content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

19 Tem

Öfke

DÜN GECE ÖFKENİN EKİLDİĞİ YERDE, BU SABAH GÖZYAŞI VARDI!

Sabah radyo programına giderken her zaman yaptığım gibi radyoyu açtığımda, duydum haberi. Bayrampaşa da otopark yüzünden birbirlerini öldüren üç kişiden bahsediyordu. Dün gece herkes gibi evlerine gelmiş,yemeğini yemiş,haber seyretmiş,karısına şaka yapmış,çocuğunu sevmiş insanlardı onlar. Ama bu sabaha uyanamadılar...

Ölenlerinde, öldürenlerinde hayatları sonsuza kadar değişti. Her birisinin ailesine bir şey geldi çarptı ve geçti. Bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacak...

Ölenlerin kim olduklarını ve geride neler bıraktıklarını ayrıntısıyla bilmiyorum tabii. Ama kalanları ilgilendiren,üzerinde tekrar tekrar düşünmemizi gerektiren şey ; bir anlık öfkenin ne hayatlar söndürdüğü,nelere mal olduğu...

‘Öfke baldan tatlıdır.’ diye bir atasözü hatırlıyorum. Balla öfke yan yana yakışmamış...Bu bal, olsa olsa zehirli bir bal . Hem yiyeni hem yiyenin yanında duranları zehirlemeye yetiyor da artıyor bile.
Bu sabaha uyanamayan dünün komşuları, bugünün kanlı bıçaklıları oldular.Bir hiç uğruna öldüler! Ve eminim şimdi onların uğruna kanlarını akıttıkları, bir kısmının toprağa,diğerlerinin demir kafesler arkasına gittiği yerde bir başka araba park halinde duruyordur…

Değer miydi bir anlık öfkeyle konuşarak anlaşılamayanın, satırla bıçakla çözülmeye çalışılması? Şimdi sorun çözülmüş mü oldu?Kalbim acıyor...
İnsanların duygusal olmalarının hep yanında durmuşumdur. İnanırım ki insanı insan yapan aklından çok duygularıdır! Ama duygularını doğru okuyamayan ,doğru okuyamadığı içinde duygularını doğru yönetemeyen insanlar duygularının kurbanları oluyorlar...

Öfke buharlı bir tencere gibi, İlk önce tencerenin kapağını açanın yüzüne patlıyor. Bilirsiniz, buharlı tencere ateşten alınır alınmaz kapağı açılmaz. Biraz beklerseniz, içinden buharı tahliye olur ve güvenle kapağı açarsınız. Amacım size buharlı tencerenin nasıl kullanılacağını öğretmek değil elbette.Ama öfkenin buharlı tencereye benzeyen bir yönünün olduğunu göstermek. Biraz beklerseniz öfkenin getirdiği mesajı okuyabilirsiniz. Ama hemen harekete geçerseniz zararla oturursunuz.Ya ölürsünüz yada öldürürsünüz. İkisi de acı, hem burada hem orada...

Olayın aktörleri pişman mıdır bilmem ama öfkenin ekildiği yerden pişmanlık biçilir genelde.. Kendi hayatlarımızda bu boyutlarda olmasa da ne zaman öfkeye kapılmışsak öfke geçtikten sonra utanma ve pişmanlıkla baş başa kalmışızdır.

Öfkelenen insan, doğrunun değil kendi hesabına göre doğru olanın peşine takılır.Bir şeylerin yolunda gitmediğini haber veren öfke duygusu kabul edildiğinde, ömrünü tamamlaması beklenerek harekete geçildiğinde işlevsel bir özelik taşıdığı halde bu şekilde okunmadığında sadece tahrip eder.

Her geçen gün birbirimizi anlamakta daha da zorlanıyoruz. Hatta bazen anlamaktan umudu kesmiş bir halde tutarsızca anlaşılmayı beklerken buluyoruz kendimizi. Bu da her birimizi daha da öfkeli bireylere dönüştürüyor her geçen gün.

Duygularımızı kabul etmenin zamanı geldi. Öfke duygusuyla barışmanın da. Öfke bir güçtür ama kontrol edemediğimizde yıkan ve bizi de altına alan bir güç. O halde öfkeyi yok saymak yerine öfkeyi nasıl ifade edeceğimizi öğrenmeliyiz. Saldırganlıkla mı, kızgınlıkla mı, baskılayarak mı, başka bir çözüm yolu arayarak mı? İzninizle Yunus Emre ile bitirmek isterim :

‘’ Sözü bilen kişinin,yüzünü ak ede bir söz
Sözü pişirip diyenin işini sağ ede bir söz
Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı
Söz ola zehirli aşı,yağ ile bal ede bir söz ‘’
 

Etiketler :

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank