Öpüşmek
Sevginin tercümanıdır.
Hasret gidermenin ana istasyonudur.
Anaya doyumsuzluğun, babaya saygının,
Kardeşe dayanışmanın, sevgiliye dillenmenin,
Dosta güvenin, arkadaşa inancın,
Hocalara hürmetin, misafire yaklaşımın;
Sembol eylemidir.
* *
Öpüşmeyi herkes beceremez.
İçtenlik, sıcaklık, inanç ister.
İçin almadı mı değil dudak değdirmek;
Yanına yaklaşmak istemezsin…
* *
Öpüşmek; sadece insanoğlunun değil,
Her yaratığın gönlündeki sevgi tomurcuğudur.
Öpüşmeyi, koklamak takip eder.
Koklayarak öpmek, doyumsuz mutluluktur.
Sahtesi olmaz, yalakalar da beceremez.
* *
Âdem ile Havva’dan bu yana vardır.
Kimi zaman göğüsleri değdirince;
Yüreğin çarpıntısı, tenin sıcaklığı hissedilir.
Çoğu zaman parlayan göz, çığlıkla gerçekleştirilir.
Öpüşmek; insan doğasından gelir.
Kan bağına, dosta, karşı cinse göre
Ayrı anlam, farklı zevk kazanır.
* *
Bir domuz gribi geldi. Aslında küçücük bir virüs.
O domuzu birileri canavarlaştırdı.
“Öpüşmeyin…” dedi.
Cana kıymakla, can almakla eşdeğer gösterdi.
Öpüşmenin anlamına değil;
Sıcaklığına, zenginliğine, gücüne hançer sapladı.
* *
Biliyor musunuz?
İnsanoğlu var olduğundan bu yana…
Hiç öpüşme yasaklanmamış.
Ne vebasında, ne kolerasında.
Hastalıkta son nefes verilirken…
Sevgili öpülerek uğurlanmış.
Yüce Yaradan’ın mutlu katına.
* *
Öpüşmek;
Sadece sevgi, saygı, özlem, inanç, dilek simgesi değildir.
Aynı toprak, bayrak, dil, din üzerinde gelenek-görenekleri paylaşanların;
Paydaşların içtenliğidir.
* *
Öpüş, öl…
Öpüşme, ölme…
Bu yaklaşımla Türkiye şartlandırılıyorsa;
Ve de 2010 Mayıs’ına kadar…
Vade veriliyorsa…
* *
Ne yapacağız?
Birilerinin yandaşlık işareti;
Ali dayının keçileri gibi kafaları mı tokuşturacağız?
O zaman ölmeyecek miyiz?