Okuyan Akıl Büyük Olur
İnsan bilgisi oranında beyninin tamamını kullanabilir. Bunun aksi yaratılışa terstir. Düşünülmesi bile abesle iştigaldir. Bu güne kadar beynin kullanımı oranındaki % söylentilere gelince bu da bana göre tamamen yanlıştır.
Ne saf bir milletiz öyle değil mi? Her şeye çabucak inanıyoruz. Şu anda bile işine gelen birçok insanın hoşuna gittiğini düşündüğüm bu cümle maalesef yalan ve yanlış. Çünkü Biz millet olarak saf değil, uyanık bir milletiz. Onun içinde şeytana pabucu ters giydiririz. Ama her şeye rağmen tembel bir milletiz. Çalışmayıp her şeyin hazırına konmayı severiz. Çalışıp araştırma yapmaktan hiç hoşlanmayız. Onun içinde bu tür sözler işimize gelir. Hoşumuza gider, sever, inanırız.
O yüzden de akıllı olsak da çoğu zaman kanar, aldanırız. Hele bir de söyleyen Avrupalıysa ister bilim adamı, ister sokaktan her hangi birisi olsun. Sözlerinin doğru mu, yalan mı, olduğunu hiç düşünmeyiz. Adam Avrupalı ya! Onlar her şeyi bilir. Düşüncesiyle her söylediklerine hemen inanırız. Hiç araştırma gereği duymayız. Çünkü bizlerde kendini sevip kabul etmeme hastalığı var. Onun için onların her dediği doğru. Bizim her dediğimiz yanlış. Kısacası çok kaprisli bir milletiz. Bizde kapris hastalığı var. Kapris çekilmez bir hastalıktır. Bütün beynimizi kaplamış. O yüzden de düşünüp, düşünce üretmekten aciziz.
Elin adamı demiş ki, insan çok akıllı, hatta süper zeki, dahi bile olsa en fazla beyninin % 10 ile 17 lik kısmını ancak kullanabilir. Geride kalan % 80 den fazlası çalışmaz, boş durur demişler. İyi de etmişler. Çünkü şimdiye kadar bizleri biz güzel kullanıp aptal yerine koymuşlar. Hani kendimizi çok akıllı sanıyoruz ya! Akıllı sandığımız içinde en çok kullanılanın biz olduğumuzun farkında bile değiliz. Çünkü günümüz bilgi çağı olmasına rağmen hala en az okuyup yazan bir milletiz.
Okuyan aklın büyük olacağını, okumayan aklında küçük olacağını hala öğrenememişsek aptallığımıza doymayalım.
Ben aklın bu kadarının kullanıldığına asla inanmıyorum. Nedenine gelince; İnsan kâinatın çekirdeği özüdür. Çekirdeğin, özün aslını anlayıp kendi içinde doğru dürüst insan olup yaşayabilmesi için kendisine verilen aklın tamamını kullanmadan bunu nasıl gerçekleştirebilir. Allah yarım yamalak aklını kullanan insanı nasıl kendine layık görüp de halife seçer. Buna kargalar bile güler.
Zaten Allah kuluna cüzi (az) bir akıl vermiş. Onun da çoğunu kullanmazsa insan, nasıl insan olacak. Nasıl kendini tanıyıp Hakk'a varacak. Bu mümkün mü? Elbette değil. Allah, vermediği şeyden kulunu hiç sorumlu tutar mı? Elbette tutmaz. Allah kâinatı insan için, insanı kendisi için yarattığına göre verdiği akılda ona göredir. Allah her şeyi ölçü içerisinde yaratıp var ettiğinden kâinatta hiçbir şey ne bir eksik. Ne de bir fazladır. Eksik olan O'nu anlayıp insanca yaşayamaz. Fazla olanda asileşip isyan eder. Şeytan olur. Azar. Kulluktan çıkar.
O halde Allah kuluna verdiği aklın kendisini anlamayacağı ya da anlayıp kendisine meydan okuyacağı bir akıl verir mi? Vermeyeceğine göre her şey ölçülüdür. Ölçü içerisinde verilmiş olan her şeyde ister istemez ölçülüdür. Kendinden istenileni ancak yerine getirir. Her şeyi yerli yerinde yaparsa içinde yaşadığı dünyayı ancak anlar. Ancak yaşar. Çünkü Allah kul aklına tuzak kurup çelme takmaz. Kullanamayacağımız bir aklı da bizlere asla vermez. Neden versin! Kendine meydan okumamız için mi?
Bize verilen aklın her yerini okuyup büyütmemiz oranında çalıştırır, kullanırız. Aksi takdirde de küçültüp kullanamayız.
Şayet aklımızı bu güne kadar söylendiği üzere % 15 ini kullanmış olsak, hayat matematiktir. Hayatı nasıl anlayıp nasıl yaşayacağız. Hayat sosyaldir. Nasıl sosyal olacağız. Hayat hayaldir, düştür. Nasıl hayal edip, nasıl düşleyeceğiz. Hayat histir, duygudur, düşüncedir, sezgidir. Aklın hepsini kullanmasak nasıl hissedip, duyup, düşünüp sezeceğiz. Bunların her biri bir başka lopta, bir başka bölgede oluşur. Sevinç ile mutluluğun olduğu aynı yerde hiç nefret ile hüzün olur mu? Zaman farkı olmadan hiç aynı anda bunlar yaşanır mı?
Kısacası bütün aklını kullanmayan bir insan benliğindeki bütün his, duygu, düşünce ve sezgilerini geliştiremeyeceği için farkındalık duygusunu da yeterli seviyede oluşturup geliştiremeyeceği için insan olamaz. Dolayısıyla şimdiye kadar söylenen bu teori bana göre yanlıştır.
İnsan beyninin tümünü, aklını da okuyup büyütmesi oranında yüzde yüze kadar kullanabilir.
Yeter ki, insan okusun. Aklına yeterli düşünce seçeneğini sunsun. İşte böyle bir akıl, kendine verilen aklın tümüne yakınını kullanıyor, demektir. Gerisi aptallıktır. İnanmayıp yüreği yeten varsa, gitsin istediği laboratuarda bunları test etsin.