, Sinan Cemgil'i, İbrahim Kaypakkaya'yı ve daha nicelerini tanıyorsunuz bu eserde.

Son derece yalın bir dille yazılmış olan bu kitabı okurken Yaşar Kemal geliyor ziyaretinize ummadığınız anda, hem de "size bahçeleri getirerek". O günleri hasretle anlatıyor Ayşe Emel Mesci: "Yaşar Kemal cezaevindeki en gözde ziyaretçilerimizdendi. Görüş günlerinde, sepetler dolusu yiyeceklerle gelir, kızlar size bahçeleri getirdim diye bağırırdı. Bir gelişinde, pikap ve klasiklerden oluşan bir seri plak getirmişti. Ben zaman zaman arkadaşların ısrarıyla bale yapardım. Kulelerdeki nöbetçiler merakla seyrederdi". Elbette yalnızca tatlı anıları yoktu bu masum gençliğin. Çoğu zaman kahrolmuşluklarla geçirdiler zamanı, umutlara sararak. O kahır sahnelerinden birini, İlkay Alptekin Demir anlatsın bizlere: "... Benden Mahir'i tarif etmemi istediler. Elden geldiğince gerçeğe aykırı bir tarif yaptım. Her ihtimale karşı, ihtiyatlı davranıyordum. Sıradan sorgu devam etti. Derken birden kapı açıldı; çelik yelekli, tabancalı, uzun boylu biri daldı odaya. Gözümüz aydın dedi, olay bitti; Mahir öldü, Hüseyin yaralı... Odadakiler sarılıp birbirlerini kutlamaya başladılar. Donmuştum"... Böylesine acı olayları sineye çekmiş ve ne pahasına olursa olsun, bedeli ne olursa olsun ödemeye haızr olan - kanımca tam bağımsız Türkiye için hayatlarını feda eden -  bu gençler, Kızıldere'de katledilmeyi ya da darağacında sallandırılmayı haketmemişlerdi.  Ulaş, Mahir, Deniz, Hüseyin... En büyükleri yirmi beş yaşındaydı. Her biri etiyle, kanıyla ve elbette ki hatalarıyla insandılar. Ancak; hiçbir zaman idamla sonuçlanacak bir hata işlemediler. Aslında iyi çocuklardı. İdama giderkenki kahramanca tavırları, idam kararını verenlere net bir yanıttı. Dile getirdikleri yalnızca kahrolsun faşizm ve tam bağımsız Türkiye idi. Kesinlikle, gönülden diledikleriydi bunlar. İzin vermediler, dalından kopardılar her birini. Oral Çalışlar'ın şu cümlesi karanlık tarihimizin acı bir gerçeği olsa gerek: "Onlar bugün yaşıyor olsalardı, eminim Türkiye bir adım daha önde bir yerde duracaktı". Birçok insan gibi, buna benim de inancım tam...

Güncel Yayıncılık / Oral Çalışlar / Denizler İdama Giderken, mutlaka okuyun!

Nerde kendini bilmez çocuklar / bir sabah öylece çekip gittiler ( Metin Kahraman - Kemal Kahraman / Deniz Koydum Adını şiirinden bir kesit ).

Etiketler : ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank