Önemine Binanen Büyük Usta’ya
Sevgili Okur! Bu mektup, tanıdık, çoğu kitap fuarlarında birlikte olduğumuz isimleri bende mahfuz okuyan, düşünen yazan bir ailenin, sağlık konusunda devrim yaptığına inandığım hala bu inancımı koruyorum ,Geçenlerde Büyük Ustamız, Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından bizzat açılışı yapılan Yüreğir Yeni Numune Araştırma Hastanemizde meydana gelen yarım günlük bir olayın vatandaş tarafından bizzat yaşandığı bir olayı anlatmaktadır..Noktasına virgülüne dokunmadan Büyük Ustanın Adana Temsilcilerine ve halkımıza önemle arz ediyorum.
Kusura kalma, nasılsın demeden bir maruzatım var sana.
Pazartesi sabahı Sarıgelin rahatsızlandı. Acile gittik. Sürekli Balcalı’ya gitmek alışkanlık olmuş, evden çıkarken taksici ‘abi bir de numuneye gidin isterseniz ‘dedi ve biraz anlattı. Biz de yolu çevirdik yeni numune araştırmaya. Ev Aksantaş Toki de ve 8. katta olduğu için sürekli birbirine bakışır numune araştırma ile bizim ev.:)))
Hastaneye vardık, acile girdik. Ön tanı gerekenleri belirlendi ve bizi acil arkasındaki gözlem yerine yolladılar. Bina yeni, alan genişliği güzel! Demek ki dedik biz de, son olduğuna göre, öncekilerin eksiklerinden kurtarmıştır kendini. İlgi alaka ilk anlamda güzel! Allah var, stajyer çocuklar falan ne desen dinliyor. Kadrolu hemşirenin havası ‘canımı sıkarsan ben de sıkarım’ gibi idi. Neyse geçelim bunları.
Kan örnekleri alındı. Gaita kutusu verildi. Ultrason çekimi için serum bağlandı. İdrarını artıracak ve öyle çekilecek ultrason. Serum bitti, idrar artmadı. Karın ağrısı çok. O sırada acele ediliyor ‘12den sonra ultrason çalışmaz’ diye. Tabi böyle söylenince senin de içinde inceden bir soru geziniyor ‘acep öğle sonu gelen acil hastalara ultrason çekilmiyor mu’ diye. Ultrason, röntgen bölümlerinin önünde oturacak bir yer yok, insanlar hem ayakta hem kalaba. Yani durum küçük Rusya!
Ultrasonu çektirdik, gözleme geri geldik. Sırada gaita var. Tuvalet gerek. Tuvaleti sorduk. Koca gözlem de tuvalet yok. Allah bu mimarlara akıl – izan versin.
Acil girişte varmış. Gittik. Bu kadar kalabalık yerde tek göz tuvalet var. O da alafranga, numuneyi kutuya koyaman. Elbette mimarı bir daha ayıpsadık.
Sorduk alaturka nerede var diye, mescitte var dediler. Mescit bodrum katta imiş, indik aşağı. Sorarak bulduk. Yön tabelaları önemli eksik gibi göründü bize.
Koca koridorun sağ yanına kutu gibi 1 – 1,5 metre kare kadar ahşap yer yapmışlar, bir de kapı koymuşlar. Yuuh. Kadın tuvaletinin girişi olmuş. Hangi geri zekalı mimar – mühendis, amir – memur düşünmüşse bunu! Allah onu bildiği gibi yapsın. Yahu insan da biraz medeniyet, uygarlık olur. Neyse kutuya örneği koyduk, götürüp ilgili yere teslim ettik.
Sarıgelin’in üzüntüsü, gördüğüm hastane eksiklerinin sıkıntısı ile acilin ön tarafına sigaraya çıktım. Böyle kalaba olacak bir yerde doğru dürüst hasta sahiplerinin oturacağı dış alan bankları yok. Bahçe duvarının oraya gittim. O ne? Bahçe duvarının arkası çöplük olmuş. Hem de bu kadar kısa sürede ve baştabip ya da yardımcıları oraları hiç gezmemiş!
Acilin girişindeki yeri de kafeterya olarak özel sektöre vermişler. Mübarek sanki turistik tesis, kötü çay 1 lira. Buradaki ana felsefe soygun olsa gerek!
Dostum sözün özüne gelecek olursak. Denetimsiz hükümetin yaptığı – ettiği şeylerde mi denetimsiz kalıyor ne? Hem Güzel Adana’mıza yapılan en son hastahane olacaksın, hem de öncekilerden deneyim çıkarmayan alanların olacak.
Duruma baktıkça ince bir espri takılıyor insanın aklına; Başbakanı usta, ötesi çırak bunların.:)))