content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

12 Eyl

Okul Benim Neyime!?

Okullarımız eğitim ve öğretime başladı, millete hayırlı olsun. Yeni öğretim yılına bebelerimiz alışmaya çalışıyorlar. Kimi okumayı unutmuş, kimi yazmayı, kimileri de var ki neden okuduğunu unutmuştu. Her eğitim yılında geride bıraktığımız ilk on gün genelde adaptasyonla geçiyor.

Bizi ilgilendiren biran evvel bu bebeciklerin topluma faydalı birer vatandaş olarak kazandırılması. Vatanı ve milletiyle gurur duyan, milli büyüklerini bilen ve sayan, toplumsal değerlerle çatışmayan, ayakları yere sağlam basan ama gözleri hep ufukta bir nesil yetişsin istiyoruz. Geçenlerde bir dostumla tartışırken, "okula ihtiyaç var mı, acaba bazı değerleri ve bilgileri aile veremez mi, peki ama insan sosyalleşerek de bazı bilgi ve tecrübeleri edinemez mi?" gibi bir çok soru aklımıza geldi. Biz millet olarak devletten her şeyi bekleriz ama verilenle yetiniriz. Buna benim başta itirazım var. Bizi eğiten ve dahi yönetenler de bizim milletten olunca, tencere yuvarlanıp kapağını doğal bir yolla buluyor. Buna da itirazım var. Eğitim, doğası gereği yenilikçidir, ilerlemecidir, radikaldir. Var olanı kabul eder ama üzerine bir şeyler eklemediyse, eğitim kurumu kendisini "eğitim verdim" diye lanse edemez, etmemeli. Topluma yani anne, babalara ve kısaca hepinize birden soruyorum: Bugün itibariyle "artık herkes kendi çocuğunu kendi eğitecek, okullar sistemden kaldırılacak" dense ne olur? Siz bu sorunun cevabını arayadurun, ben okulun tarihsel gelişimine yüzeysel olarak devam edeyim.

Herkesin bildiği o evrimselleşme yani sözde daha ehlileşme sürecimiz; bulduğunu yiyen, çöktüğü yerde uyuyan dönemlerimiz geride kaldı. Bunu da bugünkü geldiğimiz yere bakarak ifade ediyorum. Daha iyi yaşıyor, daha iyi giyiniyor ve meramımızı ifade etmek için daha güzel sözler dile getirebiliyoruz. Gördüğünden, duyduğundan ve hissettiğinden kendine bir davranış ve terbiye dersi alarak kendi kendimizi eğittiğimiz o dönemlerin yerini özel pedagoglar, artan siyasi ve toplumsal taleplerden dolayı da herkesi birlikte bir yerde, bir ya da bir kaç programa göre eğiten okullar almıştı. Okullaştık da iyi mi oldu kötü mü bunu henüz kestiremiyoruz. Zira 90'lı yıllardan itibaren bire-bir eğitimden, eğitimde demokrasiden ve öğrenci merkezli eğitimden bahseder durur olduk. Gerekçemiz de ortadaydı: Biyo-psiko-sosyal bir varlık olan insanoğlunun hiçbir ferdi bir diğerine benzemiyor, kimi yerde çoklukla kimi yerde ise özel farklarla ayrışıyorlardı birbirlerinden. Peki nasıl olacaktı da herkesi bir programa göre, belli bir yerde ve belli saatlerde topluca eğitecektik fakat kişisel özellikleri de gözden kaçırmayacaktık? Hem öyle olacaktı ki, bir öğrenci sınıfta kendini sanki öğretmeniyle baş başa hissedecekti, okulda neden bulunduğunun farkında bir kişi olarak, aldığı eğitimden de memnun olacaktı... Bir İstanbul yaşayanı olarak ben öğrencilerin sınıflarda kendilerini öğretmenleriyle baş başa hissettiklerini sanmıyorum. Ya aldıkları eğitimden öğrenciler memnun mu? Bunu da sanmıyorum. Memnun olsalardı, aynı okullar hafta sonları kurslar açmazlar, hazırlık dershaneleri vs açılmazdı, kimi aileler üniversitede okuyan biraz kafalı ağabey ve ablalardan çocuklarına müsait vakitlerde ders vermelerini istemezlerdi... Dahası çocukların ev ödevlerini anne ve babalar yapmazdı...

Bu durumda okul niye var? diye soruyorsunuz hem kendimize hem de muhataplara... Aileler okullara çağrıldıklarında "çocuğunuz çok yaramaz? sınıfta da huzursuzluk çıkarıyor? ödevlerini de yapmadan geliyor, okuması çok zayıf." deyiveriyoruz. Aklımıza gelip de "Peki hocam sen niye varsın?" diye sormuyoruz. Genetik kodlarımız buna müsaade etmiyor; hoca yapacağını yapmış, veled adam olamamış daha ne yapsın... Ben bu nedenle yukarıda sorduğum sorunun cevabı olarak, bugünkü anlamıyla okullar olması gerektiği misyonunu yitirdi, eğer olacaksa, böyle okul olmasın diyorum.

"Peki ey çokbilmiş, nasıl bir okul istersin?" diye de soracak olursanız, işte burada sıralıyorum. Okul öyle bir yerdir ki, bana Türk kültürünü, vatandaşlık haklarımı, anayasal imkanlarımı, kişisel özelliklerini, artı ve eksilerimi gösteren, hayatımı devam ettirebilmem için sahip olduğum potansiyel durumumu daha verimli nasıl kullanacağımın yol ve yordamını gösteren, bu amaçla gördüklerimi anlayabilme, hesaplayabilme, tekrar anlamlandırabilme becerileri kazandıran, beni kendimle, beni ana babamla, beni komşumla karşı karşıya getirmeyen, genetik kodlarım neyi gerektiriyorsa beni o kültürün taşıyıcısı yapan, değişen hayat şartlarına nasıl adapte olabileceğimin yollarını kulağıma fısıldayan bir yer... Belki aranızda itiraz sesleri çıkartanlar vardır. Bir yoklama yapın, fazla uzağa gitmeden kendinizi bir yoklayın... Kimsiniz? Yani kültürün, dilin, dinin, siyasi bağlılığın, yaşadığın coğrafya olarak kimsin sen? Ben, tabii (anayasal tanımla) "Türk" diyeceğinizi sanıyorum... Nerenizden belli Türk olduğunuz? Ne gibi davranışlar gösterirsiniz de bir yabancı sizi tarif ederken "bir Türk gördüm" der? Yemen, içmen, giyimin, tepkilerin, dilin, dinin vs vs... Neyin seni belirler ki? Türk kültürü adına ne anlatabilirsin? Kendi kahramanlarımız, düşünürlerimiz, onların torunu olmaktan gurur duyduğumuz kimin var, kaç isim söylersin ve onlar hakkında ne biliyorsun? Peki coğrafya olarak nerede yaşadığınız sorulsa yine doğal olarak "Türkiye" dersiniz... Ne biliyorsun Türkiye hakkında, kaç dağımız, ırmağımız ve bu coğrafyayı Türkiye yapan neyimiz var? Sosyal olarak kimlerle yaşıyorsun, Kürtler, Çerkezler, Aleviler, Araplar, Rumlar vs vs... Onlarla ilgili ne biliyorsun? Bildiklerini nereden öğrendin? Yukarıda saydığım aidiyetle ilgili konularda okul sana bir şey verdi mi? Biz öğretmenler olarak okulun bir sosyalleşme ocağı olduğuna değinir dururuz. Maalesef okullar yeni nesli sosyalleştiremiyorlar, zira sıklıkla toplumsal gerginliklerimiz yaşanıyor...

Peki ne oldu şimdi? Tekrar geri dönelim mi? Okul ne için var? Bugün bildiğimizi ifade ettiğimiz bilgilerin birçoğunu öğrendiğimiz yerlerin başında internet, televizyon, sokak, büyüklerden duymalar ve özel girişimimiz sonucu bazı sosyal gruplar geliyor. Okul ne yapıyor, sayı saymayı, okumayı ve yazmayı öğretiyor... Kusura bakmayın ama sadece bu üç insan ihtiyacını karşılamak için koskoca bir sisteme gerek yok... Biz okullardan daha çok şeyler bekliyoruz... Bunu yukarıda belirttim. Çocuğumun elbise giyinmesi, yatağa yatma, ayakkabısını bağlama, saçını tarama, yemeğini yeme, beğenilerini geliştirme, duygularını ifade etme, hislerinin farkına varma, sosyalleşebilme, kin, nefret ve düşmanlıkları bilme ama onlardan uzak durma, sevmeyi, ana baba saygısını, bağlı bulunduğu ülkesine bir hizmet borcu olduğunu, yardımlaşmayı, dayanışmayı ve burada sıralayamadığımız ama hayatın kendisi diyebileceğimiz her ne varsa, bütün bunları kazanıp geliştirebileceğimiz bir yerdir okul. Zaten "anne babalar bunlarla uğraşarak vakit kaybetmesin, hatta yanlışlıkları öğretebilirler, iyi de öğretemeyebilirler, zaten öğretmek bir uzmanlık işidir, her türlü teknoloji ve yeniliklerden haberdar olacak bir okul bu işi yapsın" düşüncesiyle "okul" denen kurum oluşturuldu. Beni her şeyimle ben yapan ve bana ait olması gereken özellikleri bana kazandıran yerdir okul. Ben daha ne kadar ek kurslarla, özel hocalarla, sosyal gruplarla eksiklikleri tamamlayacağım. Bu yüzyılda bir kurum olarak "okul" kendini hala kemale erdirememişse, neyime gerek... Bırakın, sadece o üç niteliği kazanmakla hayata tutunmak isteyenler okusunlar. Ben kendimi başka yerlerde yetiştiririm... Yoksa, okul benden bu çıkışı mı bekliyor?

Etiketler : , , , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank