Obezite Ameliyatları Çığırından Çıktı
Hürriyet’ ten Mesude Erşan nihayet iyi bir haber yaptı sanmıştım ama yazının tamamını okuyunca sükût-u hayale uğradım.
Habere göre, Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği (TEMD) Başkanı Prof. Dr. Sait Gönen kalkmış obezite ameliyatlarını tenkit ediyor.
Avrupa Endokrinoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Okan Bülent Yıldız da , “Obezite ameliyatları açısından en büyük sorunun hastaların ameliyat sonrası düzenli takiplerinin yapılmaması olduğunu” belirtiyor.
Yılların sağlık muhabirinin sayın dernek başkanına ve yönetim kurulu üyesine “Obezite neden bu kadar arttı, bunun sorumlusu kimdir, sizin de bir eksiğiniz, yanlışınız yok mu? Ameliyat sonrası takip yetersiz diyorsunuz ama obezite ve diyabetteki artışa niye tek laf etmiyorsunuz? Obeziteyi neden tedavi edemiyorsunuz da insanlar cerraha gitmek zorunda kalıyor” diye sorması gerekmez miydi?
Kafayı gebelikte şeker yükleme testine, suç duyurularına ve obezite ameliyatlarına takan endokrin ve metabolizma uzmanlarının önce kendi işlerini doğru yapması icap eder.
Ülkemizde son 10 senede diyabetin yüzde 100 obezitenin yüzde 44 artmasının başta gelen sorumlularından biri de bu uzmanlık dalıdır (1).
Ya bu konudaki çalışma ve tavsiyeleri eksik ve/veya yanlıştır ya bu hastalıkların önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınmasını başaramamışlardır ya hekimleri gerektiği gibi yetiştirememiş ya da halkın yeterli bilgilendirilmesi ve eğitimlerini sağlayamamışlardır.
TEMD ve diğer kuruluşlar, vazifelerini lâyıkıyla yapmış olsalardı obezite ve diyabetin bırakın artmasını tam aksine azalmaz mıydı?
TEMD, şayet her şeyi doğru yaptığından, doğru tavsiyelerde bulunduğundan eminse ve obezite ve diyabetin bunlar yerine getirilmediği için arttığını iddia ediyorsa, o zaman sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunması gerekmez miydi?
Üstelik de hem obezite almış başını gidiyor hem de önleyemedikleri hatta sebep oldukları obeziteyi tedavi bile edemiyor olmalılar ki insanlar cerrahlara koşuyor!
Obezitenin başta gelen sebepleri içinde yer alan hazır gıdalar, mısır şurubu, rafine şeker ve una karşı dünyayı ayağa kaldırmaları gerekirken sesleri solukları çıkmıyor.
Gelelim neticeye
BİR: “Obezite ameliyatlarının çığırından çıktığı” doğrudur ama bunun sebebi “sorumluları gerekenleri yapmadığı için obezitenin çığırından çıkması“dır.
İKİ: İnsanlar sebepsiz yere ameliyat masasına yatmıyor. Demek ki obezitedeki çılgın artışı önleyemeyen endokrin ve metabolizma uzmanları obeziteyi tedavide de başarısızlar.
ÜÇ: Üç ay önce kotası yüzde 30 artırılan mısır şurubu için tek söz etmeyen, ettiyse de sesini duyuramayan bir derneğin başkalarını tenkit etmeye hakkı olamaz.
DÖRT: Bu arada haklarını yemeyelim endokrinolog ve metabolizma camiasının yanlışlarının bir faydası da olmuştur; o da “obezite cerrahisi” diye bir bilim dalının ortaya çıkması ve hızla gelişmesidir ki bununla ne kadar iftihar etseler azdır.
**
Mesude Erşan’ ın haberi (2):
Türk Cerrahi Derneği Başkanı Prof. Dr. Yeşim Erbil’in verdiği rakamlar şoke edici. 2012 yılında 850, 2013’te 3 bin, 2014’te ise 6 bin kişi SGK’nın karşıladığı obezite ameliyatı oldu. Erbil’e göre 2015’te bu rakamın 10 bine yaklaşması bekleniyor. Prof. Dr. Sait Gönen de obezite ameliyatları için “Çığırından çıktı” diyor.
TÜRKİYE Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Başkanı Prof. Dr. Sait Gönen, sayıları giderek artan obezite ameliyatlarına bakışlarını anlattı.
Dernek olarak obezite ameliyatlarına karşı olmadıklarını ancak doğru seçilmiş vakalarda yapılmasını savunduklarını belirten Prof. Dr. Gönen, “Her gelen vaka kontrolsüz obezite cerrahisine yönlendiriliyor. Bazen ‘Diyabeti tedavi ediyoruz’ gerekçesiyle ameliyatlar yapılıyor. Fan kulüpler kurularak daha önce ameliyat olanlarla, ameliyat adayları 5 yıldızlı otellerde buluşturulup yeni hastalar üretiliyor. Halbuki obezite cerrahisinin geri dönüşü yok” dedi.
EN BÜYÜK SORUN TAKİP
Obezite cerrahisine alınmaması gerekenlerin dahi ameliyat edildiğini belirten Avrupa Endokrinoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Okan Bülent Yıldız, “Beden kitle indeksi 35 kg/m2 altında olan obez bireylerde, 18 yaşından küçük ya da 65 yaşından büyüklerde ve insülin kullanan tip 1 diyabet hastalarında obezite cerrahisini önermiyoruz” dedi. Obezite ameliyatları açısından en büyük sorunun hastaların ameliyat sonrası düzenli takiplerinin yapılmaması olduğunu belirten Prof. Dr. Yıldız şunları söyledi: “Takipteki aksamalar, besin maddesi eksiklikleri uzun dönemde kalp problemlerinden sinir zedelenmelerine kadar birçok kalıcı hasara neden olabilir.”
KOMPLİKASYON RİSKİ ÇOK
Türk Cerrahi Derneği Başkanı Prof. Dr. Yeşim Erbil, “Aslında obezite cerrahisi kendilerini kanıtlamış, kuralları ve sonuçları belli olan ameliyatlar. Ancak ehil ellerde, donanımlı merkezlerde, mümkünse araştırma ve eğitim hastanelerinde yapılması şart. Obezlerde komplikasyon riski çok daha yüksek. Çünkü eşlik eden kalp, solunum yolu, diyabet gibi hastalıklar zaten en küçük müdahalelerde (apantisit ameliyatı bile olsa) dahi riski çok artırıyor. Normal kilodakilerde rahatlıkla düzeltilebilecek komplikasyonlar, bu hastalarda ölüme varan ciddi sorunlara yol açabilir. Ameliyat yerinde kaçak, sızıntı olmasa bile akciğer, böbrek vs. sorunları gelişebilir” dedi.
Ölümler bitmiyor
BASİT bir arşiv taramasında dahi medya organlarına yansıyan çok sayıda obezite cerrahisi sonrası vefat haberine rastlamak mümkün. En son Rize’de 17 yaşındaki Burak Pertek obezite ameliyatı sonrası yaşamını kaybetti. Vefat edenler arasında 33 yaşındaki hemşire Mehtap Yetigin, 35 yaşındaki Ceyda Yanık, 23 yaşındaki Sibel Hoş, 27 yaşındaki Fatih Besler var.
Fiyatı 10 bin 50 bin arası
Obezite cerrahisinin fiyatı, yapılan ameliyatın tekniği, yapan cerrah ve hastaneye göre değişiklik gösteriyor. SGK’nın zorunlu sağlık hizmetleri kapsamından çıkardığı bu ameliyatların fiyatı 10 bin lira ile 50 bin lira arasında değişiyor.
Majör depresyon engel
ULUSLARARASI obezite tedavi kılavuzlarına göre aşağıdakiler obezite ameliyatlarına alınamıyor:
– Daha önce obezite konusunda uzmanlaşmış bir sağlık ekibi kontrolünde uygun beslenme ve yaşam tarzı değişikliklerini de içeren tıbbi tedavi uygulanmamış olanlar.
– Cerrahi sonrası yaşam boyu beslenme önerileri ve tıbbi takibe uyum sağlayamayacak hastalar.
– Alkol veya ilaç bağımlıları.
– İleri evre kanser ya da son dönem böbrek, karaciğer, kalp ve akciğer hastalığı olanlar.
– Bulimiya gibi yeme bozuklukları, tedavi edilmemiş majör depresyon ya da psikotik rahatsızlıkları bulunanlar.
Uluslararası kriterler
OBEZİTE tedavi kılavuzlarına göre diğer yollarla kilo vermeyi başaramamış aşırı şişman hastalarda obezite cerrahisi için şu şartlar aranıyor:
– Vücut kitle indeksinin 40 kg/m2 üzerinde olması,
– Vücut kitle indeksi 35 kg/m2 üzerinde olup tıbbi tedavi ile kontrol sağlanamayan tip 2 diyabet ve hipertansiyon gibi eşlik eden metabolik hastalığı bulunmak.
Tüm dünyada artıyor
DÜNYADA obezite cerrahisi sayısı yıllık 350 bini aştı. Yalnızca ABD’de son 15 yılda 15 katlık bir artışla bu sayı 220 bine ulaştı. Bazı ülkelerde ameliyat kriteri olarak beden kitle indeksi 40 yerine 50 alınırken, bazılarında da en az 6 ay tıbbi tedavi uygulaması cerrahi kararından önce zorunlu tutuluyor. Bir çalışmaya göre bir milyon nüfus başına en sık ameliyat yapılan ülke Belçika (928), en az ameliyat yapılan ülke Almanya (72). Toplam yıllık ameliyat sayısında Fransa 36 binle başı çekerken Danimarka’da bu rakam binin altında.
Kaynaklar:
1. http://www.milliyet.com.tr/turkiye-de-obezite-yuzde-44-artti–gundem-1969398/