Önce Diyalog, Önce Müzakere!
İnsanların ayrı ayrı yaratılmasının amacı taarüf-hevnaskirin-tanışma iken; maalesef insanlar bunu ayrıştırma, ötekileştirme, sömürü ve öldürme sebebi kılmıştır. Kini, nefreti beraberinde getiren bu algı-anlayış toplumlara yayıldığı-büyüdüğü ölçüde neticesi de o denli kapsamlı olmaya başladı. Milyarlarca nüfusu olan günümüz dünyasının “insanları” başta petrol olmak üzere yer altı kaynaklarına sahip olmak adına genişletmek istedikleri ağları için kendi hemcinsi olan “İnsanları” hunharca katledip yer altına koymaktan geri durmuyor! Bu da milletlerin birbirinden nefret etmesini sağlamaktadır.
Her tohum gibi fitne tohumu da bir zemin-yer bulmadan yeşermez. Milletlerin birbirinden nefreti, savaş zeminini oluşturmaktadır. İşte fitne tohumu da bu zeminde yeşerme ve filizlenme imkânı bulmaktadır. Önce Diyalog, Önce Müzakere! Savaş ölümü, yokluğu, göçü, sefaleti, insan onurunun ayaklar altına alınmasını, öksüzlüğü ve acıyı; barış ise yaşamı, varlığı, insana verilmesi gereken değeri, onuru, refahı, huzur ve sevinci getirir. İnsanlar bunları bildikleri halde neden hala savaşta ısrar ederler? Kaldı ki hiçbir savaş barışı getirmediği gibi barışla bitmeyen hiçbir savaş da yoktur.
O zaman insanoğlu tüm bunlara rağmen neden hala savaşta diretiyor? Önce Diyalog, Önce Müzakere! Kendi ırkı veya toplumu için savaştığını iddia edenler samimi değiller. Zira uğruna savaştığınız Kürd, Arap,Türk veya İngiliz ölen insan, huzursuz olan insan, namusu kirlenen insan, tüm sınırları ihlal edilen insan! Peki, kendi küresel iktidarınız için yeraltı kaynaklarına kurban ettiğiniz bu insanları aldatmaya ne hakkınız var? Samimi olun ve uğruna savaştığınız gerçeği halklara açıklayın! Önce Diyalog, Önce Müzakere! Ne yaptığınız, nasıl ve niçin yaptığınız kadar neticesi de önemlidir! Herkesin bir hesabı vardır. Bunu unutmamak gerekir. Bir işi yaparken dikkatli olmak gerek. Bu işin kimin değirmenini çalıştırdığını ve neticesinin neler olacağını çok iyi hesaplamalı insan! Önce Diyalog, Önce Müzakere! “Ey iman edenler, gerek kendiniz veya ana-babanız yahut en yakınlarınız aleyhine olsun, gerek zengin, gerek fakir olsun; hak ölçülerle hareket edip adaleti yerine getirmeye uğraşan hâkimler, Allah için şahitlik yapan kişiler olunuz. 4/135” Huzurlu bir yaşam istiyorsanız sakın ha, kendi çıkar ve tarafgirliğinizin peşinde gidip adaletten ayrılmayın! Zira adaletten ayrılış, çok muzdarip olduğumuz anarşi, kaos ve kargaşayı da beraberinde getirir.
Irkî, ekonomik, grupsal, ideolojik körlük ve toplumsal baskının oluşturduğu psikolojik baskı; insanı adaletten ayıran sebeplerin başında gelmektedir. Böylesi konularda çok dikkatli davranılmalıdır. Huzurlu ve barış içinde yaşanacak bir birliktelik için böylesi konularda hassasiyete sahip olan ve kendi toplumundan gelebilecek baskılara göğüs gerebilecek vicdanlı bireylerden oluşacak bir topluma ihtiyaç duyulmaktadır. Önce Diyalog, Önce Müzakere! Adaleti ayakta tutmak çok önemli bir noktadır zira peygamberlerin gönderiliş nedeni de budur.
Bu konuda aydın, din âlimi, eğitimci ve kanaat önderlerine de çok iş düşüyor ama gazetecilerin, köşe yazarlarının ve basının sorumluluğu çoktur. Aslında bunu başarabilmek için de bazen çok büyük bir çaba ve güç de gerekli değildir; sadece birbirimizi dinlemek yeterli olacaktır. Önce Diyalog, Önce Müzakere! Kimi çocuklarını düşünür, kimi de çocukları! Gerçek manada huzur ve barış isteniyorsa aşiretsel ve siyasal husumetlere son verilmelidir! İnsanlar kavga etmek, çatışmak ve küsmek için aradıkları bahanelerin yarısı kadar barışmak, anlaşmak, uzlaşmak ve sevmek adına sebepler arasaydı; insanlık ailesi dünyada kardeşkanı dökmeden hatta hiç bir insanın kalbi bile kırılmadan bir hayat yaşayabilirdi.
Önce kesip sonra ölçmek doğru değildir. Önce Diyalog, Önce Müzakere! Kar eridiğinde altında gizlenen pislikler bir bir ortaya çıkar! Sorgulayamayan bir halk veya topluluk haline gelmek, sorgulatmayan bir iradeden daha tehlikelidir! Kanlar aktıktan sonra, Canlar gittikten sonra, Verilen emekler heba olduktan sonra, Çocuklar/bebekler yetim kaldıktan sonra, Eşler dul ve mağdur olduktan sonra, Nişanlılar gözü yaşlı, boynu bükük olduktan sonra, Annelerin kalbi yandıktan sonra, Gençlerin baharı kışa döndükten sonra, Birileri ceza almış-almamış, birileri görevden alınmış-alınmamış ne yazar... Önce Diyalog, Önce Müzakere! Arkasına dönüp bakmayan ve hayatın muhasebesini yapmayan gamsızlar için dünya ne hoş bir yer! Dünya bir günlük olsaydı; sözümü söyler giderdim. Anlık sinirle hareket etmeyin.
Başka bir yerde yolunuzun kesişeceği kişilere ve her hangi bir sebepten dolayı tekrar karlaşacağınız kişilere söylemeniz gereken son sözü başta söylemeyin. Önce Diyalog, Önce Müzakere! Kötüleri unutmak ve kötülüklere iyilikle karşılık vermek iyilerin kötülerden alabileceği en büyük intikamdır. { OHAK-DER başkanı MB. Hedbi }