Öpüşelim Mİ?
Yağmurlu havalarda insanın yapmak isteyeceği çok şey olur. Yağmuru seyretmek,yağmuru dinleyerek uyumak, sıcak sobanın başında sıcak bir kahve eşliğinde kitap okumak, film izlemek vs… Çıkıp gezilebilirde. Ama benim gibi yağmuru sevmiyorsanız evde oturmayı tercih edersiniz. Tabi ki sıkıntıdan patlama noktasına gelene kadar. Bir haftadır yağan yağmurlar haliyle psikolojimi de etkiledi. Biraz keyifsiz dolanıyorum ortalıkta. Ve içimden hiçbir şey yapmak gelmiyor. Sevdiğim şeyleri yapmak bile zamanla beni sıkmaya başlıyor.
Güzel bir dostun baskısı ile sokağa atıyorum kendimi. Üşümekten nefret etmeme rağmen ilk defa soğuk hava bana iyi geldi. Yağan yağmurun hızına ayak uydurarak, sıcak hoş bir cafe de güzel dostumla buluşuyorum. Sanki kırk yıl görüşmemişiz gibi sarılıyoruz. Ve o anda başlıyoruz muhabbete. Soğuk ve yağışlı havanın etkisi bir yanda, güzel ortamın sıcaklığı bir yanda ve özlenen dost yanı başımda olunca kendime geliyorum. Garip enerji yayılıyor vücuduma. Yüzümde kocaman bir gülümseme ile başlıyoruz kahveler gelmeden kız kıza koyu muhabbete…
Garson kahve servisimizi yaparken yan masandan birinin bana baktığını fark ettim. Kafamı çevirdim ben de ona baktım. Hayır o kişiyi tanımıyordum. Ama ona bakar bakmaz yüzünde hafif bir tebessüm oldu, bununla beraber gözleri parladı sanki… O gülümsemeye tatlı bakışa kayıtsız kalamadım ve bende ona gülümsedim. Bu gülümsemenin devamı da geldi. Yanımızda ki kişilerle ilgilenirken bir yandan da bir birimize gülümsemekten geri kalmıyorduk. Çok geçmeden yanıma geldi ve yine baktı adımı sordu, söyledim. Bende ona adını sordum Barışmış… Tanıştık tokalaştık. Ama yetinmedi ‘ öpüşelim mi?’ dedi. Tabi dedim ve yanağımı uzattım. O öpmedi. ‘ hayır öpüşelim mi?’ dedi. Niyetini anlamıştım gözlerine baktım yine o gülümseme onun masasına baktım herkes dikkatle bize bakıyor. Hemen hayır dedim. Bozuldu kafasını önüne eğdi ve masasına gitti. Arkadaşımla birbirimize baktık güldük. Beş dakika sonra tekrar geldi, yine ‘öpüşelim mi?’ dedi. ‘ eğer isteğin yanaktansa tamam ama yok yanak değil de dudaktansa hayır’ dedim. Haliyle nedenini sordu açıklamaya çalıştım ama başarılı olamadım. Fakat o ısrarla sorusunu sormaya devam etti ve ardından gözleri yaşarmaya başladı. En son hayırı da alınca ağlamayarak masasına gitti. Hayatımda ilk defa bir erkek onu öpmediğim için ağlıyordu. Çok şaşırdım.
Yanındaki bayanlar onu sakinleştirmeye çalıştılarsa da olmadı. En son bir bayan gayet kibar bir şekilde yanıma geldi: ‘ Hanım efendi oğlum çok üzüldü lütfen bir kerecik onu dudağından öper misiniz?’ dedi.
- Hayır öpmem!
- Neden?
- Oğlunuz kaç yaşında?
- 3
- Ben kimim?
- Bilmiyorum.
- Peki bilmediğiniz hiç tanımadığınız birinin canınız ciğeriniz oğlunuzu dudağından öpmesini mi istiyorsunuz?
- ???
- Ya ben hastaysam daha da kötüsü ölümcül bir rahatsızlığım varsa….
- Sizde olacağını sanmıyorum, çok iyi görünüyorsunuz, gayet bakımlı hoş ve neşe dolusunuz. Hasta olmanız imkansız!
- Garanti belge mi siz mi aldınız? Hem daha düne kadar bebeğinizi kimse öpmesin diye uğraşırken bugün neden hiç tanımadığınız birinin oğlunuzu öpmesini istiyorsunuz?
- Hanım efendi fazla oluyorsunuz ben çocuğum için neyin iyi neyin kötü olduğunu sizden öğrenecek değilim altı üstü bir öpücük neden bu kadar büyüttünüz öpmezseniz öpmeyin!
- Şuan görüyorum ne kadar her şeyi bilen, oğlunu koruyan bir anne olduğunuzu!
Hemen araya giriyorlar. Arkadaşım gitmek istese bile gitmiyorum. Rahatsız olan gider diyorum. Barışın ağlaması ise yüreğimi dağlıyor. En sonun da söylenerek çekip gidiyorlar. Utanmadan pervasızca.
Sözüm ona çok akıllı bir kadın. Her şeyi de çok iyi biliyor. fakat bir çocuğun bünyesinin bir yetişkinin bünyesinden daha zayıf olduğunu hemen her şeyden mikrop kapa bileceğini bilmiyor. Hadi bunu geçtim doktorların yıllardır gazete ve televizyonlarda yıllarca söylediği tokalaşmayın, öpüşmeyin sözünü duymuyor mu? Bu adamlar boş yere mi konuşuyor, boş yere mi araştırma yapıyorlar??? Demek ki öyleymiş…
Havalar soğuk ve grip mevsimindeyiz. Havaların böyle olması da şart değil. Anlamadığım hiç tanımadığın birinin çocuğunu dudağından öpmesine nasıl izin verirsin? Bu nasıl bir zihniyettir aklım almıyor.
Hem atalarımız ağaç yaşken eğilir sözünü boş yere söylememişler. Öpün bakayım o minik insanları hadi hasta olmadılar diyelim. Öpüşmeler falan da hoş görünüyor göze, peki neden büyüdüklerinde bir kızı öpmek istediklerinde ya da birine sarkıntılık ettiklerinde kızıyorsunuz? Neden küçük yaşta öpüşmeyi, küfür etmeyi iyi bir şeymiş gibi gösterip büyüdüklerinde kızıyorsunuz, kızıyoruz.
Çevremizde biri küfür ettiğinde aile yetiştirememiş diyoruz. Taciz veya tecavüz olaylarını gördükçe hep aileden kaynaklanıyor diyoruz. Neden kendimize dönüp bakmıyoruz nasıl çocuk yetiştirdiğimizi görmüyoruz.
Bize şuan sevimli gelen, zararsızmış gibi görünen her şey ileride hem çocuklarımızı hem kendimi kötü etkilemiyor mu?
Ben insanları anlamaktan vazgeçtim. Yoksa aklımı yitireceğim. Bu kadar cahilllik olmaz….