Obezler İçin Yeni Bir Umut: Ameliyatsız da Zayıflamak Mümkün
Yanlış beslenme tavsiyeleriyle obezitenin salgın bir hastalık gibi yayılmasına sebep olan modern tıp obezite tedavisini de eline yüzüne bulaştırınca işin cerrahların mahir ellerine kaldığını biliyorsunuz.
Son senelerin en hızlı gelişen ve hasta (buna belki de tüketici hatta müşteri demek daha doğru olur) sayısı en çok artan cerrahi dalı obezite cerrahisidir.
Mide ameliyatları kilo vermede etkili olsa da bunun insan fizyolojisiyle uyumlu olmadığı ve ölüme kadar gidebilen çok ciddi riskleri olduğu her geçen gün daha iyi anlaşılıyor.
Obezite tedavisinde yeni bir yöntem
Obezitenin ameliyata gerek kalmadan daha risksiz yöntemlerle tedavi edilebilmesi konusundaki çalışmalara bir yenisi daha eklendi.
Bu yeni yöntemin adı “bariyatrik arter embolizasyonu”.
Bariyatrik arter embolizasyonu girişimsel radyoloji uzmanı tarafından bir kateter yardımıyla mide atar damarına girilerek bu damarın tıkanması prensibine dayanıyor.
Mide arterinin tıkanması aslında ağır mide kanamalarının durdurulması için uygulanan bir müdahaledir.
Bu amaçla da mideyi besleyen atar damar mikroskobik taneciklerle tıkanır (embolizasyon).
Mide kanamasını durdurmak için embolizasyon uygulanan 32 hastadan sol mide arteri tıkananların sonraki 3 ay içinde kilolarının yüzde 8’ ini kaybettiklerinin, başka bir arteri tıkananlarda bu kaybın sadece yüzde 1 olduğunun belirlenmesi üzerine bu yöntem obezite tedavisi için de düşünülmeye başlandı.
Sol mide arteri midenin “fundus” adı verilen ve açlık hormonu olarak bilinen grelin salgılanan kısmını beslemektedir.
Sadece 7 hastada denendi
7 ileri derecede obez hasta üzerinde yapılan küçük bir ön araştırmada, sol mide arterinin tıkanması yönteminin obezlerde de işe yarayabileceği sonucuna varıldı.
Ciddi bir komplikasyona sebep olmayan girişimin 6 ay içinde fazla kiloların yüzde 13’ ünün verilmesini sağladığı belirlendi.
Bariyatrik arter embolizasyonu yönteminde midenin açlık hormonu adıyla da bilinen grelin hormonunun büyük kısmını salgılayan kısmının atar damarı tıkanmış oluyor.
Bunun sonucunda esas vazifesi yeme isteğini artırmak olan grelin hormonun daha az yapıldığı ve böylece de açlık hissinin azaldığı düşünülüyor.
Henüz çok erken
Birkaç kişi üzerinde denenen bir yöntemin etkinliği ve emniyeti hakkında bir iddiada bulunmak kesinlikle yanlış olur.
Bunun çok sayıda hasta üzerinde uygulanması ve uzun vadedeki sonuçlarının da belirlenmesi gerekir.
Zaten Girişimsel Radyoloji Derneği’ nin (Society of Interventional Radiology) toplantısında sunulacak olan bildiriye imza atan uzmanlar, bu yöntemi obezite tedavisi için tavsiye etmenin çok erken olduğunu dile getiriyorlar.
Bu yönteme en büyük itirazın obezite cerrahlarından geleceğini bekliyorum.
Gelelim neticeye
Obezite, yanlış beslenme tavsiyelerinin yarattığı bir tıp rezaletidir, bir hastalık değildir.
Obezitenin ilaç ve gıda endüstrisi tarafından yönlendirilen modern tıp anlayışıyla önlenebileceğini veya tedavi edilebileceğini beklemek de beyhudedir.
Obezite adam gibi beslenerek ve yeteri kadar hareket ederek önlenebilir ve aynı yöntemle de tedavi edilebilir.
Obezite tedavisi için cerrahi yöntemlerin bu kadar yaygınlaşması da mide arterinin tıkanması gibi yöntemler de abesle iştigaldir.
Kaynak:
http://www.webmd.com/diet/obesity/20160403/non-surgical-procedure-may-be-new-weight-loss-tool