Ölümden Sonra “Yeni” Hayat
Black Mirror, ülkemizde -henüz- çok popüler olmadı... Bilmeyenler için; İngiliz kanallarında yayınlanan ve oldukça ilgi gören bir mini-dizi. İki sezon ve sadece altı bölüm sürdü. Her bölüm, diğerlerinden bağımsız bir konuya, senaryoya, yönetmen ve oyunculara sahip... Ve her bölüm, teknolojinin toplumsal hayatımızda meydana getirdiği semptomlara ayna tutuyor. Dizi bittikten sonra, insanı epey düşünmeye sevk ediyor. Belki de bu yüzden bizde ilgi görmedi...
Dizinin dördüncü bölümünde, kocası öldükten sonra akıllı telefonuna yüklediği bir yazılım sayesinde ayni onun gibi konuşan (ve yazan), tepki veren, dahası öğrenen ve uyum sağlayan bir yapay zeka ile tanışan Martha’nın hikayesi anlatılır. Öyle ki, bu yapay zeka e-mail hesaplarını, chat kayıtlarını, sosyal medyayı tarayarak ölü Ash’in hangi soruya ne cevap verdiğini, nelerle ilgilendiğini, gösterdiği tepkileri “öğreniyor”, video kayıtlarını kullanarak yüz mimiklerini ve sesini taklit ediyor... Ortaya da görüntüsüyle, ses tonuyla, konuşmasıyla tıpkı bir kopya çıkıyor. Sizinle 24 saat sohbet edebilen, yanıt veren bir kopya...
Dizinin senaryosu size fazlaca ütopik gelebilir. “Bilim kurgu” diyerek geçebilirsiniz.
Ama bu anlatılanlar hayal ürünü değil. Gerçeğin ta kendisi...
Geçtiğimiz haftalarda teknoloji bloglarında yer alan haberlere göre, geliştirilen bir yazılım aynen yukarıdakine benzer bir çalışmaya imza atıyormuş. Twitter hesabınızla ilişkilendirdiğiniz uygulama, gönderdiğiniz twitleri tarayarak cümle yapınızı, sık kullandığınız kelimeleri tespit ediyor ve sizin yerinize yazmaya başlıyor. Ne zaman mı? Siz öldükten sonra...
Kısacası gelişen teknoloji -şimdilik Twitter’la sınırlı olsa bile- bize ölümsüzlük vaad etmeye başladı.
80 darbesinden sonra yargılanan MHP’li Agah Oktay Güner’in “Biz hapisteyiz ama fikirlerimiz iktidarda...” demesi gibi, “Biz mezarda olacağız ama fikirlerimiz sosyal medyada...”
Bir zamanlar reenkarnasyon, ölümden sonra yaşam gibi konulara çok kafayı takmıştım. Hatta bunlarla ilgili ciddi okumalar, araştırmalar da yaptım. Konuyu özellikle teolojik yönden çok masaya yatırdım. En sonunda, “geçmişte bir yaşamım olsa bile şimdi onu hatırlamadığımdan, gelecekte de tekrar tekrar yaşayacaksam hatırlamayacağıma, bunun da bana hiç bir faydası olmadığına...” kanaat getirdim ve o defteri kapattım. Cehalet mutluluktur.
Peki bu buluş, bir sonraki adımda neyi getirecek? Akıl yürütmeyi başaran yapay zeka, gelişmeleri yorumlayarak tamamen yeni düşünceler, cümleler mi üretecek? 100 yıl boyunca yazmaya devam edecek bir Yılmaz Özdil aplikasyonuna tahammülünüz var mı?