content 1977 Trabzon doğumluyum/evli ve bir çocuk annesiyim. yerel bir gazetede ve İnternet bir edebiyat dergisinde yazılar yazıyorum. k.t.u mezunuyum.
26 Nis

Okumak, Düşünmek, Bilmek, Sevmek Lazım!…

Geceyi  sarıyorum saçlarına

aklın perdelerini yırtarak… Ömür denilen han/da nefes aldığımız her noktada, çaylak yürüyüşlerimizle yaşayıp algıladığımızı sandığımız her şeyi, algılayamadığımızı anladığımızda sözler anlamını yitirmeye başlamıştır artık.

Amansız bir sitem çöktü

Sorgusuz bir incelikle kabahatsiz hayatlara… Üşüdü ellerimize yığılan sevgiler keşkelerin ardı sıra. Nedametin pençesinde el bağlayıp secdeye varırcasına ram olup, bir dakikayı daha tüketti bedenlerimizin şerefine. Hasta ve bitkin ahlakın sürüncemelerdeki takıntılarıyla, kargaşaların çözümsüzlüğünde psikopati bir duruşla yaşlanmak ve kendine dur diyebilmek adına bomboş yaşandı.

Bilmediğim bir şehrin karanlığında

Benlikten habersiz bensizliğine yürüyen bedenine

aydınlığa gönülsüz yanıyor dünyalar … Gönüldeki yaralara yaslanabilmek ne cür'et. Cesaretin kollarına korkular dayandı, gözlerde dehşetten kalan ifadeler seyir’mekte. Dualarda inceden sitemler el açmış beklemekte. Kulaklarda laubali niyetler bile bile saçmalamakta. Saçmalıkların önü sıra hayaller ayaklar altında kıvranmakta.

Çaresizce mum ışığı suretinde dayandım

İçimden gelmeyenleri zorlayarak adına yazdığım şiirleri… Çıkmazlardan sıyırıyorum gecelerden karanlığı delercesine. Puslu beraberliklerin haysiyeti yoklarında, sendeleyerek geçiyor zamanın kimsesizliği. Saatler gece yarısına vurduğunda duymamazlıktan geliyor aklın 00.00 gösteren anları. Bir  günlük geçmişi silip atıyor zamanın dehlizinden. Fecre akan dakikaları izliyor tanyeri.  Belirsizlik çalıyor sabahı karşılayan rüyalarını yıldızların. Düşüyor ellerinden kayıyor…

Her bedende ayrı bir bestedir ömür

Notaları kopuk ve çıplak… Acının başlayıp bittiği yeri kim bilir ki,”HİÇKİMSE”

Hayatın acıya katlanma sabrının ne kadarına direnebiliriz ki, “DÜŞÜNMEK LAZIM”

Sabır köşklerinde yaşabilmek için yaşamayı kimler göze alabilir ki, BU DA  ayrı bir MUAMMA…,

Yaşayabilmek adına benliğini tüketmeye kaç kişi tamam diyebilir ki, yetinmeyi bilmek gerek…

Elimizdekilerle yetinmeleri tüketmeden,”YÜRÜMEK GEREK”

Gidişleri terk ederek yarısında hayatı bırakmak, gelişlerin gölgesini sarmaşık misali, söylemeden dudaklara kilitleyip sözleri, sözle(n)mek dil ucunda kalan söz artıklarıyla. “SAR(MALA)MAK LAZIM”

Kanadı kırıktır düşlerin

Sesinde hafiften bir sızı ağlamakta… Düşünmeden konuşmaya son vermek lazım bir gün öncesinden, gün sayarak kalanı da nafile yere yıpratmamak lazım. Koşulsuz yazabilmek paragrafları birileri okuyacak diye dizmemek lazım kelimeleri. Esaretin zincirleri kırmak için hayata başlamak ve hayatı kısır döngülerle bitirmemek lazım.

“Ruhumuzun sınırlarına dayanan üzüntülerimizi görmezden gelerek, anlamalara anlam vermeye çalışmalıyız. Geçmişin kabahatini silip süpürüp geleceğin kapılarını sonuna kadar açarak sağ salim son durağa varmalıyız.”

Etiketler : , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank