Öğertim ve Eğtim Nasıl Olmalı
Biz eğitim ve öğretimi çağa, zamana, akla, bilme uygunluğundan ziyade siyasilerin düşüncelerine göre öğretim ve eğitim verip, uyguluyoruz. Onun için sistem yerli yerine oturup, kök salmıyor. Her seferinde yenilik adı altında siyasiler kendi görüş ve çıkarları doğrultusunda milleti yönlendirip tek kanalda toplamaya çalışmaları yüzünden bir türlü millet kendini bulup, kendi olamıyor. Hepsi güç ve zaman kaybına neden oluyor.
Dünya uluslararası camiada da geri kalmışlığımızın bana göre en büyük sebebinin de bu olduğunu düşünüyorum. Çünkü öğretim ve eğitim bir millet için en büyük zenginliktir.
Biz millet olarak sürekli bu zenginlikten mahrum kalıyoruz. Onun için halkın istek ve arzusuna uymayan, ona rağmen yapılan hiçbir iş başarılı olmaz. Çünkü bünyesine uymaz. Bünyeye uymayıp zorlama yapılan işte ancak bu kadar olur.
Hâlbuki dünyadaki bir çok örneklerine bakıp bizde kendi bünyemize, bu coğrafyada, bu topraklarda yaşayan insanların güven içinde geleceklerine yönelik ortak kaderlerini belirleyici; akla, bilgiye, zamana, çağa dayalı, özgürce sorgulayıp düşünüp netice alıcı bir öğretim ve eğitimi kalıcı kılmadıkça başarılı olmamız imkansız gibi geliyor bana.
Bir de biz tahminim, eğitimle öğretimi birbirine karıştırıyoruz. Eğitim, güzel alışkanlıklar kazandırmaktır. Bunun da ilk şartı, insanı bencilliğinden, egosundan kurtarıp, kendi gibi onun da bir insan olduğunu düşünmesi için empati yapmasını, sevip severek paylaşıp dayanışma içinde yaşamayı öğretmeliyiz. Bu eğitimi vermek için insanın yüreğine konuşup, yüreğine tohum atmalıyız. Çünkü güzel alışkanlıklar yürekte oluşur. Yürekten kazanılır. Yüreğin kapısını da bir tek sevgi açar.
Sevip sevilmeyen, kıymet verilip takdir edilmeyen insan eğitilmez. Eğitilmeyen insan duygu ve düşüncelerini geliştirip birey olarak özgür yaşayacağı güven duygusuna erişip, toplum içinde kendini sürekli geliştirerek yaşamayı öğrenemez. Farkındalık duygusunu geliştirip, yeterince toplum içindeki hayata katılamaz.
Öğretim ise, akla yönelik yapılan bir iştir. Akıl yeti merkezi olduğundan, insanın yeterince erginleşip olgunlaşması için sürekli dışarıdan kendi yaratılışına uygun bilgi akışını sağlamasıyla elde edilen bir iştir. Tıpkı bilgisayarımıza kapasitesi oranında yüklenen yeni bilgiler gibi. Bilgi yüklemektir. Akılda bilgi toplanmasını sağlamaktır.
Akılda toplanan bilgiler ile yüreğin elde ettiği alışkanlıkların tümünün insan benliğinde toplanıp, harmanlanıp, mayalanıp, özümlenmesi de genel öğretim ve eğitim oluşturur ki, o da insanı, gerçek anlam ve manada insan yapar.
Bunun aksine yapılan, zorlama bir eğitim ve öğretimle kimse bir şey öğrenemez. Çünkü insanı, insan yapan kazanılmış evrensel değerlerden uzaklaşmak, her şeyi tersine çevirir. İnsanı, insanlıktan çıkarır.
Bir de biz, benim yukarıda yazdığım sebeplerden dolayı eğitimle - öğretimi birbirine karıştırıyoruz. Ne öğretiyoruz. Ne bilgilendiriyoruz. Ne de eğitiyoruz. Ya boş şeyler verip, ezberletiyoruz. Ya da sorgulayıp düşünmeyen bir öğretim ile vicdana ya da evrensel insani değerlere dayanmayan bir eğitim, öğretim yaptırıyoruz.
Öğretmek, bilgilendirmek demektir. Eğitmek güzel alışkanlıklar verip, güzel alışkanlıklar kazandırmak olmalıdır
Sonunda da her ikisini bir araya getirerek özgür iradesiyle kimseden olur almaksızın özgür yaşamasını becerebilen bilgi ile donanımlı üretken ve güzel ahlaklı insanlar yetiştirip kazanmak olmalıdır.
Bütün bunların olması içinde insana, akıl, akla bilgi gerekir. Çünkü akıl bilgiyle yetkinlik kazanır. Kalp ise yapılıp kazanılan güzel alışkanlıkların tekrarı ile hüner kazanır. Güzel huy edinip, güzel kişilik, güzel karakter kazanır.
Sonuç olarak; AKIL YAPTIĞI İŞİ TEKRARLAMAKLA MARİFET, KALBE BAĞLI (EL, AYAK GİBİ ), UZUVLAR YAPTIĞI İŞİ TEKRARLAMAKLA HÜNER KAZANIR. İNSAN OLAN DA İNSANLIK KAZANIR.
İşte biz bunu yapmıyoruz.
O da hiç kimseye güven vermiyor.
GÜVEN VERMEYEN HİÇ BİR İŞİN BAŞARI ŞANSI YOKTUR. Çünkü insandaki bütün duygular güven üzerine oluşturulup, inşa edilir.
Onun için ALLAH'IN SEVEREK YARATIP, YAŞATTIĞI KULUNU; SEN, HİÇ BİR ZAMAN SEVMEDEN, DÖVEREK ÖĞRETİP, EĞİTEMEZSİN…
Konu hakkındaki benim geneldeki duygu ve düşüncelerim aşağı yukarı bu.
16.09.2014
Cahit KARAÇ