Önce Teşekkür Edeceğiz, Varsa Eleştirilerimizi Söyleyeceğiz
Bir basın toplantısına katıldık, katılmaz olsaydık... Kebapçı da yapılan basın toplantısıyla ilgili düşüncelerimizi yazdığımızın ertesi günü telefonumuzda cevapsız bir çağrı. Arayan Esenyurt CHP İlçe Başkanı Kemal Deniz Bozkurt...
Büyük ihtimalle 'yaptığınız haber için teşekkür ederim' diyeceğini zannettiğim Başkan Bozkurt, baş sayfada kullanılan fotoğrafın kötü bir fotoğraf olduğunu, neden onu kullandığımızı soruyor ardından 'kebapçı da basın toplantısı' diyerek kendilerini küçümsediğimizi ifade ediyor, Esenyurt'ta yolların açık olmasıyla ilgili 'yoğunluk olduğu ve çok araç geçtiği için karlar temizlenmiştir' dediğini, sigara konusuyla ilgili oylama yapılmadığını, sigara içmenin genel kabul gördüğü için toplantı da sigara içildiğini belirterek eleştirilerini anlattı. Gazeteyi daha görmediğimi söylediğimde, gazetenin sahibi olarak gazeteyi görmememi tuhaf karşıladı. Ve ben gazetemi gazete merkezine geldiğimde görüyorum. Ne yapalım ki bu bizim patronluk anlayışımız. Birileri bunu anlamasa da bu böyle...
****
Yıllarca gazetecilik yapıyorum. İlk defa bir kişi, kullanılan fotoğrafı üzerinden bize eleştiri getirdi. Fotoğrafları baş sayfayı düzenleyen arkadaşımız tercih ediyor. O'na da 'neden böyle bir fotoğrafı tercih ettin?' demek haddimize düşmez...
Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir gazete, hiçbir gazeteci bir basın toplantısıyla ilgili herşeyi yazmaz ve gazetede yayınlanmaz... Yayınlayan gazeteye de gazete denmez. Çünkü yayınlayan gazete partinin yayın organı olur.
Televizyon, radyo ve internet üzerinden basın toplantıları yayınlanıyorsa 'tabi kesilmeden' herkes noktasına virgülene kadar izleyebilir.
Gazeteler ise, kendi yayın politikalarına uygun, editörün önemli gördüğü açıklamayı manşetlerine taşırlar. Basın toplantısına katılan gazetecilerde, basın toplantısı yapan kişiyi memnun edecek sorular değil, açıklamayla ilgili daha detaylı bilgiler almak için soru sorarlar.
Bir gazeteci haberini yapar, gazetesine gönderir. Gazetenin editörü muhabirinin gönderdiği o haberi (yerelde gazeteler de editör varsa tabi) kısar yada aynen girer. Basın toplantısını aynı zamanda köşe yazan bir gazeteci de izlemişse, haberde kullanmadığı detayları, izlenimleri köşesinde aktarır. Yapılan basın toplantısı hakkında, okuyucuların konuya farklı bir pencereden bakmasını sağlarlar.
****
Esenyurt CHP Başkanı Bozkurt, bizim basın toplantısın da sorduğumuz “Açmış olduğunuz ve yürütmeyi durdurma istediğiniz dava ile ilgili sizinle görüşmeye gelen müteahhitler size bir şey teklif etti mi?” sorumuza da bozulmuş. Bir basın toplantısında, toplantıyı düzenleyen bir konuyla ilgili açıklama yaparken, o konuyla ilgili muhataplarının kendisini ziyaret ettiğinde, bir gazeteci merak etmez mi? Siz merak etmez misiniz?
Açılan davanın mutahapları olan ve mahkeme aleyhlerine olabilecek bir karar verdiğinde öyle birkaç trilyon değil bol sıfırlı trilyon zarar edecek olanlar, dava açanları ziyaret ederse ne aklınıza gelir? Nezaket ziyareti mi yapmışlar diyeceğiz? Birşey istediler mi? Birşey teklif ettiler mi? Demeyecek miyiz? Bu soruyu sorduğumuz da, köşemize taşımayacak mıyız?
****
Bir kez daha belirtelim. Bir siyasi partinin basın bültenini çıkarmıyoruz. Notkasına virgülüne dokunmadan bir basın açıklamasını, konuşulanların tamamını gazetemizin sayfalarında yer vermeyiz. Bizleri kendi partilerinin, belediyelerinin basın bültenlerini çıkaranlar olarak ta görmesinler. Sakına birileri bizi başkaları ile karıştırmasın.
Basın bültenin alıp, noktasına virgülüne dokunmadan girenler de gazetecilik yaptığını zannetmesin. Yaptığımız mesleğin kuralları var.
****
Başkan Bozkurt'a toplantıya, Basından Sorumlu Başkan Yardımcısının üç dört kere aradığı için bizzat katıldığımı, kendilerine karşı bir önyargımızın olmadığını anlatıyoruz. Ardından 'taciz' edilmek diye bir tabir kullanıyor. Yönetim kurulu üyesi bir arkadaşının bizi üç dört kere arayarak toplantıya davet etmesini benim taciz edilmem olarak algılıyor, önce arayan arkadaşına ayıp ediyor, sonra bize. Demek istiyor ki, 'biz sizi özel olarak basın toplantısına davet etmedik.'
Ayrıca Bozkurt Başkana, taciz kelimesinin anlamını bile anlatmadan şunu söyleyeyim. Kendiniz için önemli olduğunuz basın toplantılarına gazetecileri özel olarak davet etmek kötü bir şey değildir. Esenyurt temsilciliği olmayan günlük gazeteleri bile davet edin toplantılarınıza. Sizi küçültmez.. Ayrıca bu durum küçültücü bir şey de değildir. Basın açıklamanızın, gazete-ler aracılığı ile geniş kamuoyu ile paylaşımıdır.
****
Basın toplantıları açık hava da yapılmıyorsa sigara içil(e)meyeceğini, bunun teklif edilmesinin bile doğru ol(a)mayacağını toplantı da ve köşe-mizde yazdık. Bir toplantı sonrasında, konuşulanların yanında izlenimleri yazmak ayrı bir tarzdır. Ve günümüzde gazetelerin asıl işlevi buraya doğru dönüşmektedir. Çünkü haber her yerdedir. Esenyurt CHP'nin resmi internet sitesinde mutlaka basın açıklamasının detayları zaten vardır. Gazete okuyucusunun asıl merak ettiği haberin detayıdır, arka planıdır. O açıklamanın nedenlerini, sonuçlarının ne olabileceğine yönelik analizlerdir.
Esenyurt CHP yapılan eleştirilerden sonra bir kez daha kebapçı da basın toplantısı yapar mı ve toplantı da sigara içilir mi bilemem. Başkan Bozkurt'tan öğrendiğime göre gazeteciler de özel olarak davet edilmeyeceği için, arkadaşlarımızın vakti olursa, başka bir program olmaz ise tabi haberimiz olursa da toplantılara göndeririz.
Son söz: Katılacağım toplantılarda sigara içilerse o toplantıyı terk ederim. Bunu da bir nezaketsizlik değil, sigara içmeyen biri olarak haklarıma yapılmış bir saldırı olarak değerlendiririm. İki, basın toplantılarında ve köşemde şeytanın avukatlığını yapmaya çalışırım. Çünkü gazetecinin görevi budur. Arka planı sorgulamak... 5N1K'ya ve 6N'ye bağlı kalmak... Bu kurallara uymayana da gazeteci, zaten denilmiyor.
Okuyucularımızin bilgisine:
Geçmişte Esenyurt Temsilciliğimizi yapmış olan Kamil Uci'nin gazetemizle bir ilişkisi ve aldığı ilanların gazete-mizle alakası yoktur.
Avcılar CHP ilçe yönetiminde neler oluyor?
Avcılar CHP'de, İlçe Başkan Yardımcısı ve Örgütten sorumlu Coşkun Kaymak, Eğitim Sekreteri Ahmet Yıldırım, Sivil Toplum Örgütlerinden sorumlu Erdal Naz'ın görevlerinden istifa ederek, sade bir yönetim kurulu üyesi olarak kalmayı tercih etmişler.
Kaymak, Naz ve Yıldırım'ın istifalarının arkasında ise, yeni CHP'nin anlatımı, parti içi eğitim, çalışma tarzındaki görüş ayrılıklarından kaynaklandığı idida ediliyor.
Görülen o ki, CHP içersinde sağ sol kanat, yeni CHP üzerinden ortaya çıktı. Bence Kılıçdaroğlu'nun genel başkan olmasından sonra bu ayrım örgüt içersinde gün yüzünde duruyor. Yerel seçimlerde bu ayrım daha çok ortaya çıkacak gibi.