Ölesiye İnanmak ve Amerika Adına Ölmek!
Körü körüne inanmak, inancı için ölümü kutsamak! Bu kişinin böyle bir psikolojik kondisyona ulaşması, bedensel ve zihinsel özel eğitimden geçmiş olmasını gerektirir.
Böyle bir eğitim nerede ve nasıl mümkün olabilir?
Bir inancın radikal bir düzeye ulaşması, aynı inancın kavramlarının ve söylemlerinin, milyonlarca defa tekrarlanmasıyla mümkündür. Bu inancı tekrar tekrar tekrarlayan bir yoğunlaşma (konsantrasyon) kampı ve görevlileriyle mümkün olabilir. Müşterek ve tek ağızdan bazı sözcelerin tekrarlanmasıyla böyle bir kondisyona varılabilir. Örnek olarak, zikir ayinleri böyle bir işlev görebilir.
Amerika, cihatçı İslamcıların, ilk intihar eylemleriyle karşılaştığında, büyük şaşkınlık yaşamışlardı. Sonraki yıllarda, “intihar eylemlerinin” psikolojik mekanizmalarını çözmek üzere çareler aradılar.
İntihar eylemlerinin psikolojik mekanizmalarını çözdüler ve intihar eylemcilerini kendi çıkarları için kullanmanın yolarını buldular. İntihar saldırıcılarını kendi yararlarına kullanmaya başladılar.
Allah için ölebilecek konuma yükseltilmiş birisinin, Amerika için öldüğünü hissetmeden Amerika için ölmesini sağladılar.
CIA’nın psikolojik savaş ordusunun başındaki Vamık Volkan’ın kitaplarında, bu anlattıklarımı bulmak mümkündür.
Rusya Büyükelçisini katleden Mert Altıntaş’ın, ABD adına ölebilecek konuma gelmesi, önce Allah adına ölebilecek konuma gelmesini gerektiriyordu.
Bu aşamadan sonrası, Halep’te birbirlerini öldüren Müslümanlardan sadece bir tarafında olması, Mert Altınbaşın kendisini öldürmesi için yeterliydi. Bir örgüt veya inandığı bir azmettirici yeterliydi.
Belli bir örgüt ya da bir azmettirici Mert’in arkasındadır. Ve bu örgüt ya da azmettirici Amerika adına iş görmektedir.
Bilmemiz gereken bir savaşın içinde olduğumuzdur. Bir savaşın içerisinde olduğumuzun ayırdında olmayan aydınlar için yaşadığımız sadece münferit terör olaylarından ibarettir. Ve bizi bu bataklığın içine sokanlar sorumludur.
Burada en yanlış yorum bataklığın içine girmek ya da girmemek meselesidir. Ayağı yere basmayan aydının bu günkü en önemli çıkmazı burasıdır.
Dünya Savaşına Osmanlı girmek zorundaydı, çünkü I. Dünya Savaşı Osmanlı topraklarını paylaşma savaşıydı. II Dünya Savaşında ise böyle bir durum yoktu. Yani Anadolu’yu paylaşmaya henüz sıra gelmemişti.
Oysa içinde yaşadığımız süreç, emperyalizmin Anadolu topraklarını paylaşma arzusu içinde olduğu bir süreçtir. Yani saldırı doğrudan Anadolu topraklarına yapılmaktadır. Böyle bir durumda ben savaşın dışında kalırım lüksü yoktur.
Fırat Kalkanı harekâtı bir saldırı harekatı değil, bir savunu harekatıdır.
Tarihimizden çok iyi bilmemiz gerekir ki, Osmanlı Parçalanmadan önce Ermeni ve Bulgar v.s etnik gurupların Osmanlıya karşı verdiği savaş, Osmanlıyı zayıflatmış ve çökmesini kolaylaştırmıştır.
Bu gün de durum bundan farklı değildir.
Tekrar, ABD’nin Rus Büyükelçisini öldürmesiyle, elde edeceği çıkarlara bakalım.
1-Türk Rus ilişkilerini dinamitlemek,
2-Türk halkını terörden yıldırıp, devletine verdiği desteği kesmektir.
Amerika’nın Türkiye ile Rusya arasını bozuk tutma siyaseti ve provokasyonları yeni değildir.
Türkiye, Soğuk Savaş sürecinde, Rusya’nın Türkiye ilişkilerini bozacak, yüzlerce provokasyon ile karşılaştı.
Soğuk Savaş; belli ülkeleri Rusya’ya düşman yapma savaşıydı. Ati komünizm maskesi altında yol aldı. Tarikatlar, aşırı uçlar, işbirlikçiler bu işler için, ABD tarafından kullanıldı.
Soğuk Savaş döneminde, binlerce CIA ajanı bizim adımıza istihbarat işlemlerini yapıyordu. Yapılandırıyordu. CIA’nın ülkemizde, yerleşik kurumsallaşmış ilişkileri vardı.
Mert Altıntaş’ı yüreklendiren etkilerden birisi de, Rusya aleyhinde yapılan mitingler ve televizyon provokasyonlarıydı.
Bülent Esinoğlu
bulentesinoglu@gmail.com
