content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

10 Kas

On Beş Yazar On Beş Soru (Bünyamin Zile)

Sayın Bünyamin Zile sizi tanıyabilir miyiz?

1963 yılında Ankara Kahramankazan ilçesi Sancar mahallesinde doğdum. İlk, orta ve lise tahsilimi bu ilçede yaptım. Sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler fakültesinden mezun oldum. İçişleri Bakanlığında APK ve İl Planlama Uzmanı olarak çalıştım. Halen Kahramankazan Belediye Başkanlığında çalışmaktayım. Evliyim. Biri erkek, biri kız iki çocuğum var.

 

Edebiyat dünyamızın yolunda yürümeye nasıl başladınız?

Edebiyatla tanışmam lise yıllarına kadar gider. O zamanlar Türk Edebiyatı Dergisine abone olmuştum. Kendi çapımda şiirler yazıyordum. Dolaysıyla edebiyat dünyası yolunda ilk yürüyüşüm şiirle olmuştur, diyebilirim. Çok daha sonraları ise Avrasya Yazarlar Birliğinin Edebiyat Akademisinde şiir, hikâye ve deneme atölyelerine katılmamla birlikte kendimi bu yolun tam ortasında buldum, diyebilirim.

 

Sizce yazmak nedir?

Aslında çok zor bir soru bence. Ama yinede yazan herkesin kendice bir cevabı vardır. Yazmak: bazen bir çiledir benim için, bazense bir doğum sancısı; önemli olan o çileden ve doğum sancısından tat alabilmektir. O zevki almışsanız yazmaya devam edersiniz. Yazmak: çoğu zaman “Maliyetini karşılamayan bir uğraştır.” Aslında; ama her ne hikmetse yazarız yinede. O zaman kısaca yazmayı “Beyine bulaşmış ve ölene kadar sizi bırakmayacak olan bir virüstür.” diye tanımlamak benim için daha anlamlı geliyor.

 

Yazmaya başlamadan önce nasıl bir süreç yaşarsınız.

Yazmaya başlamadan önce değişik süreçler yaşarım. Bu süreçler yazmaya başlayacağım andaki haleti ruhiyemle doğru orantılıdır diyebilirim. Bazen karamsar bir ruh hali içerisinde olurum. Ne yazacağımı bilmeden yalpalar dururum. Bazen iyimserimdir. Yazmaya başlar başlamaz iyi bir üslup çıkar yazar da yazarım. Hangi ruh hali içerisinde olursam olayım. Yazmaya başlamadan önce (sebebini bilemediğim) büyük bir çile ve acı yaşarım.

 

Yazmakla okumak sizin dünyanızda ne kadar yer kaplıyor. Yazarken bütünleşiyor musunuz? Yoksa yazarken aynı zamanda da okuyucu oluyor musunuz?

Sonuçta ben bir çalışan insanım. Mesai saatlerimin dışında kalan zamanınım çoğunu okumakla geçiririm. Okumadığım günler kendimde bir eksiklik hissederim. Hatta böyle günlerde kendimi bir işe yaramaz, cahil biri olarak gördüğümde çok olur. Cumartesi ve Pazar günleri nadiren okurum. O günler benim “Doğa günlerim” dir diyebilirim. Yani kısaca okumak benim dünyamın büyük bir kısmını kapsar.

Son zamanlarda Daha çok deneme ve hikâye kitapları okuyorum. Beğendiğim bir kitap olursa defalarca okuduğum oluyor tabi. Bu arada felsefe ağırlıklı okumalarım da oluyor.

Yazmaya gelince yazma konusuna biraz tembelim sanırım. Daha önce dedim ya yazmak benim için bir çile, bir acıdır diye. Her ne kadar tat alsam da o çileyi ve acıyı sık sık yaşamak istemiyorum belki de… Edebiyat dışında özellikle Ankara Kültürüyle ilgili araştırmalar da yapıyorum. Bunlarda epey bir zaman alıyor.

Yazarken Trans’a girerim her zaman. Yoksa yazmam mümkün olmaz. Yazılarımı yazarken otomatik olarak içimden eleştiririm aynı zamanda. Sonra birkaç gün demlenmeye bıraktığım olur. Ama her zaman demlenmeye bırakmam tabi…

Yazarken otokontrol yapmak; bir okuyucu olmak aynı zamanda, ya da bana öyle geliyor. Bilemiyorum.

 

Deneme yazıları da şiir gibi ilham gerektiriyor mu?

Bazen ne kadar uğraşsanız da iyi bir yazı çıkmıyor. Beyniniz dolu ve yazma iştahınız varken üstelik. Buna ilhamı demek lazım yoksa form düşüklüğü mü bilemiyorum. İlham elbette gerekli ama her zaman ilham beklemenin de doğru olmadığını düşünüyorum. Bazen öyle bir şey olur ki en olmadık yerde beyninizde bir şimşek çakar. Değişik bir fikir belirir. Farklı bir tat dimağınızda tortu bırakır. Anında yazı kendiliğinden dökülüverir buna ilhamı demek lazım bilemiyorum…

 

Hikâye kitabınız olmasa da, Hikâye yazdığınızı biliyorum. Hikâyede ki kahramanlarınıza tarafsız olabiliyor musunuz?

Ben bir insan olarak kendisini karşına alıp çok acımasız eleştirileri kendisine yapan biriyim. Dolayısıyla kahramanlarıma öznel bir gözle bakmadığımı düşünüyorum. Olabildiğince nesnel bir gözle bakmaya çalışıyorum. Bu durumda dolayısıyla tarafsızlığı getirdiğini düşünüyorum. Her ne kadar böyle yapıyor olsam da yinede bazen konuya göre bazen kahramanın yanında olma durumları olabiliyor sanırım.

 

Hikâyenin bitmesine siz mi karar veriyorsunuz kahramanınız mı karar veriyor.

Biraz hikâye planına bağlı, birazda kahramana… Haleti ruhiyeme bağlı olduğu durumlar da oluyor. Ama ben daha çok kısa ve sonu vurucu bir mesaj içeren hikâye yazmayı daha çok seviyorum. Hikâyelerimde olabildiğince “sosyal gerçekçi” olmaya çalışıyorum.

Hikâyelerinizde kendiniz ne kadar varsınız?

Hemen hemen hiç yokum. Bazen yakın çevremden yararlandığım oluyor tabi.

 

Size yazma konusunda yön veren, örnek olan yazarlardan bahsedebilir miyiz? Nelerinden etkilendiğinizi bilmek isterim.

Etkilendiğim örnek aldığım bir yazar yok aslında. Hep kendim olmak isterim ben. Bana özgü bir üslubum olsun isterim. Bunu da yavaş yavaş başardığımı sanıyorum. Ama sık okuduğum çok yazar var. Etkilenme anlamında estetik ve naif yazma konusunda Ali AKBAŞI’ örnek verebilirim. Çünkü önceleri sert bir kalemim vardı. Ali AKBAŞ sayesinde biraz yumuşattığımı sanıyorum.

 

Yazarlığınız aile içinde nasıl yorumlanıyor?

Yazarlığımın aile içerisine nasıl yorumlandığını inanın bilmiyorum. Merak da etmiyorum doğrusu. Güzel yazdığımı söyleyenler oluyor tabi ama onların yorumu öznel yorumlardır. Objektif bir gözle bakamayacaklarını düşünüyorum. Baksalar bile yorumları yine de objektif olmayacaktır diye düşünüyorum.

 

 

İleriye yönelik projeleriniz var mı?

Her yazar gibi benimde ileriye yönelik projelerim var elbet. Uzun zamandır düşündüğüm Türkiye’nin yönetsel yapısına eleştirel gözle bakan bir roman yazmak istiyorum. Sonra kısmet olursa bir hikâye kitabı yazıyorum. Sonra bilimsel makalelerimi bir kitapta toplamak istiyorum. Ve tabi deneme kitapları…

 

Hikâye ve Deneme haricinde düşündüğünüz alanlar var mı?

Bir roman yazabilirim diye düşünüyorum. Ankara kültürü ile ilgili araştırma çalışmalarım devam ediyor.

Bu güzel söyleşi için teşekkür ediyorum.

Bana bu fırsatı verdiğiniz için bende teşekkür ederim.

Söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Yazdıklarımızla vatanımız ve milletimiz için yararlı bir şeyler üretebiliyorsak ne mutlu bize!

Başarılarınızın devamını diliyorum.

Teşekkür ederim.

 

09.11.2016/ANKARA

Etiketler : ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank