Ölümlülere
Ölüm harman zamanı yorgunlukla içilen buz gibi bir tas ayran, garabetten sıyrıldığın an, ırgatın efendisiyle eşit olduğu tek meydan… Ölüm kelam gibidir, mühürdür adeta sahibini tanımlayan, ölüm yarım kalmış plan, ölüm sevgilidir geride bırakılan, ölüm gözyaşıdır -Fikret’in de dediği hesap- bir türlü damlayamayan…
Ölüm benzin –tanıştığı- en tanımsız rengi, beş altı kulaç bez parçasının yakışma telaşından uzak giyilişi, sayısız anın kısa bir özeti, serin bir rüzgara tutulmuş fidanın titreyişi, çiçeklenmiş dalların can damarından kopuverişi, dudaklardan sızan son birkaç cümlenin semaya uzanan etkisi, bitmemiş bir hikayenin tam da en tatlı yerinde kesilişi…
Ölüm bırakılan son nefes kırık ve sıcak, her faninin tadacağı –enfes muhasebe- bir tokat, sevilenin arkada bıraktığı birkaç fotoğraf ya da son ana sığmayan ve taşan acı bir itiraf, yaşayanlar ve yaşatanlar için rahat bir seyahat, aman vermeyen zalimler içinse en müthiş azaptır.
İlk sözümün, hepimizin ortak ve yegane gerçeği olan ölümle ilgili olmasını istedim. Bu sözdü zira sonlanış vaktinde kendi dudaklarımızdan duyana dek tekrarlanacak.
Nice anlamlı duyguların müvekkili sözcüklerde ve cümlelerde buluşmak ümidi ile.
Sahnesi gerçek tek oyun ölümdür.
Ekim 3rd, 2010 at 03:13Bilgi Ağı dünyasına "ölüm"le doğdunuz. Bu diyalektiki bir durum. Ama fasl-ı hazan(güz)dayır ki bu mevsim, hayattan ziyade mematı hatıra getirir. Nice "ölüm" misullu okunaklı ve de dokunaklı yazılara!
Ekim 3rd, 2010 at 14:00ben bir yazının altına ya o yazılara katılmadığım için yorum yazarım ya da sevdiğim için, bana zevk verdiği için yazarım; ki sizin yazı ikinci guruptadır.
ölüm güzel şey budur perde ardından haber
Kasım 4th, 2010 at 22:47güzel olmasaydı ölür müydü hiç peygamber(nfk)